Cinselliğin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Temel bir muhtaçlık olarak görülen cinsellik aslında şemsiye bir kavram olarak biyolojik cinsiyeti, toplumsal cinsiyeti, cinsel yönelim ve tercihleri, cinsel gelişimi, cinsel fonksiyon bozukluklarını ve bu yazının konusu olan cinsel eğitimi kapsamaktadır.
Son yüzyıla girdiğimizde teknolojik ve bilimsel gelişmelerle cinselliğin ömür uzunluğu olduğu ve anne karnında cinsiyetin belirginleşmesiyle başladığı bilinmektedir. Cinsel eğitimin de birebir vakitlerde etrafın telaffuzları, bakım verenlerin tavırları ile başladığını söyleyebiliriz. Bebeklik devri, çocukluk ve ergenlik devri ve yetişkinlik devrinde süregitmesi gereken cinsel eğitimde her yaşın bilgi muhtaçlığı farklı olmaktadır.
Cinsel gelişimin kademelerini Sigmund Freud psikoseksüel gelişim kuramında beş aşamada(oral, anal, fallik, latent ve genital dönem) incelemiştir. Cinsel eğitimin, bu gelişim basamaklarına ve yaşa hassas bir biçimde çocuğun güvendiği bireyler tarafından verilmesi en uygun formüllerden biri olarak görülmektedir. Çocuğun doğumuyla ailede başlayan cinsel eğitim, okulöncesi süreçte öğretmenlerin takviyesi ile okul ortamında başlayıp tüm kademelerde sürmelidir. Bu sağlanmadığında çocuklar ve gençler hakikat bilgiye ulaşamamakta veyahut internet ve arkadaş ortamında gelişimine uygun olmayan bilgiler almaktadır. Bu da benliğinin şekillenmesinde, ilgilerinde, hudutlarını muhafaza davranışlarında ve ileride cinsel hayatında sıkıntılar yaşamasına neden olmaktadır.
Cinsel eğitimin hangi hususlarda ve nasıl verildiği de ailelerin aklında soru işareti yaratabilmektedir. Cinsel eğitim, çocuk ve gençlere kendi sıhhat ve kıymetlerinin farkına varma, seçimlerinin üzerine düşünme ve ömürleri boyunca haklarını koruyabilme konusunda gerekli bilgi, marifet ve kıymetlerin kazandırılmasını maksatlar.
Çocukların fizikî gelişimi anlamaları; pahaları ve beklentileri tanımaları, hak ve sorumluluk şuuru kazanmaları, ergenlik periyodu değişimleriyle baş etmeleri ve riskli durumlarda kendilerini muhafazaları için almaları gereken cinsel eğitimin ülkemizde verilmediği görülmektedir. Bu bağlamda ailelerin çocuk ve ergenlere cinsel eğitim verme konusunda uzmanlardan dayanak alması gerekebilmektedir.
Anne ben nasıl dünyaya geldim sorusuyla başlayıp benim neden pipim yokla devam edip cinsel münasebetlerin detaylarına giden sorularda çaresiz kalan ailelerin dayanak alacağı merciler olmaktayız. Sırf ailelerin değil çiftlerin de hamilelerin de andropoz-menopoz sürecindeki veya cinsel seçim ve kimlik tercihlerini oluşturma sürecindeki her yaştan bireyin de vakit zaman cinsel eğitime muhtaçlık duymaları hayli olağandır.