HPV virüsüne karşı ikazda bulunan Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Semavi Ulusoy “Rahim ağzı kanseri hadiselerinin yüzde 80’inden fazlasında bu virüs rol oynar. Korunmak için 9-11 yaş ortasındaki kız ve erkek çocukların aşılanması önerilmektedir” dedi.
Acıbadem Eskişehir Hastanesi Bayan Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Semavi Ulusoy, tüm dünyada çok yaygın görülen İnsan Papilloma Virüsü (HPV) hakkında bilgi vererek 200’den fazla çeşidi olan bu virüsün yaklaşık 40 cinsinin genital bölgede enfeksiyonlara, kimi çeşitlerinin de el, ayak, ağız yahut boğazda siğillere neden olabileceğini söyledi.
Genital HPV cinslerinin rahim ağzı kanserine yol açabilme ihtimaline nazaran “düşük riskli” yahut “yüksek riskli” olarak gruplandığını belirten Dr. Ulusoy “Düşük riskli çeşitler genital siğillere (kondilom) neden olabilir. En sık görülen düşük riskli çeşitler HPV 6 ve 11’dir. Yüksek riskli kabul edilen 12 adet çeşit vardır: HPV 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58 ve 59. Bu çeşitler, rahim ağzı kanseri yanı sıra vulva, vajina, anüs ve penis kanserleri ile bağlıdır. Rahim ağzı kanseri olaylarının yüzde 80’den fazlasında HPV 16 ve/veya 18 tespit edilmektedir” diye konuştu.
“Bağışıklık sistemi ekseriyetle bedeni 2 yılda temizler”
Dr. Semavi Ulusoy, genital siğillere sebebiyet veren HPV cinslerinin kansere neden olabilen tiplerle tıpkı olmadığına dikkat çekti. Lakin bununla birlikte, siğil varsa, kansere neden olabilecek HPV cinslerine de maruziyet kelam konusu olabileceği için, dikkatli kıymetlendirme gerektiğini tabir etti.
Cinsel olarak faal olan birden fazla insanın hayatının bir evresinde HPV ile karşılaştığına değinen Dr. Ulusoy “On vakanın dokuzunda, bedenin bağışıklık sistemi, HPV enfeksiyonunu resen, rastgele bir tedavi olmadan ortadan kaldırarak iki yıl içinde temizler. Bu durum düşük riskli tiplerde daha yüksek oranda görülmekle bir arada, yüksek riskli cinslerde çok daha nadirdir” dedi.
“Yıllar sonra bile ortaya çıkabilir”
Genital HPV’nin, enfeksiyonu olan biriyle cinsel alaka sırasında deri teması yoluyla kolay kolay yayılabileceğini belirterek ilgi sırasında kullanılan prezervatif ve öteki lateks bariyerlerin, bulaşmayı büsbütün önleyemediğini söyleyen Dr. Ulusoy “HPV’li çoğu insan, belirti göstermediği için virüse sahip olduğunu bilmez, lakin yeniden de virüsü öbür birine bulaştırabilir. HPV’nin düşük riskli tipleri, vulvada (dudaklar dahil), vajina yahut anüste, penis, testis, kasık yahut uylukta siğillere neden olabilir. Deri renginde, pembemsi yahut beyaz küçük kabarcıklar olarak ortaya çıkan siğiller, HPV’ye maruz kaldıktan birkaç hafta, birkaç ay hatta yıllar sonra bile ortaya çıkabilir” dedi.
“Tedavi, siğilin boyutu, yeri ve sayısına nazaran belirlenir”
HPV için kesin bir tedavi olmadığını lakin siğiller bizatihi geçmezse ilaç tedavisi yahut büyük lezyonların dondurulması ya da yakılması biçiminde cerrahi tedavi uygulandığını anlatan Dr. Ulusoy “Tedavi edilmezse, genital siğiller kaybolabilir, değişmeden kalabilir, boyut olarak büyüyebilir ya da sayıca artabilir. Tedavi tekniği seçiminde siğillerin boyutu, yeri ve sayısı ehemmiyet arz ederken tedavi sırasında siğillerdeki değişiklikler, hasta tercihi ve tedavinin yan tesirleri göz önünde bulundurulur” diye konuştu.
“Anormal hücre oluşumuna sebep olabilir”
HPV’nin yüksek riskli tiplerinin olağandışı hücre oluşumuna yani displaziye neden olduğuna değinen Dr. Ulusoy displazinin en yaygın görüldüğü yerin rahim ağzı olduğunu, vajina, vulva ve anüs üzere öteki bölgelerde daha az görüldüğünü söz etti. Displazinin, kanser olmadığını fakat tedavi edilmezse kansere dönüşebileceğine işaret eden Dr. Ulusoy sözlerini “Bu nedenle, displazili hücrelere bazen ‘prekanseröz hücre’ yani kanser öncüsü hücre denir. Displazi ve rahim ağzı kanseri için tarama, erken prekanseröz değişikliklerin tespiti ve önlenmesi açısından hayati kıymete sahiptir. Teşhis için pap smear testi yapılır. Olağandışı bir rahim ağzı kanseri tarama testi, enfeksiyon, displazi yahut kanser belirtisi olabilir ve yakından takip edilmelidir. Bu üzere durumlarda rahim ağzını daha yakından inceleyen kolposkopi ve biyopsi gerekebilir. HPV testi, smear testi ile birlikte, kansere ve prekanseröz durumlara yol açabilecek yüksek riskli HPV tiplerini aramak için kullanılabilir” diye sürdürdü.
“Hem kızlar hem de erkekler aşılanmalı”
HPV’den korunmak için aşılamanın temel olduğunun altını çizen Dr. Ulusoy “9 ila 45 yaş ortası için 3 farklı aşı kullanımını onaylamıştır: İkili aşı olarak bilinen bu aşı, HPV 16 ve 18’e karşı bağışıklık sağlar. Dörtlü aşı, HPV 6, 11, 16 ve 18 tiplerine karşı hamidir. Dokuzlu aşı ise dörtlü aşıdaki cinslere ek olarak 5 adet daha yüksek riskli cins dahil edilmiştir” dedi.
HPV’ye maruz kalmadan bağışıklık kazanmak için tüm dozların birinci cinsel temastan evvel önerildiğinden bahseden Dr. Ulusoy hem kızlar hem de erkekler için 11 yahut 12 yaşlarında aşı yapılmasını; 9 – 15 yaş ortasında 2 doz, 15 yaşından büyüklerde ise 3 doz aşı uygulandığını söyledi. Aşının, birden fazla rahim ağzı kanserine ve genital siğillere neden olan HPV çeşitlerine karşı müdafaa sağladığını; lakin, daha az yaygın HPV tiplerine karşı müdafaa sağlamadığını da kelamlarına ekledi. Bu nedenle, aşılamaya karşın tertipli jinekolojik tarama gerektiğini hatırlattı.