Dünyanın en güçlü yeri neresidir?
Mezarlıklar, orada hiç icat edilmemiş fikirler, gerçekleşmemiş hayaller, hiç yazılmamış kitaplar, hiç söylenmemiş müzikler bulursunuz. Zira birileri değişimden, karşılaşabileceği meselelerden korkmuştur, der Les Brown.
Bu beşerler da bir vakitler senin benim geçtiğim yollardan geçtiler ve geçmeye de devam ediyorlar. Ağladılar, güldüler, hayaller kurdular ancak hayallerini gerçekleştirecek hamaseti bulamadılar.
Peki ya sen? Bu yazıyı okuduğuna nazaran mezarlıkta değilsin. Tek bir hayatın var. Geçmişe gidemiyorsun ya da geleceği görüp ona nazaran davranamıyorsun. Geçen hiçbir saniye de geri gelmiyor. Her şey daima bir devinim halinde. Sende o devinime kaptırmışsın kendini, tıpkı kitabı farklı vakitlerde okuyup farklı şeyler hissedebilirsin. Vakit çok bedelli ve bunun farkında olmamız gerekir.
Belki de şu an bulunduğun noktaya pek çok şey yaşayarak geldin. Doğduğun, büyüdüğün aile, onlarla kurduğun ait, ömür şartların, içinde bulunduğun toplumun sana yaklaşımı, yaşadığın travmatik tecrübeler ve daha birçok faktör senin şu an hissettiklerini belirliyor ve hayatına istikamet veriyor.
Şimdi çok uzun bir seyahate çıktığını hayal et ve yolun sonunda hayatta daima istediğin bir maksada ulaşacaksın. Az evvel bahsettiğimiz hayatını oluşturan tüm bedellerin seyahat esnasında karşına çıkabilecek hoşluklar yahut mahzurlar olduğunu varsayalım. Her iki durumla da müsabakan mümkün. Seyahat sırasında tahminen sevdiğin eski bir dostunla karşılaşabilirsin ya da mola verdiğin bir durakta harika bir tabiat görünümüne şahit olursun. Bu olasılıkların bilakis şayet seyahatini otomobille gerçekleştiriyorsan otomobilin arızalanma ihtimaliyle karşı karşıya kalabilirsin. Hatta yolunu bile kaybedebilirsin.
Bu uzun seyahat esnasında hoşluklarla karşılaşmak seni inançta ve düzgün hissettirebilir. Pekala mahzurlar karşısında ne hissedersin? Huzursuz, gergin ve mutsuz.
Yukarda bahsettiğimiz örneği düşünelim. Seyahat esnasında araban arızalandı ve yolda kaldın. Planlarının tersine gelişen bir sorun ve haliyle fazlaca gerildin. O anda sıkıntı bir durum içinde olabilirsin. Burada dikkat etmen gereken kilit nokta; yola bir biçimde devam etmen gerektiğidir. Günlerce orada bekleyemezsin, hedefine ulaşmak için harekete geçmen gerekir. İçinde bulunduğun sorunun üzerine giderek çözmeye çalışmak bazen zorlayabilir, tahminen yardım istemek için aradığın numaraya bir türlü ulaşamıyorsundur ya da telefonun bulunduğun bölgede çekmiyor da olabilir. Bu üst üste gelen tüm mahzurlara karşın hala yola bir halde devam etmen gerektiğinin bilincindesin. Tahminen yardım istemek için öteki bir numaraya ulaşmayı denersin ya da o sırada orada bulunan birine sana yardım edip edemeyeceğini sorarsın. Bu süreç biraz gerilimli, korkulu ve yorucu geçebilir lakin maksadına ulaşman için sabretmen ve direnmen gerekir. İşte bu seyahatte karşına manilerde çıkacak güzelliklerde. Sonunda ise hayatının merkezine yerleştirdiğin, o çok istediğin gayenin seni yolun sonunda bekliyor olacak.
Hayat düz bir çizgi değil. Hayatın akışında aksilikler, başarısızlıklar, ayrılıklar, kayıplar, hayal kırıklıkları bizi bir yerlerde bekliyor olabilir. Bunlardan kaçamayız ya da onlara denk gelmeyelim diye hayallerimizden, sevdiklerimizden vazgeçmememiz gerekir. Yalnızca onlarla çaba etmeyi ve akabinde yola devam edebilmeyi öğrenmeliyiz. Araştırmalara nazaran hayatta bir gayeye sahip olmak daha sağlıklı bir hayatla yakından bağlı. Hayatta emeli olmadan yaşayan insan için hayat bir zulüme döner, ıstırap ve kararsızlıklarla boğuşur durur ancak belirsizlik ve hiçlik, sonucu makûs de olsa belirlenmiş bir niyet ve maksattan daha berbattır.
Hayattaki gayemizi bulmak için aslında tek yapmamız gereken kendi iç pusulamıza bakmamız ve bizim için hayatta neyin manalı olduğuna karar vererek bu yolda minik adımlar atmamızdır.
Peki ya senin bu seyahate çıkmaya hamasetin var mı?