Kafein aslında sadece kahve içerken aldığımız bir madde değil. Grip olduğunuzda aldığınız haplara ya da öğleden sonra yediğiniz çikolataya kadar her yerde karşınıza çıkabilir. Aynı zamanda kafein, dünyada en yaygın kullanılan psikoaktif madde.
Böyle bir maddenin sağlık üzerindeki olası etkileri nedeniyle medyada sık yer alması da sürpriz değil. Kahve savunucuları kafeinin faydalarını anlatıp kullanmaya teşvik ederken, diğerleri iddia edilen riskleri nedeniyle kahveyi eleştiriyor. Peki kim haklı?
Kafein ve kalp sağlığı
Bazı araştırmalar kafeinin aslında kalbimiz için faydalı olabileceğini düşünüyor. Üç büyük kalp hastalığı çalışmasının analizinde, araştırmacılar daha yüksek kahve alımının daha düşük kalp yetmezliği riski ile ilişkili olduğunu bulmuşlar. Kafeinsiz kahve yudumlamanın aynı etkiyi yaratmaması, etkinin kafeinden kaynaklanabileceğini gösterse de, bu teoriyi tam olarak doğrulamak için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.
Bununla birlikte, araştırmacılar yüksek kafeinli içeceklerin tüketimi söz konusu olduğunda bazı kısa vadeli kardiyovasküler etkiler tespit ettiler. Yüksek tüketim seviyelerinin, yani bir litre suda 320 miligram kafein bulunması kan basıncında artış ve kalp çarpıntısı vakaları yaptığı tespit edilmiş. Bu kafein oranına, 4 kutu enerji içeceği içerek de ulaşabilirsiniz.
Bu etkinin özellikle enerji içeceklerini alkolle beraber alanlarda daha sık görüldüğü de dikkat çekiyor.
Kafein ve metabolik sağlık
Geçen yıl yayınlanan bir çalışma, kandaki kafein düzeyi yüksek olan kişilerde obezite ve tip 2 diyabet riskinin daha düşük olabileceğini ortaya koydu. Bu bireyler kafein metabolizmasıyla ilişkili iki gende varyantlara sahipti, yani vücutları molekülü parçalamakta daha yavaştı ve bu nedenle kanlarında yüksek seviyede kaldı.
Bununla birlikte, bu araştırmanın sınırlamaları var: Örneğin, kafeinin etkisinin yarısının kilo kaybı yoluyla gerçekleştiği düşünülüyor. Unutulmaması gereken bir diğer önemli faktör de çalışmanın öncelikle Avrupa kökenli insanları içermesi, yani bulgular herkes için geçerli olmayabilir. Kafein alımını artırmanın bu iki durumun riskini azaltmada bir rol oynayıp oynamayacağını belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.
Kafein ve ruh sağlığı
Kafein bir uyarıcıdır – pek çok insan sabahın erken saatlerinde ya da öğleden sonra enerji seviyesini yükseltmek için kahve ya da enerji içeceği içer, sadece enerji seviyemizi değil ruh halimizi de yükseltir. Peki bunu nasıl yapar? Amerikan Tabipler Birliği’nin What Doctors Wish Patients Knew serisinin bir parçası olarak nörolog Dr. Nicole Clark, kafeinin “beyninizde zevk motivasyonu ve öğrenmede rol oynayan bir kimyasal olan dopamini uyardığını” açıkladı.
Öte yandan, panik ataklar ve anksiyete bozukluğu gibi durumlarla ilgili deneyimleriniz varsa, son araştırmalar kafeinin ruh haliniz için işleri daha da kötüleştirebileceğini gösteriyor. 2022 yılında yapılan bir meta-analiz, yaklaşık beş fincan kahve değerinde kafein tüketmenin hem panik atak bozukluğu (PB) olan kişilerde hem de sağlıklı bireylerde anksiyeteye neden olduğunu, ancak PB olanların panik atak geçirme riskinin daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur.
Kafein ve fetal sağlık
Kafein plasentayı geçebilir, yani büyümekte olan bir fetüsün kan dolaşımına karışabilir. Bu alanda yapılan araştırmalar, günlük 300 miligramdan fazla kafein tüketiminin düşük doğum ağırlığı riskinde artışla, 350 miligramdan fazlasının ise gebelik kaybıyla ilişkili olabileceğini göstermiştir.
Bu nedenle, birçok sağlık kuruluşu kılavuzu, hamile kişilerin isterlerse yine de biraz kafein alabileceklerini belirtirken, günde 200 miligramdan fazla olmamasını tavsiye etmektedir. Bununla birlikte, 2020 yılında yapılan bir araştırma, giderek artan bir araştırma grubunun hamilelik sırasında güvenli bir kafein tüketimi seviyesi olmadığını öne sürdüğü sonucuna varmıştır.
Tabii ki tüm bu okuduklarınız, sizi sadece genel bir fikir vermeleri için hazırlandı. Eğer tıbbi riskleriniz olduğunu düşünüyorsanız ve kahve kullanmanın olumsuz etkilerinden şüphe ediyorsanız, kesinlikle doktorunuza danışmalısınız…