Çok ve sık doğum yapan 25-40 yaşları ortasındaki doğurgan bayanlarda görülür. Bacak varislerinde olduğu üzere çoklukla dışardan farkedilmezler. Menstruasyon (adet görme), uzun müddetli ayakta kalma, cinsel bağ ile artan pelvis (alt karın), bel, dış genital bölge ve sırt ağrısına neden olurlar. Ağrı dışında karın alt bölgesinde dolgunluk yahut tartı hissine de yolaçabilirler. Hastalar sık idrara çıkmadan şikayetçidir. Bu varislere bağlı ortaya çıkan klinik tabloya “pelvik konjesyon sendromu yahut pelvik venöz yetmezlik” denir. Pelvik venöz konjesyon sendromu, kronik (uzun süreli)
pelvik ağrının sık görülen nedenlerinden biridir. Öbür bayan ve idrar yolu hastalıkları ile karışabildiğinden çoğunlukla gözardı edilir. Hastalık vajinal ultrasonografi, pelvik bilgisayarlı tomografi yahut MR tetkiki ile tespit edilir. Varisler yalnızca karın içinde olabileceği üzere vajinal varis de eşlik edebilir. Dış genital bölgedeki varisler uyluk ve baldırlara hakikat da uzanabilir. Pelvik konjesyon sendromu nasıl geçer? diye sorabilirsiniz. Erken periyotta damar genişlemesini azaltan ve hormon istikrarını düzelten ilaçlar verilebilir. Bu ilaçlar kısa müddet tesirli olur. Pelvik varislerde en aktif tedavi usulü anjiyografidir. Anjiyografi ile kaçağın olduğu yumurtalık toplardamarı koil ismini verdiğimiz ince sarmal teller yahut doku yapıştırıcıları ile kapatılır. Bu sürece embolizasyon tedavisi denmektedir. Süreç ameliyatsız tedavi usulüdür ve anestezi gerektirmez. Tedaviden 2-3 saat sonra hasta meskenine gönderilir. Süreç sonrası bir kaç gün süren ağrı görülebilir ve buna yönelik ilaçlar verilir. Hastaların büyük çoğunluğu tedaviden 1-2 gün sonra olağan yaşantısına döner. Vajinal ve bacak varisleri de mevcut ise bir ay sonra ikinci seansta bu varislere
yönelik köpük tedavisi (köpük skleroterapisi) yapılmaktadır. Bacaklarda toplardamar kapak yetmezliği de mevcut ise lazer, radyofrekans yahut doku yapıştırıcısı ile ablasyon tedavileri gerekebilir.
