HAK-İŞ Konfederasyonu tarafından, 49’uncu yıldönümü kapsamında ‘Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantı’sı düzenlendi. HAK-İŞ’in 49’uncu yılını bahis alan bir kısa sinema gösterimiyle başlayan toplantıda, HAK-İŞ’in 49’uncu yılı, Türkiye Gündemi, Sendikal Gündem ve Çalışma hayatı mevzuları ele alındı.
ERDOĞAN’DAN HAK-İŞ’E MESAJ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da HAK-İŞ’in kuruluşunun 49’uncu yıldönümü nedeniyle yazılı bir ileti gönderdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bildirisinde şu tabirlere yer verildi: Ülkemizin sendikal hareketine ve çalışma hayatına olumlu katkıları, çalışanların sıkıntılarına getirdiği teklif ve tekliflerle tahlil odaklı sendikacılığın temsilcisi HAK-İŞ Konfederasyonu, ülkemizin esaslı ve saygın sendikalarındandır. HAK-İŞ Konfederasyonu, dayanışmacı ve uzlaşmacı sendikacılık anlayışıyla, demokrasimize ve çalışma hayatına kıymetli katkılarda bulunmaktadır. Emek sahiplerinin haklarını korumak için çalışmalarını unsurlu bir biçimde sürdüren HAK-İŞ Konfederasyonu’nun 49’uncu kuruluş yıldönümünü samimiyetle tebrik ediyor, muvaffakiyetlerinizin devamını diliyorum. Sizleri, emeğiyle, alın teriyle, üretimiyle ülkemize kıymet katan tüm üyelerinizi en kalbi hislerimle selamlıyorum.”
“TÜRK ÇALIŞMA HAYATINDA TEMSİL GÜCÜ YÜZDE 15”
Burada bir açılış konuşması gerçekleştiren HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ’in başta 12 Eylül ve 28 Şubat devirleri olmak üzere birçok alanda şiddetli çabalar verdiğini belirterek, HAK-İŞ üzerinde her devir gerçekleşen baskılara sendikalara yönelik sindirme hareketlerine ve gibisi meselelerle daima yüzleştiklerini lisana getirdi.
Arslan, HAK-İŞ’in 49 yaşında Türkiye’nin her vilayetinde faaliyet gösterdiğini belirterek, “81 vilayette il başkanlıklarıyla bir tanesi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) olmak üzere 21 sendikasıyla 850 binden fazla üyesiyle 200 fazla şubesiyle Türkiye’nin en güçlü fakat en faal konfederasyonlarının başında gelmektedir. Ülkemizin pek çok bu husustaki kurumlarının tarafı olmuş, Ekonomik Toplumsal Kurul, Karma İstişare Komitesi, Üçlü Danışma Kurulu, MYK, Çalışma Meclisi, SGK, İŞKUR, KÇP üzere pek çok platformda çalışanları, işçilerimizi temsil eden bir noktadayız” açıklamasında bulundu.
HAK-İŞ Konfederasyonu’nun büyümesi için bağlı sendikaların büyümesi gerektiğini aktaran Arslan, HAK-İŞ’e bağlı sendikaların iş kollarında bir numara olmasına karşın temsil konusunda emekçilerin yüzde 50’den fazlasını temsil etmediklerini kaydetti. Arslan, Üç konfederasyonun bağımsız sendikalar dahil Türk çalışma hayatında temsil gücünün yüzde 15 olduğunu lisana getirdi.
“ÇALIŞAN KAYBETTİ FAKAT PATRONLAR KAZANDI”
Çalışma hayatında mevcut meselelerin olduğunu kaydeden Arslan bu sıkıntılardan birinin yüksek enflasyon olduğunu dikkati çekti. Arslan, son devirdeki yüksek enflasyonun can yakan bir olgu olduğunu söyleyerek, şu sözlere yer verdi:
“Bütün dünyada enflasyonun yükseldiği devirler çalışanların kaybettiği lakin patronların, bir kısım etrafları kazandığı bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. O vakit enflasyonun kayıplarının giderilmesi konusunda HAK-İŞ’in üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye mecburiliği var. Bu yüzden hem hükümetimizle başta Cumhurbaşkanımız, Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanımız, Hazine ve Maliye Bakanımız, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Lider Vekilleri ve daha pek çok muhatapla bu bahisleri daima fakat ısrarlı bir biçimde gündemde tutmaya devam ettik. Bu çalışmalarımızın sonuç vermesi için yalnızca itiraz etmedik. Tahlilleri de beraberinde koyduk. 2023 yılında Genel Konseyimizden sonra oluşturduğumuz HAK-İŞ akademiyle bu sıkıntılara bilimsel tahliller bulma konusunda kıymetli bir adım attık.”
“3 KONFEDERASYON ORTAK BİR BİLDİRİ HAZIRLADIK”
Arslan, çalışma hayatının ortak sıkıntılarını çözmek ismine 3 personel konfederasyonunun bir ortaya geldiğini hatırlatarak, “3 Konfederasyon ortak bir bildiri hazırlayarak kamuoyuyla paylaştık. Daha sonra bu çalışmalarımızı somut hale getirdik. Her konfederasyon üç vilayette en az üç vilayette bu mevzuları kendi üyeleriyle kamuoyuyla paylaşılması kararı aldı. Bu doğrultuda HAK-İŞ olarak Kocaeli, Gaziantep ve Kayseri’de sahiden bizim için büyük bir gurur kaynağı olan çalışanlarımızın büyük takviyesi ve büyük coşkusuyla bu mitinglerimizi başarılı bir formda gerçekleştirdik. Öteki konfederasyonlarda geçtiğimiz hafta sonu son mitingler yapıldı. Bundan sonrası için de gelecekte neler yapılacağı konusunu tekrar görüşmeye devam edeceğiz” formunda konuştu.
KAZANCA NAZARAN VERGİ TALEBİ
Arslan, vergide adaletin sağlanması için yeni bir vergi ıslahatına gereksinim olduğunu kaydederek lakin son atılan adımların vergi vermeyenlerden yeni vergiler almak için kıymetli bir adım olduğunu kaydederek, “Bunu destekliyoruz ve bunu daha da ileriye götürmesini istiyoruz. Hiç vergi vermeyenler yahut sembolik vergi verenler yahut vergisi tahakkuk edip daha sonra bunu karşılıklı olarak ortadan kaldıran düzenlemelere yönelik yeni adımlar atıldı. Özel bölüm, kamu işbirliği başta olmak üzere bir kısım sermaye kuruluşlarından, borsadan, gibisi yerlerde mevduattan vergiler alınmaya başlandı. Elbette ki değerli fakat kâfi değil. Bakınız ben size bir sayı vereyim. Türkiye’nin vergi sisteminin tablosu şu; hepimiz yüzde 66 dolaylı vergi veriyoruz. Vergilerin nasıl toplandığının tipik bir göstergesi. Yüzde 32 direkt vergi, yüzde 66 ne yazık ki dolaylı vergi. Pekala burada servetten alınan vergi ne kadar? Yüzde 2. Bu Türkiye’nin ayıbını gösteriyor. Hasebiyle biz dolaylı vergilerin azaltılmasını direkt vergilerin de çok kazanandan çok az kazanandan az halinde düzenlenmesini istiyoruz” açıklamasında bulundu.
“CİDDİ ÇELİŞKİ OLUŞUYOR”
Emeklilik sistemindeki aylık bağlama sisteminin enflasyon tesirinin düşünülmeden düzenlenen bir sistem olduğunu dikkati çeken Arslan, “Özellikle yüksek enflasyonun düşünülmediği bir maaş bağlama sistemi 2024 ile 2025 ortasında önemli bir çelişkiyi önümüze koymaktadır. Bu yıl emekli olacak kardeşlerimiz şayet emekliliğini önümüzdeki yıla bırakırsa emekli maaşlarında yüzde 30’a yakın bir düşüşü kabul etmek zorunda kalacak. Bu ülke için işçiler için büyük bir kayıp ve büyük bir haksızlık. Daha fazla çalışıyorsunuz. Daha fazla prim ödüyorsunuz. Ancak emekli maaşınız daha düşük. Neden? Enflasyonla çarpılan kat sayı 2023 enflasyonu ve o yılki ödenenler yüzde 86, bu yılki maksatlar ise yüzde 42 ve üzerine ek edilen sayılarla ortada 30 puanlık bir farkın sonucu önümüzdeki yıl emekli olanlar maaşlarını düşük alacaklar” diye konuştu.
EMEKLİLİKTE MAĞDURİYET DEVAM MI EDECEK?
Arslan, 2025 yılında emekli olacakların 2024 yılında emekli olanlara oranla daha az maaş almasına ait ilgili bakanlıklarla tasalarını paylaştıklarını vurgulayarak, “Bunun nasıl bir yıkıma neden olacağını anlattık. Bu hususta Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanlığımız bir çalışma başlattı. Ne yazık ki Bakan’ın açıklamalarından dün bu husustan vazgeçildiğini öğrendik. Açıkça vazgeçtiğini söylemedi ancak sorulan sorulara verilen yanıtlar maalesef emeklilerle ilgili yaşanacak sıkıntıları önümüzdeki yıl emekli olacakların daha düşük maaş almasına sebep olacak düzenlemenin değişmeyeceği konusudur” sözlerine yer verdi.
“TÜRKİYE’DEKİ İŞE İADE DÜZENEĞİ SON DERECE ZAYIF”
Arslan, iş teminatı ve sendikal örgütlenmenin önünde mahzurların bulunduğunu söyleyerek, “Türkiye’deki işe iade sistemi son derece zayıf ve işe iade sistemiyle çalışanlar daha fazla mağdur edilir. Gerçek bir iş teminatının olmaması var olan iş garantisinin sembolik olması bunun hayata geçirilmesinde de çalışanlar daha büyük kayıplar yaşıyor. Bunun için şayet biz hakikaten sendikal örgütlenmeyi güçlü tutacaksak bunun en değerli birinci kuralı iş garantisidir. Zira personeller asla sendikacılıktan uzak durmak istemiyorlar. Sendikalara en berbatı olsa bile sendika üyeliğini istiyorlar. ve bunlar birçok vakit sendikal çabaya katılıp işsiz kalmayı da göze alacak kadar kahramanlar” diye konuştu.
“KIDEM TAZMİNATINDA ARABULUCULUK KALDIRILMALI”
Kıdem Tazminatı hakkına ait konuşan Arslan, bunun arabuluculuk sistemiyle kaldırılarak, personellerin mağdur olacağını öne süren Arslan, “Kıdem tazminatımızı ne yazık ki orta buluculuk sistemiyle fiilen ortadan kaldırılan bir düzenlemenin de derhal durdurulmasını talep ediyoruz. Orta buluculuk sistemi çalışanların belirlenmiş haklarını gasp eden bir istikamete dönüştü. Kıdem tazminatının asgarisi muhakkaktır. 30 günlük bir fiyattır. Fazla mesai müsaade oranı belirlidir. Yıllık fiyatlı müsaade tekrar maddede sonları muhakkaktır. Bu hudutları pazarlık konusu yapan bir orta buluculuk sistemini kabul etmek ve bunu onaylamak asla mümkün değil. Bu bizim dünyanın hiçbir demokrasisinde olmayan hakları minimum seviyede belirtilmiş sayıların hakların asla pazarlık konusu yapılmaması gerekir” değerlendirmesinde bulundu.
“ASGARİ FİYAT TESPİT KOMİTESİNİN YAPISINA İTİRAZIMIZ VAR”
Asgari fiyat konusuna da değinen Arslan, minimum fiyatın en düşük fiyat olduğunu lakin Türkiye’de bir genel fiyat olarak değerlendirildiğini tabir ederek, “Asgari fiyat tespit komitenin yapısına itirazımız var. Kurulun yapısı hakkaniyetli, adaletli, kapsayıcı ve iştirakçi değil. İkincisi taban fiyat uygulamalarına da itirazımız var. Minimum fiyat isminden de anlaşıldığı üzere en düşük fiyat en az fiyat. Bu fiyatın altında çalıştıramazsınız. Bugün geldiğimiz noktada minimum fiyatla çalışanların oranı toplam çalışanlara yüzde 50’ye yaklaşmış durumda” açıklamasında bulundu.
“YÜZDE 20 VERGİ DİLİMİNE 5 TABAN FİYATTA ULAŞILIYOR”
Ücretlerden alınan vergi dilimi hakkında da konuşan Arslan, “2002 yılında minimum fiyat 17 ay ödendikten sonra bir üst dilime gidiyordu. Yüzde 20 dilimine 17 minimum fiyattan sonra ulaşıyordu. Bugün her ne kadar minimum fiyattan vergi alınmasa da baktığımız vakit 5’inci ayda minimum fiyat yüzde 20 dilime geliyor” dedi. – ANKARA
