Kamuoyunda “yüksek karlı bâtın fon” ismiyle bilinen dolandırıcılık olayına ait Seçil Erzan‘ın “sanık”, Süleyman Aslan ve “Moci” olarak bilinen Mojtaba Haghani’nin “müşteki-sanık” olarak yargılanmalarına başladı. İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanık Seçil Erzan ve tutuksuz müşteki-sanık Haghani ile avukatları katıldı.
10 MİLYONA KARŞILIK 14 MİLYON
Duruşmada savunma yapan Erzan, sanık Haghani’nin yakın arkadaşının eşi olduğunu, bu sebeple tanıştıklarını söyledi. Para takviyesi istediği Haghani’den bir ölçü para aldığını, daha sonra bunu Haghani’nin faiziyle geri aldığını argüman eden Erzan, “Moci’yle (sanık Haghani) bir para alışverişinde bankada ‘Süleyman Aslan’dan para alabilir miyiz?’ diye düşündük. Süleyman abi geri 14 milyon lira almak koşuluyla para vermeyi kabul etti. Moci Aslan’ın hesabından 10 milyon lira çekti, ben kefil oldum. Bu parayla Bozcaada’daki meskenin ipoteğini kaldıracaktık” dedi.
“BANKA BENİ İŞTEN ATARDI”
Sanık Erzan, aldıkları 10 milyon lirayı Aslan’a 14 milyon lira olarak geri ödediğini fakat Arslan’ın senedi yırtmadığını ve geri alamadıklarını öne sürdü. Bir mühlet sonra kendisine Aslan’ın 11 milyon lira verdiğini, dolar kurunun artması sebebiyle kendisinden 18 milyon lira ödemesini istediğini lisana getiren Erzan, bu muahedeye uyduğunu ve yeniden senet imzaladığını öne sürdü. Mahkeme liderinin “Tekrar para vermiyorum desen ne olurdu?” sorusu üzerine Erzan, “Ben, bir banka müdürüyüm. Bu beşerler benim müşterim. Banka beni işten atardı. Süleyman Aslan’a 3 milyon dolar fazladan ödedim, senetleri geri alamadım. Herkes ‘Bize para vereceksin’ diyordu. Süleyman Aslan bankanın çok önemli mevduat müşterisiydi.” sözlerini kullandı.
“YÜZÜMDE SİGARA SÖNDÜRDÜLER”
Müşteki sanıklar Süleyman Aslan ve Mojtaba Haghani’den yalnızca senet ile para aldığını söyleyen Erzan, “Bir banka müdürü banka fonu için senet mi imzalatır? Kapının önünde para mı verilir? Herkes neyin ne olduğunu biliyordu. Ben Mojtaba’dan borç aldım ve faiziyle geri ödedim. Ona borcum kalmamıştır. Beni de her vakit senet için arardı fon için değil. Sonradan onunla ortamızda çok önemli sorunlar oldu, bana çok makus davrandı, Merve ve Tanın ile birlikte. Beni Merve’nin ofisine çağırırdı, kapıyı Mojtaba açardı. Odaya kitlenirdim, ofiste yüzümde sigara söndürüldü. Su bardakları fırlatıldı. Bana ‘bir fon var siz Fatih Terim ile bu parayı yediniz, Hakan Ateş ile kaçırdınız’ diye ütopik şeyler söylüyorlardı. Denizde kum Seçil’de para, yani bu türlü bir paranın varlığını düşünüyorlardı. Bu türlü bir para, bu türlü bir fon yok diyordum bana ‘Seçil bul’ diyorlardı. Ne yaparsan yap bu parayı getir diyorlardı. Çok seviliyordum o vakitler, herkes beni el üstünde tutuyordu, saçımın teline ziyan gelse 50 kişi geliyordu. Para bir yerden geliyordu ve herkes ne olduğunun çok da farkındaydı” halinde konuştu.
“SİZ DE PARA VERİRSENİZ BOŞLUĞU KAPATIRIZ”
Duruşmada kelam verilen sanık Haghani ise Erzan’ın kendisine “Fatih Terim fonu var, boşluk kaldı siz de para verirseniz boşluğu kapatırız, siz de faydalanırsınız.” biçiminde vaatte bulunması üzerine ona toplamda 280 bin dolar verdiğini argüman etti. Erzan’ın başarılı banka müdürü olması nedeniyle para verdiğini lakin geri alamadığını öne süren müşteki sanık Haghani, Erzan’ın kendisini çeşitli mazeretlerle oyaladığını söyledi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, bu belge ile ana dava evrakı ortasında fiili ve hukuksal irtibat bulunduğu gerekçesiyle iki davanın birleştirilmesine karar verdi. Heyet, duruşmaya katılmayan Süleyman Aslan’ın ana davanın duruşma günü 15 Kasım’da hazır edilmesi için mühlet verilmesine hükmetti.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Seçil Erzan “sanık”, Süleyman Aslan ve Mojtaba Haghani ise “müşteki-sanık” olarak yer alıyor. İddianamede Erzan’ın, Denizbank’ın bünyesinde özel bir fon olduğunu ve yüksek kar getirdiğini söyleyerek, Haghani ve Aslan’ı bu fona para yatırmaya ikna ettiği, Haghani’den 200 bin dolar, Aslan’dan ise 2 milyon dolar aldığı anlatılıyor. İlerleyen süreçte taraflar ortasındaki alakanın bankacı-müşteri bağının ötesine geçtiği belirtilen iddianamede, Erzan’ın acil kredi gereksiniminde müştekilerden çıkar karşılığında ödünç para aldığı kaydediliyor.
İddianamede, Erzan’ın savcılıkta alınan sözünde, “Süleyman Aslan büyük bir tefecidir. Benden bu vakte kadar tekraren para karşılığı faiz almıştır. Süleyman Aslan isimli tefeciden Moci’yle 10 milyon lira para aldım, 14 milyon lira olarak geri ödedim. Moci, bana verdiği paraların hiçbir vakit bankada yasal olarak değerlendirilmediğini biliyordu. Buna karşın bana periyot dönem para getirip kısa müddette yüzde 40 faizle geri alıyordu.” dediği aktarılıyor.
Aslan’ın birden çok kere yüklü ölçüde parayı Erzan’a verdiğini beyan ettiği, Haghani’nin ise sözünde Erzan’ın Aslan’dan 14 milyon lira geri ödemeli 10 milyon lira ödünç para aldığını, bu parayı Erzan’ın meskenine kendisinin götürüp bıraktığını, vakit zaman Erzan’ın kendisine 100 bin dolar para verdiğini lakin kendi verdiği 200 bin dolar ana parasını alamadığını söylediği iddianamede yer alıyor.
Erzan’ın “nitelikli dolandırıcılık” cürmünden 6 yıldan 20 yıla kadar mahpusu istenen iddianamede, Aslan ve Haghani’nin ise “tefecilik” cürmünden başka farklı 2’şer yıldan 6’şar yıla kadar mahpus ve 500 günden 5 bin güne kadar isimli para cezasına çarptırılması talep ediliyor.
