İnsan omurgası 30’lu yaşlardan itibaren küçülmeye başlayabiliyor. Bu kademeli küçülmenin pek çok farklı sebebi var ve tahminen de en bariz olanı omurga eğriliğindeki artış. Kifoz olarak bilinen yaşa bağlı kamburlaşma, kas liflerimizin yıllar içinde azalmasıyla ortaya çıkıyor. Bunun sonucunda omurgayı çevreleyen kaslar zayıflıyor ve yerçekimine karşı çabamızı kaybetmeye başlıyoruz. Ve sonunda dik duramaz hale geliyoruz.
Ancak kifoz kaçınılmaz bir yazgı değil ve faal bir ömür üslubu sürdürerek ve tertipli antrenman yaparak önlenebilir. Ülkü olarak, hepimizin hayatımız boyunca bunu hedeflemesi gerekir ve yaşlanırken faal kalarak kifozu önlemek, yaşlanınca idman yaparak durumu bilakis çevirmekten çok daha kolay.
Elbette kambur durmak, küçülmekle birebir şey değil. Lakin yaşa bağlı başka süreçler tam manasıyla kısalmamıza neden oluyor. Bu kısalmanın en kıymetli etkenleri ortasında kemik yoğunluğundaki azalma yer alıyor ve bunun yaşlandıkça östrojen ve testosterondaki azalmalarla tetiklendiğine inanılıyor.
İleri yaşlarda D vitamini eksiklikleri ve renal kalsiyum emiliminin azalması bu süreci hızlandırabiliyor ve bazen osteoporoz olarak bilinen bir kemik hastalığına yol açabiliyor. Kemikler zayıflayıp gözenekli hale geldikçe, omurgamızı oluşturan omurlar kendi yükümüz altında ezilerek kompresyon kırıkları olarak bilinen kırılmalara neden olabiliyor.
İlginç bir biçimde, birden fazla kompresyon kırığı ağrısız olduğundan ötürü, omurgalarımız vakitle giderek daha da sıkıştıkça bunu çarçabuk fark edemeyebiliriz. Lakin bu kırıklar biriktikçe ve omurlarımızın daha fazlası ezildikçe, üst raflara ulaşmak giderek zorlaşıyor. Bu tesir ekseriyetle omurlarımız ortasında yer alan ve amortisör vazifesi gören omurga disklerinin dejenerasyonu ile birleşiyor. 30’lu yaşlarımızdan itibaren bu diskler kurumaya başlayabiliyor ve su kaybettikçe giderek sertlik kaybediyor.
Omurgamızda 23 disk olduğundan ötürü, küçüldüğümüzü fark etmeye başlamamız için bunlardan sırf birkaçının yüksekliğinin birkaç milimetre azalması kâfi.
Ne yazık ki, bedeninizi esnetmek muhtemelen uzunluğunuzu uzatmayacaktır, lakin sağlıklı bir ömür biçimi yaşamak çok küçülmeyi önleyebilir. Örneğin D vitamini ve kalsiyum açısından güçlü bir beslenme, kemiklerin genç kalmasına yardımcı olabilir ve kompresyon kırığı riskini en aza indirebilir. Ayrıyeten, sistemli antrenman de kemikleri güçlü meblağ ve osteoporoz gelişme mümkünlüğünü azaltır.
