Gıda zehirlenmesi, latifeye gelecek bir mevzu değil. Her yıl çok sayıda insan, besin zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybedebiliyor. Daha şanslı olanlar ise, yalnızca kalıcı hasarlarla bu tehlikeyi atlatabiliyor.
Gıda zehirlenmesinin ana nedeni, birçok vakit bakterilerdir. Besinlerin üzerinde üreyen bakteriler kolaylıkla insan bedenine girip çok ağır sonuçlara sebep olabilirler. Botilusmus üzere ölümcül bakteriler, bozulduğunu fark etmediğimiz besinlerin üzerinde üreyerek çoğalırlar.
Buzluklar ise besinlerin bozulmasını engellemek için hepimizin meskeninde pratik tahlil sunsalar da, konutta olmadığımız devirlerde elektriğin kesilmesi halinde donmuş besinlerin çözülmesi de büyük bir risk oluşturabiliyor. Zira elektrik tekrar geldiğinde, çözülmüş besinler yine donar; lakin artık donsa da ölmeyen bakteriler buzluktaki besinlerinizin kesimi olmuştur bile…
Peki lakin tatil için meskenden birkaç günlüğüne ayrıldığınızda, elektriğin kesildiğini ve buzluktaki besinlerin çözülüp tekrar donduğunu nasıl tespit edebilirsiniz. İşte bu noktada devreye değişik bir prosedür giriyor. Beşerler buzluklarına bir bardak su koyuyor ve donan suyun üzerine de bir madeni para bırakıyorlar. Şayet konut sahipleri meskende yokken bardaktaki su çözülürse madeni para tabana çöküyor.
Madeni para yalnızca biraz batmışsa, dondurucunun uzun müddet kapalı kalmadığı ve içindeki yiyeceklerin yenmesinin inançlı olduğu söylenebilir. Madeni para alttaysa, muhtemelen yiyecekleri atmanız gerekecektir.
Böylece konuta geldiğinizde su donmuş bile olsa, para bardağın dibindeyse, buzluktaki tehlikeyi kolaylıkla anlayabiliyorsunuz.
Çözünüp tekrar donmuş etler neden yenmemeli?
Çözünüp tekrar donmuş etler için, “bir şey olmaz, ben yerim” diyorsanız, bedeninize aldığınız bakterilerin akciğer kaslarınızı felç edip sizi nefes alamaz duruma getirebileceğini hatırlatalım. Bu bakteriler tüm akciğer kaslarınızı tutacak kadar çok olmasa bile, ciğerlerinizin yalnızca küçük bir kısmını çalışamaz hale getirdiğinde de bu sefer organlarınıza gereğince oksijen gitmeyeceği için, siz yaşadığınızı sanırken aslında iç organlarınızın hücreleri günden güne ölmeye başlar ve ömrünüz süratle kısalmaya başlar. Buzluktaki bir kilo eti kurtarmak için ömrünüzden 10-20 seneyi çöpe atmak ister miydiniz?
İnsanoğlu son birkaç yüzyılda kentlerde inançlı bir hayat kurmuş olabilir lakin dünya acımasız bir yer… Dikkatli olmadığınızda yırtıcı hayvanların, bakterilerin, virüslerin, sineklerin, böceklerin, parazitlerin, sellerin, toprak kaymalarının hala sinsice kuytuda beklediğini hiçbir vakit unutmayın.
