Avatar, 2009 yılında beyaz perdede gösterime girdiğinde sinemada 3 boyut teknolojisini bir sefer daha gündeme getirmiş ender üretimlerden biri olmuştu. O periyot hasılat rekoları kıran sinema pek çok sinemasever tarafından da beğenilmişti. Lakin buna rağmen devam sineması epey gecikti. Ortadan geçen uzun yıllar sonunda, geçtiğimiz sene gösterime giren Avatar: Suyun Yolu ile bir sefer daha gündeme gelen Avatar, oyuncuları da savlı bir üretimle selamladı. Aslında Avatar Frontiers of Pandora ismi birinci olarak 2017 yılında ortaya çıkmıştı, lakin imal evresi ve ertelemelerle birlikte oyun fakat 7 Aralık 2023 tarihinde oyuncularla buluşabildi. Beyaz perdeden uyarlanan oyunların pek birçoklarının başarılı olmadığını biliyoruz. Pekala, Avatar Frontiers of Pandora şeytanın bacağını kırabiliyor mu?
Başlamadan çabucak evvel şunu söylemek lazım: Başlıkta da belirttiğimiz üzere Avatar Frontiers of Pandora için neredeyse bir Far Cry klonu demek mümkün. Oynanış biçimi ve oyunda bizlere sunulanlara baktığımızda pek çok açıdan Far Cry serisiyle büyük benzerlikler taşıdığını söyleyebiliriz. Öte yandan açık dünya oyunlarından sıkılmış olanlara da pek yeterli gelmeyecektir kanaatindeyiz. Çünkü devasa bir haritada toplama ve krafting’le geçen uzun oyun mühletleri sonrasında tekrar bir gibisi tecrübeye geçmek yorucu olacaktır. Avatar serisine özel bir ilgi duyuyorsanız o öteki tabi.
Şimdi gelelim Avatar Frontiers of Pandora’ya…
Avatar Frontiers of Pandora Öyküsü Nedir?
Avatar Frontiers of Pandora, filme yakın bir vakit diliminde geçiyor. Aslında tam 2 sinema ortasında geçiyor demek hakikat olacak. Oyunu oynamak için illa sinemaları izlemiş olmanıza gerek yok bu ortada, onu belirtelim. Aslında oyun kıssasıyla size sinema hakkında da değerli ipuçları veriyor ve kendinizi Pandora dünyasında buluyorsunuz.
Avatar Frontiers of Pandora’da, beşerler ortasında eğitilmekte olan Na’vi çocuklarından biriyiz. The Ambassador Program (TAP) isimli bir eğitim programında beşerler tarafından isteğe bağlı üzere duran lakin dayatma bir beyin yıkama programından öteki bir şey olmayan bu eğitim sırasında, bizim de içinde bulunduğumuz kümede beşerlerle fikir ayrılıkları baş gösteriyor ve çabucak ardından olanlar oluyor. Jake Sully’nin başlattığı isyan ile insanların elinden kurtuluyor ve Pandora’nın kapısını aralıyoruz.
Oyundaki maksadımız klanlarla bağlarıyı sağlamak ve RDA kuvvetlerini durdurmak için direniş kuvvetlerini güçlendirmek olurken, neredeyse soyu tükenmiş Sarentu kabilesini de tekrar ayaklandırmaya çalışmak. Lakin pek alışılmış ki bu, göründüğü kadar kolay değil.
Avatar Frontiers of Pandora Grafikleri Nasıl?
Avatar Frontiers of Pandora birinci duyurulduğunda, Avatar sinemalarının seyircileri büyülediği doğal güzellikleriyle ön plana çıkacak üzere duran üretimlerden biriydi. Fakat kandırmaca olmasın, açıkçası oyunun görsel dünyası, duyuruluş görüntüsündeki üzere değil. Avatar Frontiers of Pandora’yı PlayStation 5’te oynadık; evet, Avatar dünyası başarılı bir biçimde resmedilmiş, grafikler uygun düzeyde; bitki örtüsü, yabani hayat âlâ halde yansıtılmış, ancak görüntüdeki üzere bir dünya beklemeyin. Bilhassa gündüz döngüsünde içinde bulunduğumuz orman Far Cry gibisi bir imaj sunuyor bizlere. Ha, gece olduğunda ise işin rengi değişiyor; tüm orman renkleniyor ve bu haliyle biraz daha Avatar oynadığımıza ikna oluyoruz.
Aslında bizim farklı bulduğumuz kısım görsellikten çok kamera açısı oldu. Öykümüze başlamadan evvel yüz çizgilerinden saç haline, beden yapısından dövmelerine kadar tasarladığımız karakterimizi nedense birincil kamera açısıyla yönetiyoruz. Yani elimizin altında 2 metrelik uzunluğuyla devasa bir Na’vi var, ama nedense bu heybetli karakteri göremiyoruz. Bizce çok yazık olmuş. Çünkü böylelikle oyun kıymetli bir fark yaratabilir ve bi’ noktada Far Cry klonu telaffuzuna karşı kıymetli bir atılım yapmış olabilirdi. Ya da en azından kamera açısı isteğe bağlı halde değiştirilebilseydi…
Avatar Frontiers of Pandora Oynanış Detayları
Öte yandan oyuna renk katan kıymetli noktalardan biri parkur sistemi. Assassin’s Creed’den daha zengin bir parkur sistemi varken, bu 2 metrelik Na’vi’nin koca ağaçlara sıçramasını görmek hakikaten oyuna büyük renk katardı diye düşünüyoruz. Evet, bu parkur sistemi oynanış kısmında kıymetli bir boşluğu dolduruyor ve bu sayede birçok yere sıçrayıp tırmanabiliyoruz. Bilhassa etkileşime geçebildiğimiz bitki örtüsü ve etraf ayrıntılarıyla birlikte oyunu ziyadesiyle keyifli kılıyor.
Elbetteki koca haritayı yalnızca bu formda dolaşmıyoruz. Binek hayvanlarımız da var. Avatar sinemasından tanıdığımız kanatlı yaratığımız İkran ve at gibisi hayvanlarla da yol alabiliyoruz. Bu ortada “neyse ki” İkran’la gökyüzünde süzülürken karakterimizi dışarıdan görebiliyoruz. Ve bu müddet zarflarında görsellik de bir oldukça etkileyici olabiliyor.
Avcı – toplayıcı olarak bilinen Na’vi ırkının oyundaki personası da elbette birebir ve bu açık dünya oyunlarının vazgeçilmez ögesi. Etrafta bol bol toplanacak bitki, avlanacak hayvan var. Sahip olduğunuz silahları geliştirmek için bitki ve hayvanların izini sürmeniz gerekiyor. Bu ortada bitkileri toplarken de dümdüz toplayamıyorsunuz, belirli taraflara çekiştirmeniz gerekiyor; bunu küçük bir oyun üzere düşünebilirsiniz. Bu mekanik oynanışa renk katmış olsa da daima yapınca can sıkıcı olabiliyor.
Krafting sistemi kadar yan vazifeler de gelişiminiz için epey kıymetli. Yalnızca ana misyona bağlı kalarak ilerlerseniz, karakterinizin zayıflığına şahit oluyorsunuz. Bu da yan vazifeleri oynanır kılıyor kılmasına lakin bir müddet sonra tekrara bağladığı da bir gerçek. Burada bir defa daha Far Cry’ı anıyoruz, çünkü bol bol bir yerleri özgürlüğüne kavuşturuyor ve baskınlar düzenliyoruz. Lakin öte yandan karakteri güçlendirecek bitkiler peşinde de mühletler geçiriyoruz.
Oyunun çatışma mekanikleri ise en sevdiğimiz taraflardan biri oldu diyebiliriz. 2 farklı kategoriye ayırabileceğimiz silahlardan ister Na’vilere has ok – yay kombinasyonu, mızrak ve sapan ile usta bir avcı olabilir, ister tüfekler ve çeşitli patlayıcılarla insanların öğretisini onlara karşı kullanabilirsiniz. Seçim size kalmış. Bu ortada PlayStation 5’in başka platformlara kıyasla değerli farkı olan DualSense becerilerinden de bu oyunda faydalanabiliyorsunuz. Bu da oyun keyfini kuşkusuz artıran değerli bir ayrıntı.
DualSense uyarlanabilir tetikleyicilerin dokunsal geri bildirimlerle birleştirilmesi, özellikle ok ve yay kombinasyonunda değerli bir fark yaratıyor. Tekrar ateşli silahları kullanırken de geri tepmeyi hissedebiliyorsunuz. Bunun yanı sıra ormanda yol alırken dokunsal geri bildirimler ve İkran’ınızın nefesini duymak da oynanışı zenginleştiren ayrıntılar.
Son olarak oyunun bir Co-op modu olduğunu da söyleyelim. Yani Avatar dünyasını arkadaşınız ile de deneyimleyebiliyorsunuz.
Sonuç
Evet, sonuç olarak Avatar Frontiers of Pandora kötü bir oyun olmamış. Hatta yer yer sıkı bir aksiyon oyunu olduğunu bile söyleyebiliriz. Genel yapı itibariyle Far Cry’la benzerlik göstermesi en kıymetli handikabı oluyor ve hatta Avatar çeşidinden gelen mekaniklerin giydirildiği bir Far Cry oyunu olduğunu bile söylemek mümkün olabiliyor. Şayet açık dünya oyunlarını seviyorsanız, aksiyona olan açlığınız sürüyorsa bu dünya sizi çok tatmin edebilir. Öte yandan bir Avatar fanıysanız, esasen oyunu çoktan edindiniz bile.
CHIP Notu: %75
KÜNYE
Yayıncı: Ubisoft
Geliştirici: Massive Entertainment
Tür: Aksiyon
Platform: PlayStation 5, PC, Xbox X/S
Web: www.ubisoft.com
