Fenerbahçemizin, 3 Temmuz 2011’de başlayan Kelamda Şike Davası’ndan 27 Aralık 2021 prestijiyle beraatinin Yargıtay tarafından onanmasının ve davanın bir kumpas olduğunun bağımsız Türk yargısınca tasdiklenmesi sürecinde uğradığı hak kaybına ait atılan adımların kamuoyuyla paylaşılması ismine Hukuktan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyemiz Fethi Pekin ve Kulübümüzün avukatlarından Erden Gürden’in iştirakiyle bir basın toplantısı gerçekleştirildi.
Ülker Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi 1907 Tribünü’nde düzenlenen toplantıya Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve basın mensupları iştirak sağladı.
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: İDAREYE GELDİĞİMİZ GÜNDEN BERİ ESKİ YÖNETİCİLERİMİZ, BAŞTA ŞEKİP BEY OLMAK ÜZERE KIYMETLİ HUKUKÇULAR VE BEDELLİ AKADEMİSYENLERLE SIKÇA BU MEVZULAR ÜZERİNDE İSTİŞARELERDE BULUNDUK
Birinci olarak kelam alan Yöneticimiz Fethi Pekin, “Malum bundan 11 yıl evvel 3 Temmuz Kelamda Şike operasyonuyla başlayan bir süreç. Kısaca özetlemek istiyorum. 3 Temmuz 2011 yılında Fenerbahçemize, Fenerbahçeli yöneticilerimize, liderimize yapılan bir haksız operasyon sonucunda Fenerbahçemizin evvel Türkiye Futbol Federasyonu tarafından 2011-12 yılı Şampiyonlar Ligi’nden men edilmesi ve sonrasında UEFA’nın da Fenerbahçe’yi ek olarak Şampiyonlar Ligi’nden men etmesi, bu 2 dönemin daha sonra da 1 döneme düşürülmesinden doğan bir kadro kulübümüzün uğradığı ziyanlar var. Biz 4 sene evvel idareye geldiğimiz günden beri eski yöneticilerimiz, başta Şekip Bey olmak üzere bedelli hukukçular, kıymetli akademisyenlerle sıkça bu bahisler üzerinde istişarelerde bulunduk. Sizler vasıtasıyla da kamuoyuyla paylaştık. 3 Temmuz Kelamda Şike operasyonunda bir mahkumiyet kararı çıkmış ve sonrasında Tekrar Yargılama sonucunda Sayın Aziz Yıldırım, yöneticilerimiz ve başkaları beraat etmiştir. Bu beraat kararları da geçtiğimiz aralık ayında Yargıtay tarafından onanmış ve katılaşmıştır. Bunun ardından tekrar bildiğiniz üzere geçen sene 4 Haziran 2021’de Kumpas Davası diye bilinen davada sanıkların binlerce yıl ceza almalarıyla neticelenmiş. Dava hala Yargıtay basamağında onanma beklemektedir.
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: FENERBAHÇE’NİN BU HAKSIZ SÜREÇTE UĞRADIĞI ZİYANLARIN TAZMİNİ İÇİN BELİRLİ VAKİTLERDE, BELİRLİ EŞİKLERDE BELİRLİ DÖNEMEÇLERDE TÜREL GAYRETİMİZİ DEVREYE SOKUYORUZ. BUNLARDAN BİRİNCİSİ YENİDEN GEÇEN SENE AĞUSTOS AYINDA TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU’NA AÇTIĞIMIZ TAZMİNAT DAVASI
Biz de Fenerbahçe’nin bu haksız süreçte uğradığı ziyanların tazmini için neler yapabiliriz diye çalışmalarımızı 4 yıldır devam ettiriyoruz ve aşikâr vakitlerde, muhakkak eşiklerde belirli dönemeçlerde türel gayretimizi devreye sokuyoruz. Bunlardan birincisi yeniden bildiğiniz üzere geçen sene ağustos ayında Türkiye Futbol Federasyonu’na açtığımız tazminat davası. Bu tazminat davası, Fenerbahçe Futbol AŞ.’nin federasyonun Fenerbahçe’yi 2011-12 yılında Şampiyonlar Ligi’ne gönderilmesini men etmesi kararı sonucunda doğan ziyanlara ait bir dava. Bu davayla ilgili kamuoyunu bilgilendirmiştik. Bu davamız geçtiğimiz 9 Mart 2022’deydi. Duruşmadan bir gece evvel TFF vekilleri belgeye reddi hakim talebinde bulundular. Reddi hakim talebinin münasebetleri hukuken kanunda yer alan münasebetlerden biri değildi. Biz gerekli itirazlarımızı yaptık. Reddi hakim talepleri reddedildi. Daha sonra istinaf mahkemesinde karar katılaştı. Hasebiyle an prestijiyle başladığımız yargıçla devam edeceğiz. Duruşmamız 22 Eylül 2022 tarihinde Ankara’da saat 11.50’de. Bu duruşmamızdan evvel de sizlerle bir ortaya gelip kısa bir hatırlatma yapmayı düşünüyoruz. Çabucak sonrasında da duruşmayla ilgili gelişmeleri sizler vasıtasıyla kamuoyuyla paylaşmayı planlıyoruz.
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA KARŞI AÇTIĞIMIZ BİR TAZMİNAT DAVASI VAR. BU DAVA BİR YÖNETİME KARŞI AÇILMIŞ TAM YARGI DAVASI
Bu davaya ilaveten bir de biliyorsunuz Kumpas Davasında yargılanıp karar giyenlerle ilgili bunların memur oldukları periyotta işledikleri kabahatlerden, hizmet kusurundan ötürü İçişleri Bakanlığı’na karşı açtığımız bir tazminat davası var. Bu dava Tam Yargı Davası. Bu dava bir yönetime karşı açılmış Tam Yargı Davası. Bu davayla ilgili de tekrar Fenerbahçe’nin bu sefer iki tane Şampiyonlar Ligi’nden men kararından doğan ziyanların tazmini. Doğal ki bir tanesi tekrarlanmış olduğu için bu dilekçemizde de açıkça belirtilmiş durumda. Yani TFF’ye açtığımız davanın o kısımla ilgili burada açtığımız davanın içinde o mükerrerlik var. Hasebiyle tıpkı ziyandan iki tane tazminat olmayacağı herkes tarafından biliniyor. Dilekçemizde de bu tabir edilmiş durumda. Birebir vakitte Fenerbahçe’nin uğramış olduğu manevi ziyan ve natürel prestijinin iadesi durumu var.
Başından beri başta bilhassa Liderimiz, ben her vakit devletimizle davalaşmak yerine helalleşmek tabirini kullandık. Sulh olma niyetinde olduğumuzu tabir ettik. Motamot bu meyanda da İçişleri Bakanlığına aslında süreci bir sulh müracaat dilekçesiyle başlattık. Fakat negatif karşılık alamadığımız için mühleti içinde davayı ikame ettik.
YÖNETİCİMİZ FETHİ PEKİN: FENERBAHÇE’NİN HAKLARINI SAVUNMAYA SONUNA KADAR GİDECEĞİZ
Zamanlamalarla ilgili kimi sorular gündeme geliyor. Niçin bu vakitlerde bu davalar açılıyor? Niçin 4 sene evvel açılmadı? Niçin yarın açılmıyor da bugün açılıyor? Hukukumuzda bir kadro hak düşürücü müddetler var. Bu hak düşürücü mühletlere biz conservative olarak yaklaştık. Kimi görüşlere nazaran bu mühletler daha uzun, kimilerine nazaran daha kısa. Ben hiçbir şeyi riske almak istemedim. Münasebetiyle kendi şahsi fikrim de daha kısa olan mühletlere tabi olduğumuz için bu davaları vakti içinde, müddeti içinde açtık. Bildiğiniz üzere Fenerbahçe Spor Kulübü kamu faydasına konseyi bir spor kulübü derneği. Fenerbahçe Futbol AŞ., bu Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği’nin iştiraki pozisyonunda halka açık bir şirket. %66 küsürü Fenerbahçe Spor Kulübü’ne ilişkin, geri kalan paylar halka açık ve azınlık hissedarların elinde bulunmakta, alınıp satılmakta. Biz Yönetim Kurulu olarak takdir edersiniz ki helalleşmek bizim önceliğimiz fakat bir de kanun, mevzuatın getirdiği bir grup sorumluluklarımız var. Yeni maddeyle bunlar perçinlendi. Münasebetiyle mevcut kanunlar, yeni yasa Yönetim Kurulu Üyelerinin sorumluluğu ne gerektiriyorsa, misyonları neyse biz de onları sırasıyla yerine getiriyoruz. Bu bahislerle ilgili ve daha beklenen atılacak adımlarla ilgili halihazırda çalışmalarımız devam etmekte. Kendi alanlarında ihtisas sahibi, Anayasa Hukukçusundan Avrupa İnsan Hakları Hukukçusuna kadar, Borçlar Hukuku Hukukçusundan Uygar Hukukçusuna kadar, Spor Hukukçusundan İsviçre Hukukuna kadar uzman hukukçularla istişare ettik, ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Fenerbahçe’nin haklarını savunmaya sonuna kadar gideceğiz. Erden Gürden Bey OGB Hukuk Ofisinin ortaklarından. Bu iki davada da Erden Beyin liderliğinde hukuk ofisinin mensupları olarak bize dayanak veriyorlar.” sözlerini kullandı.
AVUKAT ERDEN GÜRDEN, AÇILAN DAVALARLA İLGİLİ BİLGİ VERDİ
Kulübümüzün avukatlarından Erden Gürden, “Daha evvel biliyorsunuz, Futbol Federasyonuna açtığımız bir davamız vardı. Hâlihazırda devam etmekte. 22 Eylül’de bizim için kıymetli bir duruşma var. Esasen yapmak istediğimiz ancak bir evvelki celse enteresan itirazlarla karşılaştığımız ve yapamadığımız duruşmayı yapacağız. Biliyorsunuz bu tahkim kararına karşı açtığımız bir dava ve emsali olmayan bir dava. Orada önemli bariyerler var, o bariyerleri hukukî manada aşmak için çok önemli çalışmıştık. Tekrar 22 Eylül için heyecanlayız, hazırız. Orada tekrar büyük Fenerbahçe’nin haklarını savunmak için gerekli penetrasyonu mahkemede yapacağız. Orası o denli devam ediyor. Bu ortada başka taraftan biliyorsunuz 3 Temmuz Kumpas Davası’nda bir grup FETÖ üyesi polisler ceza aldılar. Bu idari sürecin başlaması da o cezaların almasına dayanıyor aslında. Zira ortada bir ceza yahut mahkeme kararı olmadığı vakit siz o idari aksiyonun kusurlu olduğu ya da kusur içerdiğine ait bir argümanda bulunamıyorsunuz takdir edersiniz ki.
Bunla ait farklı görüşler var. Müddetler kısa karardan başlar diyenler var, gerekçeli karardan başlar diyenler var, ya da ceza davasının katileşmesinden başlar diyenler var. Farklı olarak daha da kısa olur hareket olduğu anda bir sene içinde açman lazım diyen de var; yani çok farklı görüşler var. Hukuk lastik üzere nereye çekerseniz oraya evrilebiliyor ve takdir edersiniz ki her şey yargıçların takdirinde ilerliyor, kanuna dayalı olarak, ancak bir çok şeyde takdir kelam konusu oluyor. Bu vesileyle biz 3 Temmuz kumpas davasıyla birlikte artık idarinin de kusurlu olduğu netleştiğinde, bu çalışmaya evvelden başlamıştık esasen, artık bunu yargıya taşıyalım ya da sulh müracaatına taşıyalım, helalleşmeye taşıyalım noktasına geldik, resmi olarak. Bu vesileyle Fenerbahçe’nin maddi ve manevi zararlarıyla ilgili mayıs ayında İçişleri ve Adalet Bakanlığı’na sulh müracaatında bulunduk. Oradan bir davet ya da bir toplantı yahut bir kurul kurulup üzerinde bir çalışma yaparız diye planlamıştık fakat umduğumuz üzere olmadı ve kısaca İçişleri Bakanlığı’ndan gelen cevap kısaca bunu söylüyorum. ‘Bir iş ve süreç yapılacak yoktur’ üzere oldu. Adalet Bakanlığı’ndan da ‘yargılama faaliyeti olduğu için bizim sorumluluğumuzda olmaz’ halinde bir karşılık aldık. Sonrasında bu cevapları aldığınız vakit artık aksiyon almanız gerekiyor zira mühletler başlıyor. Oradaki süremizden daha erken bir tarihte davamızı İçişleri Bakanlığı’na yönelttik. Şimdilik Adalet Bakanlığı’nı park ettik, ileride onu da kıymetlendiriyoruz. Zira 3 Temmuz Kumpas Davası’nda daha çok emniyet mensupları var. Yargıçlarla ilgili de artık yeni bir soruşturma açıldı ve o soruşturmayla ilgili de yürüyen bir süreç var. Onu da takip ediyoruz. Adalet Bakanlığı’nı da kıymetlendiriyoruz, onu da hala tutuyoruz. İçişleri Bakanlığı’na da ait davamızı açmış bulunduk. İsmi tam yargı davasıdır. Maddi ve manevi tazminat talebimiz vardır. Bir de prestijin iadesi talebi var. Bence en değerlisi bu aslında. Bunların hiçbiri Fenerbahçe topluluğunun vicdanını rahatlatacak sayılar ya da meblağlar olmayacaktır ancak sonuç itibariyle yöneticilerimiz Kelamda Şike Davası’ndan aklandı. Yargıtay kararları onadı. Hukukî kişilik olarak Fenerbahçe Spor Kulübü’nün uğradığı ziyanlar tazmin edilmedi o süreçle ilgili. Hem TFF den hem devletimizden bunun tazmin edilmesine yönelik çalışmalara başladık. Şayet istediğimizi idari mahkemede alamazsak, ki bizim idarenin tek dileği bu süreçte helalleşme ve sulh metoduyla bu sürecin tamamlanması. Fenerbahçe çok büyük bir topluluk, 25 milyon taraftarı var. Türkiye’nin en büyük kulübü diyebiliriz ki akın aslında Fenerbahçe’ye yönelik başlatılmış. Türk futbolunu ele geçirmeye çalışınca Fenerbahçe’ye saldırıyorsunuz. Buradan da büyüklük ortaya çıkıyor. Ziyanlar hakikaten inanılmaz lakin bizim hukukumuzda maalesef zenginleşme yasağı var. Bizim hukukumuz sonsuz bir para vadetmiyor. Maddi hukukta sayıları mümkün olduğu kadar somutlaştırmaya çalışıyoruz. Birçok kalem var. En somutları da Şampiyonlar ligi sorunu. Zati Şampiyonlar ligine ayağınızı bastığınız vakit havuzdan ve iştirak parası alıyorsunuz. Onlar bile önemli sayılar ki hepsi Euro bazında talep edildi. Orada sponsorluk, stat ve bir sürü yan gelirler var. Mali işler kısmıyla birlikte bunların hepsini kabaca hesapladık ve davalarımızı açtık. Davaları mümkün olduğunca kısmi açmayı tercih ediyoruz zira harçlar inanılmaz yüksek, o kadar büyük sayıları ödetmenin bir manası yok. Süreç ilerlediği vakit uzman raporlarıyla birtakım şeyler ortaya çıktığı vakit arttırmak daha mantıklı oluyor. Aslında idare konseyimizin ve liderimizin takdiri de o istikamette oldu. Düzgün hazırlandık ancak geçmişten gelen uzun bir süreç bu. Kimi müddetler ve farklı görüşler var. O yüzden toparlayıp, bu biçimde ilerledik.” dedi.
SORU-CEVAP
UEFA’nın bu süreçle ilgili tavrının sorulması üzerine Yönetim Kurulu Üyemiz Fethi Pekin: “UEFA’nın verdiği men kararı polis fezlekesine dayanıyor. Ülkemizde dünyada eşi gibisi olmayan bir darbe teşebbüsü yaşadı. Bunun da en değerli ayaklarından biri 3 Temmuz operasyonu. Son derece istisnai bir durum. Bildiğiniz üzere UEFA öncelikle Federasyona bir mektup yazıyor. O mektupta da Federasyonun Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’nden men etmesini talep ediyor. Aksi takdirde hem Fenerbahçe’nin hem de Türk futbolunun ağır yaptırımlarla karşılaşabileceğini tabir eden bir mektup bu. Yanlış hatırlamıyorsam bu mektuba da ya 24 saat ya da 48 saat içerisinde karşılık istiyorlar. Bu mektup Kulübümüze iletiliyor ve ‘takımı siz çekin’ diye bir telkinde bulunuluyor. Olağan ki kulübümüz bu türlü bir şeyi yapmıyor. Bunu da yapmayacağını, yapamayacağını hem tüzükten ötürü hem de yönetimsel olarak yapmayacağını yazıyla yanıtlıyor. Tıpkı yazıda da ‘her türlü hukuksal haklarımız gizli kalmak koşulu’ sözüyle karşılık veriyor. Bunun üzerine Fenerbahçe’nin hiçbir savunması alınmadan, disiplin konseyine sevk edilmeden yönetim kurulu kararıyla biz men ediliyoruz. Bunun akabininde UEFA’nın biliyorsunuz, 0 tolerans kuralı var. 0 tolerans kuralına nazaran ve ülke Federasyon Yönetim Kurulu tarafından verilen men kararı olduğu için kendileri de rahat rahat bu kararı alıyorlar. Bunun üzerine biliyorsunuz Fenerbahçe UEFA’ya karşı CAS’ta tazminat davası açıyor. 45 milyon Euro. Bu tazminat davası, dava devam ederken 8. ayında, Fenerbahçe davayı geri çekiyor. Neden bu davayı geri çekiyor? Ülke menfaatlerini gözeterek geri çekiyor. Nedir bu ülke menfaatleri…Türkiye’nin rastgele bir formda sportif karşılaşmalardan bir halde ceza görmemesi. Milletlerarası sportif karşılaşmalara konut sahipliği yapmasının engellenmesi üzere gibi yatırımlar dolaşıyor. Bu biçimde anlatayım. Bize söyleniyor, telkinde bulunuluyor. Hem hükümete, hem federasyona hem kulübümüze…Fenerbahçe’de ülkemizin menfaatlerini gözeterek bu davayı geri çekiyor. UEFA bizim TFF’ye açtığımız davadan itibaren bu mevzuyla ilgili bir şey dedi mi? Demedi. Dememesi doğal. Bekleyeceklerdir, kendileri. Biz UEFA ile ilgili de ne yapabiliriz diye İsviçre’nin en önde gelen hukuk ofislerinden bir tanesi ile çalışma yaptık. Kaldığımız yerden de bir noktada devam edeceğimizi planlıyoruz. Oradaki iş hem çok maliyetli, hem de daha stratejik olarak o adımı şu anda atmayı uygun görmüyoruz lakin onun da sırası gelebilir. Aslında ne yapabilirdi? Türkiye Futbol Federasyonu idaresi halihazırda polis sorgulaması basamağında bir evraktan dolayı bunu bekletici sebep sayıp, UEFA’ya da ‘Bu daha Yargıy’a bile intikal etmemiştir. Yargılama sonucunu beklemek en doğrusu olur’ mealinde bir yanıt verseydi tahminen de bu karmaşa, bu karışıklık tahminen de bizi son derece üzen, sinirlendiren tuzağın sonuçları doğmazdı. Kısaca bu halde tabir edebilirim.” dedi.
Davalar ne vakit sonuçlanır? sorusuna da Avukat Erden Gürden, “Temennimi sorarsanız, yarın Ankara’dan bir telefon gelsin, gidelim, bu işi bitirelim noktasındayım. İş yargılamaya kalırsa ki bence yargılama sonucu bu iş bitmeyecek. Bu iş masada bitecek. Oturacağız ve bir formda anlaşacağız. Zira bu türlü büyük bir topluluk, karşılıksız ve yanıtsız bırakılmaz. Fikrim bu türlü. Yargılamaya dönersek, yargı bizde biraz yavaş. Yargılama noktasında tarih belirtmek sıkıntı. Temennim bir an evvel Ankara’dan o telefonun gelmesi ve hiçbir halde bizim vicdanımızı rahatlamaz fakat en azından Devletimizin de bu gayretleri karşılıksız bırakmadığını, Fenerbahçe topluluğunu bu ıstırap içinde bırakmayacağını düşünüyoruz” sözlerini kullandı.
Yöneticimiz Fethi Pekin, “Bir şey daha ekleyeyim. Fethullahçı Terör Örgütünden mağdur olan şahıslara devletimiz bu mağduriyetlerini gidermek suretiyle dayanak oldu. Olmaya da devam ediyor. Fenerbahçe gerçek kişi olmasa da bir hükmî kişilik. Fenerbahçe’nin mağduriyetinin Devletimiz tarafından göz arkası edilmeyeceğini ve zararlarımızın telafi edileceğine inancım tam. Erden beyin de söz ettiği üzere mahkeme süreci uzun bir süreç. Bunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar da yolu var. Bu süreyi varsayım etmekte gerçek değil lakin ortada bir gerçek var ve çok açık ve net. Mahkeme kararları ile de sabit. Burada Fenerbahçe’nin mağdur olmadığını herhalde hiç kimse çıkıp, söyleyemez. Fenerbahçe’nin haksız yere bu operasyona kurban edildiğini herhalde hiç kimse çıkıp söyleyemez. Fenerbahçe’nin ziyana uğramadığını da herhalde hiç kimse çıkıp söyleyemez. Münasebetiyle burada çok kolay bir durum var. Onun için davaları mahkemelerin son evresine kadar devam ettirip, bir sonuç almak şahsen benim için sevindirici bir şey olmayacaktır. Bir an önce sulh olmak istiyoruz. Başından beri tabir ettiğimiz üzere helalleşmek istiyoruz. Bu da lakin iki tarafın bir ortaya gelmesi ile mümkün” diye konuştu.
Avukat Erden Gürden, “Bu ortada bir şey eklemek istiyorum. Biz sulhtan yanayız, helalleşmeden yanayız, diyoruz da…Davamızda haksız olduğumuz ya da kanamayacağımızı düşündüğümüz için söylemiyoruz. Bilginiz olsun. Biz sonuna kadar çabamızı sürdüreceğiz, sonuna kadar haklı olduğumuza inanıyoruz. Her iki davada da. ” dedi.
Davanın açılma sebebiyle ilgili Avukat Erden Gürden, “Şampiyonlar ligi gelirleri demiştik, daha evvel TFF davasında da sayılardan bahsetmiştik lakin burada bir gün devletimizle karşılıklı oturup nasıl bir sayıda anlaşırız bizde bilmiyoruz o yüzden sayı söylem etmek uygun olmaz diye düşünüyorum. Öbür taraftan TFF ye açtığımız bir dava var, bir de idari yargıda açtığımız dava var. Biz idari yargıdaki davayı açarken tahsilde tekerrür etmemek üzere açtık. Hakkımızı sonuna kadar arama kaygısındayız. Bir dava futbol federasyonunun hukuka karşıt fiiliyle ilgiliydi, ikincisi ise devlet işçisinin ağır hizmet kusuru ile ilgiliydi. Birincisinde TFF’nin almış olduğu erken bir karar var. Hukuksuz bir karar var. Orada UEFA kararı yok fakat ikincisinde 2 yıllık bir ceza var , bizim katılamadığımız bir 2014-2015 yılı şampiyonlar ligi konusu var. Bütün bunlara sebep olan terör örgütü üyesi devlet çalışanı. O yüzden burada vilayet başvuracağımız yer devletimiz oldu. Devletin bu terör örgütünün mağdurlarına her vakit kapısı açıktı. Bunun hakkında kanun kararında kararname çıkartıp önemli tazminatlar, maaşlar bağladılar. Ortak niyette buluşup bu sorunu bir an evvel halletmek istiyoruz.” dedi.
Yöneticimiz Fethi Pekin’se hususla ilgili, “İlk men kararının üzerinden 11 yıl geçti. Bu 11 yılın bir faizi var. Öbürünün üzerinden de 8 yıl geçti onun da bir faizi var. Bunların hepsi uzman tarafından hesaplanacak. Bizim de varsayım bir hesabımız var.” eklemesini yaptı.
Yöneticimiz Fethi Pekin, davanın bir örneğinin olup olmadığı tarafındaki soruyu, “Şimdi çok yakın bir vakitte bu kumpas davası sanıklarının dışında bir grup yargıçlar ve savcılarla ilgili bir son soruşturma müsaadesi verildi ve kamu davası açıldı. Bunu da takip ediyoruz. Ceza hukuku alanında hizmet aldığımız Sayın Naim Karakaya devrede. O da çok emek verdi, ona buradan teşekkür ediyorum. Bütün bu polisler, yargıçlar, savcıların tamamı meslekten ihraç edildi. Karar giydiler. Kimileri firari, yani ortada bu hataları işleyen bireyler olduğu sabit, bunda hiçbir kuşku yok. Esasen devletimizde gerekli cezaları vermiş.” biçiminde yanıtladı.
Manevi tazminatla ilgili Avukat Erden Gürden ise, “Tüzel bireylerin manevi tazminata hükmedildiği kararlar var, bulduk. Esasen o vesileyle bu davayı açtık lakin sayılar hayal ettiğimiz üzere değil. Son devirde manevi tazminat hakkında bir algı gelişti. Biraz da yapan istikametinden caydırıcı olsun denmeye başlandı. Bu davanın pek bir örneği yok, biraz hayal gücünün sonlarını zorluyoruz. Bence bizim üzere bir davada manevi tazminatın epeyce yüklü olması gerekir. Bu benim temennim ancak somut hukuk kurallarına baktığımızda zenginleşemez diyor. Bize ne verseler biz esasen oradan zenginleşemeyeceğiz.” açıklamasını yaptı.
Avukat Erden Gürden, sözlerini şu formda sürdürdü: “Burada taraftar olmak nasıl bir ilgi sağlar. Oraya dahil olmak manasında, tartışılır. İdari yargı biraz daha muhafazakar bir yargı tipi. Olağanda bir yerde bir proje yapılır. O proje oradaki köylüyü ilgilendiriyorsa davaya dahil olabiliyor. O biçim olaylar var fakat adamın orada tarlası ziyan görmüş üzere düşünün o denli bir mümkünlük olduğu için onu dahil ediyorlar. Biliyorsunuz ziyan daha evvel gerçekleşti. Çok oldu o gerçekleşeli. Tartışılır, masaya yatırılabilir tahminen bunla ilgili bir çalışma yapabiliriz. Hoş bir soru, tahminen o denli bir imkan varsa tekrar idari tarz hukukçularıyla da konuşalım bir imkan olduğuna işaret ederlerse…” diye konuştu.
Bahisle alakalı Yöneticimiz Fethi Pekin, “Şöyle bir şey var orada, birisinin kendini ziyana uğradığını öne sürmesi için o tarihte de hissedar bu tarihte de hissedar olması lazım. Birinci evvel o temel kaidenin yerine gelmiş olması lazım. Alışılmış ki bu yol de denenebilir. Bu tarafta biz yalnızca kulübümüz için baş patlattığımız için o tarafa pek eğilmedik.” biçiminde açıklama yaptı.
2010-2011 Üstün Kupa final maçıyla ilgiliyse Yöneticimiz Fethi Pekin, “Bunla ilgili bir karşılık almadık. Bundan daha evvel yaptığımız 28. Şampiyonlukla ilgili de bir cevap almadık. Ben buna bir hukukçu şapkamla karşılık vereyim bir de Fenerbahçeli olarak karşılık vereyim. Hukukçu olarak ben her iki mevzu hakkında da cevap almak istiyorum. Dilerlerse reddetsinler ki o vakit biz de bunu yargıya taşıyabilelim. Aslında kabul ederlerse sorun yok. Hele ki Beşiktaş’la oynanacak harika kupanın oynanmaması ve bu kararın bekletilmesi de bence son derece yanlış bir karar. TFF’nin idaresi yeni seçildi. Onlar da bu hususları gündeme alacaklardır. Birinci idareye geldiklerinde önlerinde birçok husus vardır. Bu bahisleri öncelikli olarak gündemlerine almadıklarını tabir ettiler fakat vakit içerisinde gündemlerine alacaklar. Biz de bunun yakın takipçisiyiz. Türel tarafta karşılık vermedikleri sürece bizim yapabileceğimiz bir şey yok. İdari tarafta idare heyetimizin her daim bunun takipçisi olması gerekiyor, bunu gündemde tutması gerekiyor. 28 şampiyonluk için de Alper Pirşen bu bahis hakkında çok çalıştı. Metin Sipahioğlu da idaremize gelmeden evvel de çalışmış bir isim ve bu hususların üzerinde çok düşündük, tartıştık, hukuksal ve tarihi görüşler aldık ve federasyona dedik ki bir konsey oluşturun. Tarihçilerden, spor hukukçularından oluşan bir şura oluşturun. Biz de gelelim, biz de elimizdeki bilgileri paylaşalım. Paylaştık tekrar paylaşalım. Bari bu safha başlasaydı. Üzerinden 1.5 yıl geçti daha oraya gelemedik. TFF yönetim kurulu bu türlü bir şey yapmak zorunda değil. Kendileri karar verebilirler. Lakin daha bir gelişme maalesef yok.” sözlerini kullandı.
Basın Fotoğrafları
