Başkanımız Ali Y. Koç’un Yüksek Divan Heyeti Şubat Ayı Olağan Toplantısında gündeme dair yaptığı açıklamaların tamamı şöyle:
“Sayın Yüksek Divan Konseyi Liderimiz ve Divan konseyimiz, saygıdeğer üyelerimiz, pahalı basın mensupları ve ekranları başında bizleri izleyen taraftarlarımızı hepinizi sevgi ve hürmetle selamlıyorum.
Konuşma birazcık uzun olabilir, benden önceki konuşmalara genelde karşılık veriyordum ancak bugün yalnızca kendi konuşmamı yapacağım.
ŞAMPİYONLUKLAR GÜÇLÜ VE UZUN YOLLARDIR, BİLHASSA DE KELAM KONUSU FENERBAHÇE İSE!
Futbol Grubumuz ile başlayalım;
Dün akşama kadar önderdik, 1 maç eksiğiyle ikinci sıradayız ve uğraş ettiğimiz her kulvarda futbol ekibimiz olarak argümanlı bir inanç, kuvvetli bir ekip ruhu, ciddiyet ve disiplinle yolumuzda emin adımlarla ilerliyoruz. İki tane istatistik vereceğim, az evvel bahsettiğim aidiyet ve disiplinli çalışmanın karşılığının en net göstergesi olarak: 23. hafta prestijiyle 60 puanla kulüp tarihimizin en yüksek puanına ulaştığımız dönemi şu an yaşıyoruz. 2023-24 döneminde Avrupa’nın beş büyük ligi de dahil olmak üzere resmi maçlarda 100 gole ulaşan birinci grup olmuşuz. Bizden sonra şu anda Bayern Leverkusen geliyor, 85 golle. Bunun üzere pek çok istatistik var. Şu ana kadar tabloyu net bir biçimde söz edecek bilgiler var fakat onlara girmeyeceğim. Yalnızca bu iki istatistik bile kadromuzun gayesine ne kadar büyük bir inançla yürüdüğünün göstergesidir. Bunun için hocamız İsmail Kartal başta olmak üzere teknik takımımıza ve emeği geçen herkese, futbolcularımıza sizler ismine, topluluğumuz ismine teşekkür ediyorum. İsmail Hocamız demişken bir istatistiği daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz İsmail Hocamız, üçüncü döneminde. Birinci periyodunda bir tam dönem, sonra bir yarım dönem ve şu anda bir tam dönem ve inşallah mayıs ayı ile birlikte bitecek. Bu periyotta tam 103 maça çıkmış İsmail Hoca ve yakaladığı puan ortalaması 2.27. Bu işleri takip edenler bu ortalamanın ne kadar yüksek olduğunu pek düzgün bilirler. Bu dönem özelinde ise puan ortalaması 2.33. Bu başarısı için de, dayanılmaz istatistikler için de ayrıyeten teşekkür ediyorum. Dönemin bu noktasında gözümüzün önünde böylesine bir tablo varken bizi endişelendiren bir hususa da değinme muhtaçlığı duyuyorum.
NE OLURSA OLSUN DÖNEM SONUNA KADAR İNANMAKTAN VE DESTEKLEMEKTEN ASLA VAZGEÇMEMELİYİZ
Bir beraberlikte, bir yenilgide ya da sıkışmış bir maçta geç gelen galibiyet golünde bile topluluğumuzun kırılganlığının kendisini göstermesi başta futbol kadromuz olmak üzere hepimizi derinden etkiliyor. Bilhassa de futbolcularımızı! Tarihimizin en yüksek puanını aldığımız dönemde lideriniz olarak bu türlü bir hususa değiniyorsam, bu türlü bir hususta dikkatinizi çekmek istiyorsam aslında bu 10 yılın gerginliği, baskısı, kırılganlığının bir sonucudur. Bu vesileyle tüm topluluğumuza sizlerin huzurunda seslenmek istiyorum. Şampiyonluklar güçlü ve uzun yollardır, bilhassa de kelam konusu Fenerbahçe ise! Bu yollarda bir arada her şeyi yaşayacağız. Üzüleceğiz, daralacağız, yorulacağız, yıpranacağız, kızacağız, yeri geldiği vakit kaygılanacağız fakat ne olursa olsun dönem sonuna kadar inanmaktan ve desteklemekten asla vazgeçmemeliyiz. Son devirlerde Fenerbahçe’nin en büyük rakibi daha önce de tabir ettiğim üzere Fenerbahçe olmuştur. En azından bu dönemin sonuna kadar sizlerden ricam budur. Bilhassa maçlarımızın sıkıştığı vakitlerde kadromuzun, futbolcularımızın sizlere gereksinimi var, tribünlere muhtaçlığı var. Temel ekibimiz biraz düştüğü vakit ayağa kalkması için harika takviyeye gereksinimi var. Ekibimize güveniyoruz, inşallah yolun sonu şampiyonluk ve aydınlık olur. İsmail hocamız ve teknik grubuna, Sportif Yöneticimiz Mario Branco ve yardımcısı Okan Özkan’a, yöneticilerimiz Ahmet Ketenci ve Selahattin Baki, natürel ki de futbolcularımıza dönemin şu evresine kadar bize yaşattıkları için teşekkür ediyorum. Bu halde devam ederek topluluğumuzun memnun sona ulaştırmalarında canıgönülden diliyorum. Bu akşam kuvvetli bir maça çıkıyoruz. En güç deplasmanlarımızdan bir tanesi. Burada da inşallah talih yanımızda olur, futbol gücümüzle, oyun gücümüzle de bu maçtan 3 puanla döneriz.
HER TÜRLÜ KART CEZASINI, HER TÜRLÜ SAKATLIK MEŞAKKATİNİ GİDEREBİLECEK, ATLATABİLECEK BİR STOPER KURGUSU YAPTIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM
Çok süratli bir biçimde transfer döneminden bahsetmek istiyorum: Gerek yaz devrinde gerekse orta periyotta süratli davrandık. Geçmişe göre gereksinimlerimizi süratli karşıladık. Daha yeterli bir takım mühendisliği yaptık ve devre ortasında transferin birinci ve ikinci gününde Bonucci ve Krunic transferlerini gerçekleştirdik. Krunic bildiğiniz üzere yaz devrinden beri bilhassa İsmail Hocamızın çok istediği bir oyuncuydu. Sade lakin sağlam futboluyla, itimat veren duruşuyla muhtaçlığımız olan bir noktayı doldurduğunu İsmail Hocamız bizlere tabir etti. Yazın çok daha değerliye gelebilirdi ancak devre ortasında 3 milyon Euro’nun altına bir transferdir bu. 5 milyonlar yazılıyor, öbür sayılar yazılıyor, 3 milyona yapıldı, yetiştirme bedelini çıkarınca da 3 milyonun altına gelen bir transfer oldu. Bonucci’yi de hem liderlik karakteri hem de son döneminde şampiyonluğa oynama dileğinden ötürü hemen getirdik. Kimileriniz stoper mevkiinde çok şiştiğimizi düşünebilir ancak unutmayın ki Nordsjælland maçına da stopersiz çıkmak zorunda kalmıştık. Bir ekibin 5 stoperinin 4’ünün tıpkı anda sakatlanması da lakin olsa olsa Fenerbahçe’ye rastlayacak bir talihsizlik. O yüzden bir transfer daha yaptık; Çağlar Söyüncü’yle de defansımızı daha da kuvvetlendirdik. Her türlü kart cezasını, her türlü sakatlık ezasını giderebilecek, atlatabilecek bir stoper kurgusu yaptığımızı düşünüyorum.
ÇAĞLAR SÖYÜNCÜ FENERBAHÇE’DE OYNAYABİLMEK İÇİN BÜYÜK FEDAKARLIK YAPTI
Çağlar Söyüncü’nün transfer sürecine değinmek istiyorum. Kendisi ve kulübü ile görüştüğümüzde ortamızda kapatılması neredeyse imkansız finansal bir fark vardı. Hatta o denli bir noktaya geldi ki biz masadan çekildik. Sonrasında en azından benim hatırladığım kadarıyla futbolda daha önce rastlamadığımız bir olayla karşılaştık. Biz masadan çekildikten sonra Çağlar, yalnızca 4 ay Fenerbahçe’de oynayabilmek için Atletico Madrid’le yaptığı muahede çerçevesinde alacak olacağı, hala alacağı olan imza parasının büyük bir kısmından fedakarlık etti. Kendisine sormadığım için burada sayıları söylem etmiyorum ancak milyon Euro düzeyinde bir bedelden vazgeçti ve bu formda bu transfer gerçekleşti. Onun için kendisine bu büyük ekonomik fedakarlığı için bilhassa teşekkür etmek istiyorum. Selahattin Baki’ye de Madrid’e gidip kamp kurduğu için teşekkür etmek istiyorum. İnşallah bu transfer hem Çağlar Söyüncü’nün mesleğine hem de Fenerbahçemize yarar sağlar, iyi uğurlu olur.
FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ, GEÇMİŞTEN BUGÜNE TARİHİNİN EN ŞİDDETLİ PERİYOTLARINDA, MADDİ VE MANEVİ EN ÇETREFİLLİ VAKİTLERİNDE BUNA 3 TEMMUZ SÜRECİ DE DAHİL OLMAK ÜZERE ÜSTLENDİĞİ SORUMLULUKTAN HİÇBİR VAKİT TAVİZ VERMEMİŞTİR. ÜLKESİ VE ÜLKESİNİN GELECEĞİ İÇİN, YENİ JENERASYONLAR İÇİN SPOR KULÜBÜ KİMLİĞİNDEN HİÇBİR VAKİT GERİ ADIM ATMAMIŞTIR
Futbol dışındaki branşlara değinecek olursak. Genel Sekreterimiz Burak Beyefendi, çok hoş gelişmeleri anlattı ve rakiplerimizle aramızdaki farkı da hoş bir biçimde tabir etti ve Şube Sorumlularımız da burada, son durumlardan sizleri bilgilendirdi. Lakin bu ‘Spor Kulübü’ kimliğimizle alakalı olarak farklı bir parantez açmak istiyorum. Fenerbahçe Spor Kulübü, geçmişten bugüne tarihinin en güçlü devirlerinde, maddi ve manevi en çetrefilli vakitlerinde buna 3 Temmuz süreci de dahil olmak üzere üstlendiği sorumluluktan hiçbir vakit taviz vermemiştir. Ülkesi ve ülkesinin geleceği için, yeni jenerasyonlar için spor kulübü kimliğinden hiçbir vakit geri adım atmamıştır. Bunu söylemek kolay fakat gerçekleştirmek hiç de kolay olmadığını sizler de benim kadar biliyorsunuz. Fenerbahçe her vakit yalnızca futbol alanlarında değil, tüm branşlarda yarışmacı ve başkan bir duruş sergilemiştir. Altyapılarında binlerce çocuğa ve gence sporu, spor sevgisini aşılamıştır. Liderimiz Aziz Yıldırım’ın başlattığı ‘Dünyanın En Büyük Spor Kulübü’ misyonunu bizler de sürdürmeye devam ettirdik ve inşallah ebediyen bu, bu formda devam eder. Fenerbahçe bu hususta verdiği emeklerin sonucunu olimpiyat kotaları olarak, madalyalar, kupalar, büyük zaferler olarak geri alıyor. Şimdiye kadar kota alan atlet sayımızın 6 olduğu söylendi, aslında 4 oyuncumuzun da Voleybol Ulusal Ekibine gideceğini düşünürsek şu anda halihazırda 10 kotamız var. İnşallah Fikret Çetinkaya’nın söylediği 25 kotaya da bu sene ulaşabiliriz. İlker Beyin sorumluluğunda olan branşlardan birinde de önümüzdeki hafta çok hoş bir haberimiz olacak sizlere. Orada da +1 kotamız daha olacak.
HERKES ŞAHİT OLUYOR Kİ ‘DÜNYANIN EN BÜYÜK SPOR KULÜBÜ’ MOTTOMUZ YALNIZCA BİR SLOGANDAN İBARET DEĞİL, BİR HAKİKATTİR
Stopaj iadesinin tekrar gündeme gelmesiyle devletimiz bir nebze de olsa takviye oluyor. Lakin biliyorsunuz bu branşların hiçbirinde gelir yok. Münasebetiyle daha büyük takviyelere muhtaçlığımız var. Ancak inşallah Fikret Bey’in gayesi olan 25 atletimizin kota alması gerçekleşir. Fikret Beyefendi benden çok daha eski ve deneyimli bu hususlarda. Geçenlerde çalışanlarımızla yaptığımız yılbaşı yemeğinde kendisinin hatırladığı kadarıyla olimpik branşlarda Fenerbahçe’nin hiç yaşamadığı başarıyı son yıllarda yaşadığımızı söz etti. İnşallah bu da bu halde devam eder. Hülasa her geçen gün bu alanlardaki başarılarımızın sayısı artıyor. Fenerbahçe’nin yalnızca futbolda değil, yarıştığı her branşta basketbol, voleybol, kürek, yelken, atletizm ve kadın-erkek fark etmeksizin her branşta hep tepeyi zorluyor, tepe gayreti veriyor. Her vakit dorukta olmayabiliriz fakat her yerde doruğa ulaşmak için çaba ediyoruz. Münasebetiyle herkes şahit oluyor ki ‘Dünyanın En Büyük Spor Kulübü’ mottomuz yalnızca bir slogandan ibaret değil, bir hakikattir. Rakiplerimiz ortasında futbol dışındaki branşlarda yarışmacı ve her anında tepeyi hedefleyen öbür bir kulüp katiyetle yoktur. Bugün burada bu büyük muvaffakiyetlerin gerisinde emeği geçen hem İdare Heyeti Üyelerimi hem de teknik takımları ve tüm atletleri canıgönülden kutlamak istiyorum, teşekkür etmek istiyorum. Bilhassa de kulüplerin içinde bulunduğu mevcut futbol iktisadı ve finansal düşüncelere karşın çarkların dönmesini ve bu çarkların dönerek her yarıştığımız alanda tepeyi kovalamamızı destekleyen sponsorlarımıza da bilhassa sizlerin huzurunuzda topluluğumuz ismine canıgönülden şükranlarımı sunarım.
ANCAK VOLEYBOL ŞUBESİ YETKİLİLERİMİZİN, SİMLA HANIMIN, DAREK’İN, PELİN’İN HARİKULÂDE UĞRAŞLARI, VARGAS’IN MENAJERLİK ŞİRKETİNİN BİRAZ MEVZUYU İTMESİYLE, TİANJİN EKİBİNİN DA ANLAYIŞIYLA MELİSSA’NIN KADROMUZA GERİ DÖNECEĞİNİ BURADA SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTİYORUM
Fenerbahçe topluluğu olarak önümüzdeki periyotlarda de tıpkı azim ve kararlılıkla çalışmalıyız, ilerlemeliyiz ve bu misyonu az evvel de tabir ettiğim üzere ebediyen devam ettirmeliyiz. Sizlerle hoş bir haber daha paylaşmak istiyorum; Melissa Vargas! Transfer yönetmeliğine nazaran 31 Ocak’ta Türkiye’deki voleybol transfer devri sona eriyor. Kendisi biliyorsunuz ki dönemin birinci yarısı Çin’de, sonra da bize geliyor. Ama bu yılki Çin Ligi’nin takvimine baktığınız vakit Melissa’nın ülkemize gelebilmesi için Tianjin grubunun final serisini 3-0 bitirmesi gerekiyordu ve 3-0 bittiği taktirde 31 Ocak’ta Çin Ligi sona eriyor ve 31 Ocak süreçlerini rahatlıkla yetiştirebiliyorduk. Hiçbir telaşımız, kuşkumuz yoktu. Niçin kuşkumuz yoktu? Zira Tianjin ekibi 55 maçtır yenilmemiş ve neredeyse set bile vermemiş. Dedik ki Melissa’mızın sakat olmasına karşın orada kalması gerekiyor, ekibiyle ligi bitirir, sonra bize gelir. Lakin 55 maç sonra Tianjin kadrosu birinci mağlubiyetini aldı ve final serisi en azından 4 maça uzamak zorunda kaldı. Bu biçimde de lisans süreçlerini yetiştirmemiz kelam konusu bile olamıyordu, imkansız hale gelmişti. Lakin Voleybol Şubesi yetkililerimizin, Simla Hanım’ın, Darek’in, Pelin’in inanılmaz gayretleri, Vargas’ın menajerlik şirketinin biraz mevzuyu itmesiyle, Tianjin grubunun da anlayışıyla Melissa’nın ekibimize geri döneceğini burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Hülasa gerekli müddette lisans süreçleri tamamlandı. Kendisi hala sakat, yeni yeni tekrar oynamaya başladı. İnşallah mart, nisan ayı geldiğinde ki ona en muhtaçlığımız olan devirde bize katkı sağlamaya devam edecek. Bunun gerçekleşmesinin de olağan ki bir maliyeti oldu. Bu maliyeti karşılamamıza dayanak veren ve birkaç gün içinde Simla Hanım’ın da açıklayacağı sponsorlarımıza buradan teşekkür ediyorum.
TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU’NUN HEYETLERİNİN, HAKEMLERİNİN, SAHA İÇİ VE SAHA DIŞINDA ALDIKLARI KARARLAR, SERGİLEDİKLERİ PERFORMANS BÜYÜK LİGLERDE, AVRUPA’NIN ÖNEMLİ LİGLERİNDE HİÇ GÖRÜLMEMİŞ BİR DÜZEYDE NE YAZIK Kİ ÜLKEMİZDE BİREBİR YARIŞIN YAZGISINI ETKİLEMEKTEDİR
Kısaca TFF’den bahsetmek istiyorum. Son toplantımızı burada 5 Kasım’da yapmıştık. O günden bugüne olanların, futbolda neler yaşandığının bir listesini yapmalarını arkadaşlarımdan istedim. Liste o kadar uzun ki… Hakem yumruklamadan, alandan çekilmeden, açılan davalar, bahis hususları, bizim şahit olarak gitmemiz, MHK Liderinin bana açtığı davalar vs. o kadar uzun sürecek ki sizlerle paylaşmaktan vazgeçtim fakat yalnızca şunu söylemek istiyorum: Bu kadar kısa müddette, bu kadar çok harikulâde olayların yaşandığı ülkemizde futbol, hiçbir şey olmamış üzere devam ediyor. Futbol Kadromuzun istatistikleri, gayeleri, disiplinli çalışması, inancı, grup ruhu, yanlışsız takım mühendisliği, yatırımlar vs. Evet, ‘emin adımlarla ilerliyoruz’ dedim, topluluğumuz da tıpkı formda iç saha, deplasman fark etmeksizin çabamızda grubumuzun en büyük destekçisi, bu dönem alanda gördüğümüz futbol grubumuz ve tribünlerde gördüğümüz taraftarlarımızla birlikte özlediğimiz Fenerbahçe’nin fotoğrafını görüyoruz. Lakin takım mühendisliğindeki muvaffakiyet, topluluğumuzun kenetlenmesi, bugüne kadar oluşan istatistikler şampiyonluk uğraşı için ne yazık ki ülkemizde kâfi olmuyor. Türkiye Futbol Federasyonu’nun heyetlerinin, hakemlerinin, saha içi ve saha dışında aldıkları kararlar, sergiledikleri performans büyük liglerde, Avrupa’nın önemli liglerinde hiç görülmemiş bir düzeyde ne yazık ki ülkemizde birebir yarışın mukadderatını etkilemektedir. Yalnızca son haftalarda yaşadığımız maçlardan arkadaşlarım buraya örnekleri hazırlamışlar. Ayrıntıya girmeyeceğim. Fakat ne yazık ki saha içindeki tartışmalar her hafta devam etmektedir. Standartsız hakem performansları ne yazık ki bir norm haline gelmiştir. Doğal hal böyleyken her dönem olduğu üzere ‘Futbolda kurallar renkler özelinde farklı mı uygulanıyor?’ sorusu sorma mecburiyetinde bir defa daha kalıyoruz. Her puanın, her golün, her kararın kritik kıymete sahip olduğu bu dönemeçte sorumlu olanlar bu durumu nasıl düzeltecekler, sahiden merak ediyoruz ve merakla bekliyoruz! Tek dileğimiz ve dileğimiz var, maçlarda hakkaniyet çerçevesinde adil bir idare sağlansın, ikili standarttın yok edilmesi ve hakem kararlarında bir standardın yakalanması, tek isteğimiz budur!
BURADAN BİR DEFA DAHA FEDERASYONUMUZA SESLENİYORUM; HAK YEMEDEN ADİL REKABET ORTAMIYLA DÖNEMİ TAMAMLAMAMAMIZI SAĞLAYIN. BU TÜRLÜ BİR İKLİM SAĞLANDIĞI TAKDİRDE ASLINDA SU YOLUNU BULACAKTIR. BİZİM YALNIZCA İSTEDİĞİMİ BU
Saha dışında da durum pek farklı değil. Saha dışında da kelam konusu Fenerbahçe olunca konseylerin da nasıl standartsız, çelişkili kararlara imza attığını daima bir arada görüyoruz. Bir örnek verelim: Fenerbahçe dönem başından bugüne kadar PFDK’dan 7 Milyon 379 Bin TL ceza almış. Bu dönem harikulâde yaşananlar da yok. Daha önce de söylemiştim, bu federasyonun geçmiş federasyona göre bizleri ceza keserek disipline edeceğini düşünmesi de çok bahtsız bir gerçektir. Tahkime başvurmuşuz, 7 Milyon 379 Bin TL, 6 Milyon 549 Bin TL’ye inmiş. Rakibimiz de bu dönem başından beri 4 Milyon 934 Bin liralık ceza almış. Onlar da Tahkim Kurulu’na başvurmuş. 3 Milyon 591 Bin TL’ye inmiş. Geçen dönem da çok fazla hatta MHK liderine ağır, ağza alınmayacak kelamların ilgili statta temsilcinin sevk yapmadığını da biliyoruz. Alışılmış bunları bu kadar takip edemiyoruz ancak Fenerbahçe ile Galatasaray’ın şu anda yaşadığı dönemde, ortalarında çok büyük fark olmaması gerekir. Biz, yaşadığımız meselelere kayıtsız kalmıyoruz. TFF nezdinde tüm girişimlerimizi yapıyoruz. Bu dönem şu ana kadar TFF’ye 12 mektup yazmışız, meseleleri, sorunları anlatmışız ve bugüne kadar yalnızca bir adedine yanıt verebilmişler. Buradan bir sefer daha federasyonumuza sesleniyorum; hak yemeden adil rekabet ortamıyla dönemi tamamlamamamızı sağlayın. Bu türlü bir iklim sağlandığı takdirde aslında su yolunu bulacaktır. Bizim yalnızca istediğimi bu. Diğer da bir şey istemiyoruz.
Sayın Yüksek Divan Heyeti Liderimiz, aslında Fenerbahçe için hayatın ne kadar sıkıntı olduğunu hepinizin de kabul ettiği, kendisinin açıkladığı deklarasyon ile çok net ve faal bir halde tabir etmiştir. Kendisine bilhassa teşekkür ederim. Şöyle bir ufuk tipine çıkmak istiyorum sizinle. Bu ufuk çeşidi sayesinde bir kısmında da liderimiz bahsetti, Fenerbahçe’nin sportif alanda ne kadar büyük zorluklar ve haksızlıklar altında rekabet etmek zorunda bırakıldığını anlatmak, hatırlatmak istiyorum. Bazen olaylar yaşandığı vakit reaksiyon veriyoruz, refleks veriyoruz lakin kendimizi şöyle bir üste çekip bütünsel bir bakış açısıyla olayları değerlendirmiyoruz. Bize karşı olan yapılar, bizi o kadar çözmüşler ki Fenerbahçeliler işler makûs giderken birinci evvel Fenerbahçe’ye saldırır, kendi kulüplerine saldırırlar. Lakin şöyle bir bakalım, son 20 yılda üst üste pek çok defa atağa, haksızlığa ve iftiralara maruz bırakıldığımızı hatırlayalım. Öncelikle çok geriye gidelim, 7 dönemde 3 kere ikisi kendi alanımızda olmak üzere son maçta şampiyonluğu kaybettik. Bu dünyada hiçbir grubun başına gelmeyecek bir istatistiktir. 2005-2006 dönemini hatırlayalım, devrin Federasyon Lideri Haluk Ulusoy’un kurgularını, rakiplerimizin ‘kupa senin lig benim’ ittifakını unutmamız mümkün mü? Her dönem başında kurgulu ve koordineli bir biçimde ‘Fenerbahçe’yi bu dönem şampiyon yapacaklar’ diye yaratılan algılar. Ve bu algıların futbol paydaşları üzerinde oluşturduğu baskılar hepimizin ezberinde. Dönem sonunda Fenerbahçe şampiyon olmayınca bu algıyı yaratanların hiçbir şey olmamış üzere hayatlarına devam etmelerini, davranmalarını bir yana koyun, birebir bireyler birkaç ay sonra başlayacak yeni dönemde birebir nakaratla devam ediyorlar.
Hatta bu dönem düzey atladılar. Bir tanesi çıkıp, “Fenerbahçe devletle anlaştı, şampiyon olacak” dedi. Bu, niçin yalnızca Fenerbahçe’ye oluyor. Her dönem şampiyon yapılacak diye kıyamet koparılan ekip 10 senede bir kere şampiyon olduğunu olağan ki biliyorlar lakin hiçbir vakit ekranlarda hatırlamıyorlar.
FENERBAHÇE’NİN 13 SENEDE BİR KERE ŞAMPİYON OLMASI SPORTİF REKABETLE AÇIKLANABİLİR Mİ?
Türk spor tarihinde sportif ve ekonomik manada rakiplerimizden fersah fersah önde olduğumuz bir periyotta, her alanda şampiyon olduğumuz, borsa bedelimiz 1 milyar dolara ulaştığımız bir periyotta Kulübümüz FETÖ kumpasına maruz bırakılarak maddi manevi büyük ziyanlar gördü. Bu kumpas Fenerbahçe’ye o denli bir ziyan verdi ki aslında biz son 10 senede değil, son 13 senede bir kere şampiyon olabildik. Sizce bu bir tesadüf mü? Yalnızca sportif rekabetle açıklanabilecek bir tablo mu? Fenerbahçe 13 senede bir defa şampiyon olmuş.
3 Temmuz ile başlayan sürecin en kıymetli olaylarından biri de 12 Mayıs 2012’de stadımızda yaşananlardır. O gün maçtan evvel başlayarak taraftarımıza saldırma, maç sonrasında tribünlerimize biber gazı sıkma talimatı veren polisler, daha sonra FETÖ’cü oldukları için vazifeden alınan emniyet müdürleri. Fenerbahçe’nin bu kadar ziyan gördüğü bir ortamda kim bize yardım eli uzattı? Kim bizim ismimize bunun hesabının sorulması için vesile oldu. Kim olabilir, olursa devlet olabilir. Yeri geldiği vakit Fenerbahçe’nin gayretini takdire şayan sözlerle ifade etmek güzel hoş de, bu topluluğun uğradığı maddi, manevi ziyanlar ne olacak?
Fenerbahçe şampiyonluğa giderken yeniden İsmail hocamız devrinde 4 Nisan 2015’te, grup otobüsümüz kurşunlandı, canımıza kast edildi. Şayet teşebbüslerinde başarılı olsalardı dünyada bir futbol kadrosunun başına gelmiş en büyük suikast yaşanacaktı. Yalnızca spor tarihinin değil ülke tarihimizin de en kara günlerinden biri olacaktı. Milyonlarca taraftarı olan Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu dediğimiz Fenerbahçe’nin mevcudiyetine kast edilip bu olayın hala faili meçhul olması tüm sorumluların en büyük ayıbıdır. Bizim değerlendirmelerimize nazaran; bu belge emniyet düzeyinde çok çok yeterli araştırılmasına karşın sonrasında büsbütün savsaklanmıştır. İstek edildiği halde maksada ulaşmanın çok kolay olduğu bir evraktan bahsediyoruz. Niçin dilek edilmiyor?
Bunların dışında yakın vakte gelelim. Hatırlayacağınız üzere 26 Ekim 2019 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız Yüksek Divan Şurası Üyesi olarak toplantımıza teşrif etti. O gün yaptığı konuşmada, hem Fenerbahçemizin tarihini hem de tarih boyunca sergilemiş olduğu duruşunu, FETÖ’ye karşı uğraşını övgü dolu cümlelerle anlattı. Konuşmayı biz yazsaydık bu kadar âlâ yazamazdık. Bu bahiste kendisine müteşekkiriz. Fakat, bu ziyaret kimi yerleri rahatsız etmiş olmalı ki ziyaret tarihini takip eden 110 gün içinde bugün de bize saldıran birtakım yapılar şahsımı 33 sefer son derece negatif bir biçimde toplumsal medyada gündem yaptılar. Yani 3-4 günde bir saldırdılar.
Harcama limitlerinin birinci sefer uygulandığı 2019-2020 döneminde, hatırlayacağınız üzere çok gereksinimimiz olan sol bek transferimiz büsbütün keyfi halde engellendi. Her biçimde limitlerin içinde kalmamıza karşın daha önce kabul gören finansal hesaplamalarımız değiştirilerek bu transfer engellenmişti. O devrin federasyon liderini hatırlarsınız.
3 Temmuz süreci ile ilgili açtığımız tüm tazminat davaları türlü taktiklerle sürüncemede bırakılıyor. Hain terör örgütüne karşı kazandığımız hukuk zaferlerinin sonrasında, manevi zararlarımız alışılmış ki karşılanamaz lakin maddi zararlarımızın bir nebze olsun telafi edilmesini bekledik ve istedik. ‘Helalleşmemiz gerekiyor’ dedik. Fakat bu uzlaşı taleplerimiz karşılık bulmayınca doğal olarak tazminat davalarımızı açtık. Ne var ki davamızı açalı 2,5 sene olmasına karşın davayı sürüncemede bırakma gayretleri karşısında 21 Aralık 2023 tarihinde temel yargılama basamağına nihayet geçilebildi. 2,5 sene sonra. TFF, öncelikle hakimin reddini istedi, bu talebin reddedilmesine karşın talebini tekrar etti. Devamında tarz bakımından bir sürü mahzur ortaya koydu. Mahkeme yargıçlarımız değişti. Lakin hiç tasa etmeyin değişmeyen tek şey bizim bu davalardaki kararlılığımız ve inancımızdır. Niçin biz bu kadar uğraş etmek zorundayız? Devlet bizi takdir ediyor. Hukuken yargı önünde bütün suçlamalardan beraat ediyoruz. Yaşadığımız badireler ortada ve hak arayışımızda tekrar kimse yanımızda değil.
6 Mart 2021’de yaptığımız 1959 öncesi şampiyonluklarımızın başvurusu üzerinden 2 sene 4 ay sonra, 14 Temmuz 2023’te TFF tarafından bir komite kurulacağı açıklaması yapıldı. Bunun üzerinden geçen 6 aya karşın bir arpa uzunluğu ilerleme sağlanamadı. Geçen dönem, 6 Şubat zelzele felaketini takiben 3 büyük kulübün maçlarında kimi siyasi tezahüratlar yapıldı. Bu maçları takip eden haftada Kayserispor-Fenerbahçe maçında taraftarlarımıza deplasman yasağı getirildi. Bu yasak ne hikmetse yalnızca bizim taraftarlarımıza getirildi. Öbür kulüplerin taraftarlarının deplasmana gitmesine hiçbir sakınca görülmedi. Kayseri maçında sunulan argümanlar ortasında olayların ülke çapına yayılma riskinden bahsedildi. Vaktimiz olsa son 6 senede bunlar üzere yaşadığımız pek çok örneği sizlerle paylaşabilirim. Tüm bunlar sistemin Fenerbahçe ile düşüncesi olduğunu çok net göstergelerdir. Fenerbahçe topluluğunun bu tehlikenin farkında olması gerekmektedir ki kimileriniz burada söz ettiniz. Fenerbahçe’nin %100 haklı olduğu gerek türel gerekse hak arama uğraşında sistemin daima Fenerbahçe’yi çemberin dışına itme refleksi ile çalıştığını söylemek abartı olmaz. Bu kadar kısa mühlet zarfında bu kadar çok haksızlığa ve hücuma uğrayan öbür bir kulüp var mıdır? Ülkemizde olmadığı kesin, dünyada var mıdır? Niçin daima Fenerbahçe hedeftedir? Fenerbahçe’ye gönül verenlerin temel sorması gereken soru mudur? 10 gri durumun 9’u bizim aleyhimize oluyor, rakibimize tam aykırısı. Burada pek çok örnek söyleyebiliriz. Niçin daima Fenerbahçe?
SUUDİ ARABİSTAN’DAKİ MUHTEŞEM KUPA TERTİBİ VE TROLLERİN SALDIRISI
Gelelim bugüne, Suudi Arabistan’da Muhteşem Kupa Finali organize edildi. Lakin, oradaki birtakım gelişmeler sebebi ile maçın oynanması mümkün olmadı. Kulübümüz, Galatasaray Kulübü, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Futbol Federasyonu’nun ortak kararıyla bu maç oynanmadı. O gün yaşananların tüm ayrıntılarını 5 Ocak tarihinde Haber Türk kanalında katıldığım yayında açıkladım. Tekrar bu mevzulara girmek istemiyorum. Çünkü bu bahsin kapanması tüm paydaşların hayrınadır. İnşallah son kere olmak üzere bahis ile ilgili birtakım görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Son 6 dönemdir türlü bahislerde pek çok sefer şahit olduğumuz üzere Muhteşem Kupa konusunda da Fenerbahçe’ye ve bilhassa şahsıma gerek klasik medyada gerekse toplumsal medyada organize, sistematik ve planlı bir biçimde taarruzlar oldu, olmaya da devam ediyor. Valla ben Galatasaray Kulübü olsam, ‘beni biye unuttunuz’ derdim. ‘Ben de bu kararın alınmasındaki ana faktörlerden biriydim’ derdim. Sporla hiç ilgisi olmayan, genelde siyasetle meşgul olan birtakım yapılar, troller devreye sokularak şizofrence senaryolarla yaşanan olayların sebebi olarak kulübümüz ve bilhassa şahsım gaye gösterildi ve gösterilmeye devam ediliyor. Şunu net bir formda söyleyebilirim ki biraz sonra da sizlerle paylaşacağım üzere bu yapılan ataklar daha önceki ataklarda da olduğu üzere birilerinin düğmeye basmasıyla gerçekleşmektedir. Tabiatıyla oluşan hususlar değildir. Haber Türk’te katıldığım programda bir haftada klâsik medya ve toplumsal medya toplamında 1 milyar erişime ulaşıldığını tabir etmiştim. Yalnızca toplumsal medyada Harika Kupa ile ilgili içinde “Ali Koç” geçen paylaşımların toplam erişimi ise birinci bir haftada 749 milyon oldu. Bu konuşulmanın yüzde 55,5’i müspet ve nötr. Kalan yüzde 44,5’i ise negatif. Ama daha da enteresan olan bu negatif konuşulmanın yüzde 59’unu, yani 206 milyonluk erişimi yalnızca 40 adet trol hesap yaymış. 40 adet trol hesapla bile bir ülkenin gidişatına istikamet verilebiliyor. Toplumsal medyanın gücü bu türlü bir güç. Bu organize ve sistematik yapılanma sonucunda birinci akşam yalnızca yüzde 9 olan negatif konuşulma ikinci akşama gelindiğinde malum trollerin tesiriyle yüzde 70’e kadar yükseltildi. Bu trol hesapların ve yapılanmasının kimlere ve nelere hizmet ettikleri herkesin bildiği gerçeklerdir. Bu yapıların amaç aldığı diğer bir kulüp var mıdır? Yahut diğer bir kulüp lideri var mıdır? Yoktur. Yalnızca Fenerbahçe’dir. Onun için ‘tehlikenin farkında olun’ deme gereksiniminde oluyorum. Toplumsal medyadaki bu organize hareketin yansımalarını televizyon ekranlarında da tekrar tekrar yayınladılar. (Birkaç örneği ekrana geldi.) Hem orada oynanması için organize etmişiz hem de oynanmaması için bir numaralı aday biziz. Bu görüntüdeki telaffuzların sahipleri ve bunlar gibilerin ortak yanı Fenerbahçemizin sıkı sıkıya bağlı olduğu unsur ve bedeller ile külfetli, ezaları olmaları mıdır? Bu bireylerin kimileri sizin de biraz evvel tabir ettiğiniz üzere evvelden terör örgütüne hizmet etmekteydi. Bu bireyler niçin daima bizleri amaç almaktadır? Bunun cevaplanması lazım. Sevmiyorlar demek, basitçe açıklanacak bir husus değildir. Ne yazık ki bu usul algı yaratma, iftira atma, prestij suikasti eforları, toplumsal medya gücü ile ve her mecra kullanılarak ülkemizde adeta bir norm haline gelmiştir. Spor tarafında bunu biz yaşıyoruz. Aslında sistem çok net. Birinci evvel algılar toplumsal medyaya yerleştiriliyor. Sonrasında da klâsik medyada pişiriliyor. Apansızın neye uğradığınızı şaşırıyorsunuz. Bu yaklaşımın ülkemize kimler tarafından sokulduğu hepimizin malumudur. Lakin anlayamadığım mevzu ise niçin hala bu kültür ve yaklaşım devam etmektedir.
BAŞKANINIZ OLARAK 6 DÖNEMDİR YAŞADIKLARIMIZDA TEMEL HATIRLAYACAĞIM DÜŞMANLARINIZIN KELAMLARI VE ATAKLARI DEĞİL, DOST BİLDİKLERİMİZİN SESSİZLİĞİDİR
Trollerin bu organize saldırısının, yakın geçmişte şahsımla ilgili öteki örnekleri de var. Yalnızca son birkaç ayda. Hatırlayacağınız üzere hastane çıkışında gayriihtiyari bir anlık dalgınlık sonrasında bir manzara verildi. Haftalarca oradan saldırdılar. Yakın bir vakitte Türkiye Voleybol Federasyonu bir etkinliğinde servis yapan bir genç arkadaşımızla olan diyaloğumuz üzerinden neler yapıldığını sizler de gördünüz. Bunu yaşayan diğer bir kulüp lideri var mı? Öbür bir kulüp var mı? Aslında bu zihniyetteki insanların bana saldırması benim için bir erdem ve onur madalyasıdır. Bunlar her ne kadar taze örnekler olsa da biz bu üzere akınlara 6 yıldır daima devam etmektedir. Şu sözlerimi buradan ayrılacakken bir şey hatırlayacakken şunu hatırlamanızı istiyorum. Lideriniz olarak 6 dönemdir yaşadıklarımızda temel hatırlayacağım düşmanlarınızın kelamları ve akınları değil, dost bildiklerimizin sessizliğidir.
Tekrar Harika Kupa finaline dönersek, akınlar bu düzeye ulaşınca biz de ister istemez kendimizi müdafaa refleksi ve daha da değerlisi kamuoyunun doğruları bilme hakkına duyduğumuz hürmetle yaşananları bir de bizim gözümüzden anlatmak için 5 Ocak günü televizyon yayınına çıktık. Bu noktada temel dikkatinize getirmek istediğim konu Üstün Kupa finali ile ilgili TFF’nin ve TFF’den aldığı bilgilerle Dezenformasyonla Çaba Merkezinin yaptığı açıklamalar ile bizim yaptığımız açıklamalar neredeyse siyahla beyaz kadar farklı. Hasebiyle burada sorunlu bir durum var. Ya biz veya da TFF gerçekleri tam olarak yansıtmıyor. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak bu noktada devletimizin bu süreçte yaşananları etraflıca araştırmasını ve soruşturmasını talep ve rica ediyoruz. Yapılacak kapsamlı bir soruşturma sonunda; neler yaşandığını, kimlerin sorumlu olduğunu, TFF’nin söylediğinin bilakis ulusal kıymetlerimiz ve Atatürk prensiplerimizin tartışma konusu olup olmadığını, maçın iptaline TFF’nin tertip beceriksizliği ve yetersizliği mi, yoksa argüman edildiği üzere kulüplerin son dakika talepleri mi sebep oldu, net bir halde ortaya çıkacaktır. Hatta ve hatta maçın iptaline giden süreçte bir kasıt olup olmadığı da netleşecektir. Kasıt kuşkusu üzerinde durulmasını bilhassa istek ediyoruz. Kamuoyunun gerçekleri öğrenme hakkına binaen bu soruşturmanın yapılmasını ehemmiyetle ve bilhassa rica ediyoruz. Bu süreç boyunca başta toplumsal medya olmak üzere her platformda kulübümüzün haklarını savunan tüm taraftarlarımıza teşekkür ediyorum. Bize güç verdiniz, dayanak oldunuz. Başka bir parantez de derneklerimize açmak istiyorum. Derneklerimiz de refleks göstererek bu iftiralara, hücumlara, kul hakkı yemeye yansılarını en net halde verdiler. Hem tüm derneklerimize teşekkür ediyorum hem de bu bahiste birinci adımı atan Sayın İsmail Tepecik’e ve Fenerbahçeli Avukatlar Derneğimize çok teşekkür ediyorum. Çıktığım televizyon programında ‘Başkan olduğum surece Fenerbahçe’yi şampiyon yapmazlar’ sözümün sebebini bir nebze olsun anlatabildiğimi bu toplantıda ümit ediyorum.
STADIMIZA ATATÜRK İSMİNİN VERİLMESİ KONUSU
Tarihimiz açısından çok değerli bulduğumuz ve yıllardır topluluğumuzun ağır bir talebi olan bu mevzuda kısa bir bilgilendirme gereksinimi duyuyorum. Hatırlayacağınız üzere 9 Eylül 2023 yılında Tüzük Genel Konseyimizde Kongre Üyelerimizin onay vermesiyle süreci başlatmıştık. Bildiğiniz üzere Atatürk isminin kullanılmasıyla ilgili mevcut bir yönetmelik kelam konusu. Bu yönetmelikte birebir kentte birden fazla tesise Atatürk’ün isminin verilmesine müsaade edilmiyor. Mevcut yönetmelik değişmeden yapılacak bir müracaat reddedileceği için müracaat yapmadan evvel mevzuyu Spor Bakanlığımızla istişare ettik. Biliyorsunuz bir yönetmelik değişikliği ilgili bakanlığın uhdesinde olan kolay bir konudur. Ve yönetmelik değişikliği için şöyle bir teklifte bulunduk: İstanbul çok büyük bir kent olduğu için İstanbul özelinde diğer birçok bahiste olduğu üzere –mesela telefon kodları 212-216, mesela adliyelerde olduğu üzere Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı- Anadolu ve Avrupa yakasının farklı değerlendirilmesini talep ettik, önerdik. Bu manada birtakım istişareler yapmamızın uygun olacağı bizlere tavsiye edildi. Yaptığımız temaslarda şu ana kadar ne yazık ki bir ilerleme sağlayamadık. Topluluğumuzun talebi doğrultusunda devletimizin bu mevzuya olumlu yaklaşmasını temenni ediyoruz. İnşallah yardımcı olurlar.
ZAFERİN RENGİ SİNEMASI HAKKINDA
Genel Sekreterimizin söz ettiği üzere Fenerbahçe tarihinin en kıymetli konuşlarından biri olan General Harington Kupası’nın kıssasını mevzu alan Zaferin Rengi sineması 16 Şubat’ta vizyona girecek. Az önceki öneriyi de, askıda bilet teklifini, askıda bilet olmasa da İdare Konseyimizde bu mevzuyu istişare ettik. Aşikâr bir sayıda bileti Kongre Üyelerimize tahsis etmek ismine bir model geliştiriyor arkadaşlar. Kıymetli olan sizlerin, ailelerinizin, dostlarınızın, çocuklarımızın, gençlerimizin bu sineması görmesi. Buna da katalist olmanızı sizlerden bekliyoruz.
İşgal kuvvetleri periyodunda onlara karşı 50 maç yaptık. 41 galibiyetle sonuçlandı. Burada değerli olan, sinemada de çok hoş anlatılıyor, futbol maçlarıyla biz ne yarar sağlayacağız denildiği vakit Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki ulusal gayretimize büyük bir moral ve motivasyon aşıladık. Tahminen o vakit çubukluyu giyenler yaptıklarının farkında bile değillerdi. Tarihte ne kadar değerli iş becerdiklerini gösterdiler. Bütün bu zaferleri taçlandıran da aslında savaşı kazandığımız periyottaki General Harington Kupası oldu.
Fenerbahçeli olmaktan gurur ve gurur duyduğumuz sebeplerden biri olan ve tarihimize altın harflerle kazınan bu öykü, en çarpıcı, en gerçek haliyle birinci defa anlatılacak.
Gerek yönetici olduğum gerekse de başkanlık dönemimde pek çok üretimci ‘General Harington Kupası’nın sinemasını yapmak istiyoruz’ diye bizlere başvurdular. Lakin bu sineması hayata geçirmek usta direktör Abdullah Oğuz’a nasip oldu. Kendisini ve grubunu gönülden tebrik ediyorum. Topluluğumuzun ve taraftarlarımızın bu hoş sinemaya ağır ilgi göstereceğine inanıyorum. (Filmin fragmanı barkovizyon eşliğinde izlenir.)
15 Şubat’ta sinemamızın galası olacak. Doğal galada çok hudutlu sayıda konuk ağırlayabiliyoruz. Üyelerimize 100 kişilik yer ayırdık gala gecesi için. Müracaatlara nazaran üye+1 gala gecesine davet ediyoruz lakin kapasite sonlu. Her hâlükârda galaya gidemeseniz de bilhassa bu sineması seyretmenizi sizlerden rica ediyorum.
RAKİBİMİZİ ANLAMAYA ÇALIŞIYORUM ANCAK ZORLANIYORUM. ANCAK BİR DEFA DAHA GÖRÜYORUM Kİ BİZ ÇOK FARKLI BİR CAMİAYIZ
Bir çift lafım da rakibimize olacak. Sahiden onları anlamaya çalışıyorum, zorlanıyorum. Lakin bir defa daha görüyorum ki biz çok farklı bir topluluğuz. Herkes kendi topluluğunu en güzel bilir, en çok kendi topluluğunu över lakin ben gerçeklerden hareket etmek istiyorum zira harika bir yeteneğe sahipler; algı yaratma ve manipüle etme yeteneği. Bu mevzuyu çok süratli geçmek istiyorum.
Bizimle hiç ilgi ve alakası olmayan bahislerde basın toplantısı yapıyorlar ve devamlı biz gündeme geliyoruz. Ya ben gündeme geliyorum ya da Fenerbahçe gündeme geliyor. Bu işin mühendisliğinde o kadar düzgünler ki… Bunlara 10 durumda bir durum aleyhlerine çalınsın kıyameti koparırlar, altını üstüne getirirler. Bizde ise 10 gri konumda 9’u aleyhimize, biri lehimize olsun yeniden ortalığın altını üstüne getirirler. Bunu yapmakta fevkalâde hünerleri var. Riyakârlık, utanma, üzülme, çekinme, hiç bu türlü refleksleri olmayan bir topluluk.
O kadar utanma refleksi olmayan bir topluluk ki… Mesela Fenerbahçe’de pek çok yönetici kulübe kaynak sağlar, takviye olur. Hiçbir yönetici bundan bahsetmez, geri de istemez. Bırakın verdiğini geri almak için kulübün paylarına haciz getirmeyi, Fenerbahçeli yönetici verdiğini geri bile istemez. Bir Fenerbahçeli yöneticinin verdiği 3-5 kuruşu kulüpten geri almak için kulübün paylarına haciz getirecek sonra yeniden bu kulübün lideri seçilecek öteki bir seçimde. Maça gelemez. Biz bu kadar farklı iki topluluğuz.
Transfer yaparken hiçbir etik kurala riayet etmezler. Bizim devrimizde hiç kimse bizim transferimizde oyuncumuzu ayartınız diye laf edemez. Onlarca örneği vardır. Kulüpler bize hürmet duyarlar. Hürmet duyduklarını Kulüpler Birliği Vakfı’nda tabir eden kulüp liderleri olmuştur. Biz birini transfer edeceksek evvel kulübüne gideriz. Onlar ne yapar? Evvel oyuncuyu ayartırlar, aklını çelerler sonra da futbolcunun kulübünü köşeye sıkıştırırlar. Bunun tekraren örneği vardır ve bundan da şikayet eden birçok kulüp vardır. İşler güzel giderken itidal daveti yaparlar, işler berbat gidince ortalığı karıştırırlar ve kızıştırırlar. Evet, biz spor kulübüyüz, onlar şu anki halleriyle futbol kulübü. Bu örnekleri çok sıralayabilirim ancak onların yaptığı üzere bizim toplantımızı onlarla meşgul etmek istemiyorum. Lakin çaba ettiğimiz ortamı daha güzel anlayın diye bunlara değinmek istedim.
6 ŞUBAT DEPREMLERİ
6 Şubat zelzelesinin 1. yılına birkaç gün var. O vakit ne demiştik, ‘Unutmamalıyız, unutturmamalıyız.’ Ülke olarak çok büyük bir imtihan verdik. Tanımı çok güç acılar yaşadık fakat millet olarak nasıl bir dayanışma ruhu sergileyebildiğimizi de gördük. Birbirimize sarıldık. Bir nebze olsun yaralarımızı sarmak için herkes bir omuz verdi. Ancak hepimize düşen bir misyon var, demin de dediğim üzere bu zelzelesi unutmadan bölgeye ve bölge insanına takviye olmaya devam etmektir. Birkaç hafta içinde 3 büyük kulüplerin eski futbolcuları ortasında bir futbol turnuvası düzenlenecek. Tüm gelirleri depremzedeler için kullanılacak. Bunun 11’e 11 futbol alanında değil, arenalardan birinde 1 günlük turnuva olarak yapacağız.
Ayrıyeten Ramazan ayında bir iftar için kendi kurduğumuz konteyner kente de gideceğiz. Hasılı Allah ne bize ne de diğer bir ülkeye bu türlü bir şey göstermesin ancak fevkalâde zorluklar içinden milletçe uğraş ettik. Orada yaşayan beşerler hala külfet yaşıyorlar. Ülke ve devlet olarak yapabileceğimizin azamisini yaptık. Allah bir daha bu türlü bir acı göstermesin.
YDK VE BAŞKANLIK SEÇİMLERİ HAKKINDA
Nisan ayında Yüksek Divan Konseyi seçimimiz var. Ondan sonra da haziran ayında Olağan Seçimli Genel Heyetimiz var. Başkanlığımın devamıyla ilgili teveccühünüze teşekkür ederim. Onur duydum, gururlandım fakat inşallah Allah’ın müsaadesiyle haziran ayında yeni bir liderimiz, yeni bir idaremiz olacak. İnanın, bu kararımın Fenerbahçe’nin hayrına olduğuna inanın.
Fenerbahçe Spor Kulübü’ne lider olacak çok pahalı kongre üyelerimiz her vakit vardır ve ortaya çıkacaktır.
5 Haziran 2023 tarihinde resmi internet sitemizden sonrasında ise 17 Haziran 2023 tarihindeki Mali Genel Konseyimizde 2024 yılında yapılacak Seçimli Genel Şuramız ile ilgili kimi tabirlerde bulundum.
Kısaca hatırlamak gerekirse, beklenen lider aday yahut adaylarının mümkün olan en kısa vakitte adaylıklarını açıklamalarını ve gerekli imzaları toplayarak seçim sürecine kadar mevcut idareyle bilgi alışverişinde olmalarını istek ve teklif ettiğimizi tabir ettim.
Buradaki temel amaç Kulübümüzün yönetimini alacak lider ve idaresinin en hazır formda misyona başlaması, daha birinci günden koşabilmesiydi.
Çünkü, vazifeye başladığımızda kulübümüze dair gerek finansal hususlar gerek sportif bahisler gerek devam eden projeler, halihazırdaki işleyiş ve yapı ile ilgili hiçbir formda bilgilendirilmedik, bölüm teslim süreci de hiçbir vakit işletilmedi.
Tüm yapıya hakim olmak gereğinden fazla mühlet aldı.
Hasebiyle o devir lider olmam halinde ‘herhangi bir genel konseyde adaylara tüm süreçler demokratik ve şeffaf olacak’ dedim.
Önümüzdeki Genel Heyetimizin Fenerbahçemiz için iyi olmasını ve örnek bir demokrasi şöleni olarak gerçekleşmesini diliyorum.
Seçimlerden kelam açılmışken Sayın Sadettin Saran konusuna da girmek istiyorum zira burada da çok önemli bir yanlış algılama, manaya var. Sadettin Bey’le 21 Kasım günü yemek yemişiz, 19 Ocak günü kulübü ziyaret etmiş, 30 Ocak günü de yanılmıyorsam Yüksek Divan Kurulu’na imza teslimatını yapmış.
Artık, burada bir haksızlık yapılıyor. Şampiyonluğa giderken imza toplamak neyin nesi? Sayın Saran benim bir periyot daha devam etmem gerektiğini, bu hususta kendisinin aday olmak istemediğini, yanlışsız olanın benim devam etmem olduğunu, ben de kendisine muhakkak devam etmeyi düşünmediğimi, asla asla dememeyi öğrendiğimi lakin muhakkak devam etmeyi düşünmediğimi, o yüzden aday olarak çıkmasının âlâ olacağını kendisine söyledim.
Kendisi her görüşmemizde aday olduğum takdirde kendisinin aday olmayacağını, aday olursa da çekileceğini söz ediyor. Bence Fenerbahçe menfaatleri açısından son derece mert, şeffaf ve düzgün bir yaklaşım sergilemiştir kendisi. Lakin biz ona dedik ki, imzayı toplaman lazım ki biz seninle bilgileri paylaşalım ve öteki bir aday çıkacaksa da çıkmalıdır, bilgileri biz imza toplayanlarla paylaşacağız. Biliyorsunuz, hem bizim kulübümüzde hem öteki kulüplerde bugüne kadar lider olacağım diye ortaya çıkıp reklam yapıp hiçbir vakit lider adayı olmayan çok insan oldu. Burada onun için imza koşulunu koştuk. Evvelden 200 imza idi, artık 500 imza. Ve verebileceğimiz hukuken sakıncası olmayan her türlü bilgiyi adaylarımızla paylaşacağımızı daha evvel de söylemiştim. Bu doğrultuda şu ana kadar çıkan tek adayımız Sayın Sadettin Saran’dır. O da imzasını topladığı için bilgi alışverişine yakın vakitte başlayacağız.
Bir öbür yanlış algılama ise benim Ali Koç olarak, lider olarak yahut bu idarenin Sadettin Bey’i desteklediği, ya da rastgele bir adayı desteklediği kelam konusu değildir. Biz, bizim yaşadıklarımızı diğeri yaşamasın diye bu teklifte bulunduk. Bir an önce adaylar çıksın. Demokrasi şöleni olacak bir ortam da hiçbir formda şampiyonluk yarışını etkilemez zira burada en kıymetli husus Fenerbahçe’nin menfaatidir. Münasebetiyle hem şampiyonluğa da koşabiliriz hem de demokrasi şölenimizi yaşatabiliriz.
Bu doğrultuda tüm topluluğumuza sesleniyorum. İmza toplandıysa bizim bilgimiz çerçevesinde, bizim uygun gördüğümüz bir süreç içerisinde yapılmıştır. Münasebetiyle lütfen bu haksızlığı yapmayın. ‘Şampiyonluğa giderken imza mı toplanır?’ Bu büsbütün bizim bilgimiz çerçevesinde olmuştur. Lakin dediğim üzere bizim hiçbir adayı ne destekleme lüksümüz vardır ne de halimiz, şeklimiz vardır. Bu hususta sizi bilgilendirmek istedim.
Hepinizi sevgi ve hürmetle selamlıyorum. İnşallah bu akşam Antalya’dan 3 puanla döneriz. Bu hafta 2 derbi maçımız var. İnşallah onları da kazanırız.”
Basın Fotoğrafları
