Başkanımız Ali Y. Koç, 2 Nisan Salı günü Stadımızda yapılacak tarihi İnanılmaz Genel Heyet Toplantısı öncesi Yüksek Divan Heyeti Üyelerimizle bir ortaya geldi ve topluluğumuza davette bulundu:
“Sayın Yüksek Divan Heyeti Liderim, Yüksek Divan Heyetimiz, Yüksek Divan Şurası Üyelerimiz, İlker Paşam, Sayın Vefa Küçük, küçüklüğümden beri tanıdığım insanları burada görmek çok memnuniyet verici. Hepiniz güzel geldiniz, hepinizi şahsım ve idare heyetim ismine sevgi ve hürmetle selamlıyorum.
ÖNEMLİ BİR SÜREÇTEN GEÇİYORUZ
Liderimiz ’18.15’te bitireceğiz’ dedi. Gerekirse biraz daha da uzatabiliriz. Zira Fenerbahçe tarihinin en kıymetli toplantılarından birini yapıyoruz. Değerli bir dönemeçten geçiyoruz. Benim bugün maksadım niçin bu noktadayız? Ulusal ortalar kulüpler için, kulüp yöneticileri için en keyifli anlardır, hele bir de galibiyetle mili ortaya girdiyseniz en son isteyeceğimiz bu tip bir süreçte bu mevzularla ilgili mesaimizin neredeyse %100’ünü harcamak. Hoş bir derbi galibiyetiyle ulusal ortaya girdik lakin aslında hiçbir şey hoş değil. Niçin hoş olmadığını hem bugün, hem dün, hem geçmişte hem de korkarım ki ileride olamayacağını şahsım, idare suram ismine sizlerle biraz paylaşmak istiyorum.
NE HİKMETSE HİÇBİR KULÜBÜN TARİHİ BOYUNCA BAŞINA GELMEYECEK TEK OLAY BİZİM 15-20 SENEDE TEKRAREN BAŞIMIZA GELDİ, HEM İÇERİDE HEM DE DIŞARIDA
Süreçte birtakım yanlış anlamalar var. Uğur Beyefendi de değindi, oraya da değineceğim lakin kısaca şunu söylemek istiyorum: Bu gidişat gidişat değil, kabul edilemez bir gidişat, organize bir kötülük içindeyiz. Uzun müddettir organize bir kötülük içindeyiz. Adaletin, hakkın, hukukun tesis edilmediği bir ortamda rekabet etmeye çalışıyoruz. Ne hikmetse hiçbir kulübün tarihi boyunca başına gelmeyecek tek olay bizim 15-20 senede tekraren başımıza geldi, hem içeride hem de dışarıda. Fenerbahçe mağduru vs. oynamıyor. Bu söyleyeceklerim, sayacaklarım hepinizin bildiği mevzular lakin bütünsel baktığımız vakit nasıl olur da bir kulübün başına bütün bunlar gelir, bizi yöneten beşerler nasıl buna müsaade eder, bunları bir gündeme getireceğim. Sonra da nasıl ilerleyeceğimizle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.
LÜTFEN 2 NİSAN’DA FENERBAHÇE OLARAK YEKVÜCUT, OMUZA OMUZA TÜM TÜRKİYE’YE ARTIK ‘YETER’ DEMENİN VAKTİNİN GELDİĞİNİ DAİMA BİRLİKTE GÖSTERELİM
Öncelikle biz Fevkalâde Genel Heyet davetimizi yaptığımız gün 4-5 saat idare heyeti olarak toplandık. Artık işin geldiği boyut Trabzonspor maçından sonra kimi gelişmeleri iddia ederek ve bütünsel bakış açısıyla artık işin boyutu genel konsey düzeyine getirilmeli ve bundan sonra nasıl ilerleyeceğimizi daima birlikte aklıselim bir halde, akıl akıldan üstündür, herkesin çorbada tuzu olacak bir teknikle ilerlemenin en yanlışsız olduğunu tabir ettik. Davetimizi yaptık. Şu ana kadar çok yüksek bir iştirak olacağını hissediyoruz ancak birinci evvel söyleyeceğim; inşallah 2 Nisan’daki toplantımızda bir hafta sonraki toplantıya gereksinim duyulmadan gerekli sayıyı toplayıp, toplantımızı yapıp en aklıselim kararı yahut kararları daima bir arada alırız. Amacımız budur! Bunu yapmak için de İdare Heyetimiz etraflıca istişare ettik ve bu kararı aldık. Bugün buradaki yoğunluk salı günü bizler açısından da ümit vadediyor. O yüzden tekrar söylüyorum; bu toplantının ikincisi olmasın, lütfen 2 Nisan’da Fenerbahçe olarak yekvücut, omuza omuza tüm Türkiye’ye artık ‘Yeter’ demenin vaktinin geldiğini daima birlikte gösterelim. Zira bıçak kemiğe değdi, kesiyor ve bacağı kopartmak üzere.
Yanlış bir algılama var, tahminen bunun sebebi biz olabiliriz. Fenerbahçe Spor Kulübü iki tane ekstrem var: Biri hiçbir şey yapmamak, hiçbir şey denememek, hiçbir hareket içinde bulunmayıp hayatımıza devam etmek ki bana sorarsanız en makûs seçenek budur. En ekstremde de ligden çekilmeden de ekstrem bir sonuç var, o da bir süre futbol faaliyetlerini durdurmak. Bu iki ekstremin ortasında da çeşitli bahisler var, alternatifler var, hareket planları var. Beşerlerle konuştukça, istişare ettikçe daha da yeni fikirler geliyor. Hasebiyle bunu 1 ve 0 oyunu olarak görmemeniz lazım. Fenerbahçe Spor Kulübü, kendisine reva görülen muameleye artık isyan ettiği için, bu duruma artık tahammül edemeyeceği için topluluk olarak belirli mevzularda karar almak için salı günü toplanıyor.
YANİ SANMAYIN Kİ DUYGUSAL BİR KARAR ALDIK VE HİÇ DÜŞÜNMEDEN, TAŞINMADAN 2 NİSAN’I BEKLİYORUZ VE TOPLULUĞUMUZ TAHMİNEN DE HİÇ OLMAMASI GEREKEN BİR İSTİKAMETE GİDECEK BEKLENTİSİ İÇİNDE OLMAYIN. DAİMA BİR ARADA EN HAKİKAT, EN AKLISELİM VE EN YARARLI KARARI VERECEĞİZ
Bugüne kadar ne yaptık? Kişisel görüşmelerimiz oldu. Şu an hayatta 250 insan var, Fenerbahçe Spor Kulübü’ne asil ve yedek üye olarak idare konseyi düzeyinde hizmet etmiş. Onların aşağı üst 100’ü de birlikte bu salonda bir istişaremiz oldu. Dün Ankara’da 350 kişilik bir iştirakle, yüksek yargı mensuplarının iştirakiyle HUFEDER’in konut sahipliğinde bir toplantı yaptık. Oradan görüşler çıktı. Bugün sizlerden görüşler alacağız. Sponsorlarımızla toplandık. Ne karar verirsek verelim, bu sponsorluğu devam ettirip ettirmeyeceklerini sorduk, yazılı bir formda aldık, hatta kimi sponsorlarımız ‘Daha da fazla vermek istiyoruz’ dediler. Onlardan Allah razı olsun. SPK ile toplandık, Ziraat Bankası ile toplandık. Yarın Samandıra’da temel bu oyunun öznesi olan futbolcularımızla ve teknik takımımızla buluşacağız. Yani sanmayın ki duygusal bir karar aldık ve hiç düşünmeden, taşınmadan 2 Nisan’ı bekliyoruz ve topluluğumuz tahminen de hiç olmaması gereken bir istikamete gidecek beklentisi içinde olmayın. Daima birlikte en hakikat, en aklıselim ve en yararlı kararı vereceğiz. İçiniz rahat olsun.
GÖRDÜK Kİ BİR DEFA DAHA FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ’NÜN ŞAMPİYONLUK TALİHİ, ŞAMPİYONLUK AMAÇLARI ZORBALIK İLE ELİNDEN ALINACAKTI
Nasıl bu noktaya geldik? Şunu belirmek istiyorum: Trabzonspor maçı katiyen ve mutlaka bugün burada toplanmamızın yahut 2 Nisan’da Harikulâde Genel Kurul’a gitmemizin nedeni değildir, bardağı taşıran damladır! Niçin bardağı taşıran damladır? Şöyle bir inceleyelim: Trabzonspor’daki olan bize nazaran büsbütün organize, belirli bir maksat ve gaye doğrultusunda o gaye da bizi bir sefer daha zorbalıkla şampiyonluktan etmek, bu Trabzonspor’un emeli demiyorum fakat organize berbatlığın tavan yaptığı örneklerden bir tanesi. Niçin bu türlü düşünüyoruz? Öncelikle bir güvenlik zafiyeti var. Bu güvenlik zafiyetini kimse bize açıklayamaz. Hiç kimse bize bu güvenlik zafiyetini açıklayamaz. Derbilerin nasıl olduğunu, nasıl gergin geçtiği biliniyor, bilhassa yıllardır biriken sıkıntılardan ötürü Trabzonspor-Fenerbahçe, Fenerbahçe-Trabzonspor derbilerinin ne kadar gergin geçtiği bilinen bir ortamda statta polis olmaması bizim açımızdan hiçbir biçimde açıklaması olacak mevzu değildir. Ben size bir örnek vereyim; bizim stadımızda maç olduğu vakit hatta maç mesai günlerindeyse bayan çalışanlarımız ruj, çakmak taşımıyorlar. Niçin biliyor musunuz? Gündüz polis iki bariyer güvenlik vaziyeti alıyor, öğlen yemeğine çıkanlar dönüşte aranıyorlar ve çantalarında bu gereçler varsa polis alıyor. İstanbul polisi bu kadar dikkatliyken hatta bizim derbi maçlarında dikkat edin, maç bitmeden 5-6 dakika evvel çevik kuvvet sahanın içine girer, tribünleri çevirir, tünelde de ekstra polis konur ve bu türlü maçlar oynanır. Burada polis yoktu. Pet şişeler alana atılıyordu ki genelde bardak su verilir maçlarda ve dediler ki ‘Ramazan ayı ondan pet şişe’, tamam, pekala. Trabzonlu dostlarımızla konuştuk, maça girerken hiç üst araması olmamış. Ona da tamam.
ORGANİZELERDİ
Maskeli insanlar… Karadeniz insanı merttir. Maskeyle maça gidildiğini hiç hatırlamıyorum ben. Rize’si olsun, Trabzon’u olsun… maskeli beşerler tribünlerde. Münasebetiyle gördük ki bir defa daha Fenerbahçe Spor Kulübü’nün şampiyonluk bahtı, şampiyonluk gayeleri zorbalık ile elinden alınacaktı. Batshuayi golü atmasa ne olacaktı? ‘İsmail Kartal 2-0’da tutamadı oyunu, teknik, taktik vs.’ konuşulacaktı. Alana atılan unsurlar? Trabzon’da oynadığımız maçlarda hiç bu kadar su atılmamıştı, çok olaylar yaşandı. Son 10 senede 2 maçımız aslında maç oynanırken iptal edildi ve bu üçüncüsü. Yani %30’unda düşünce vardır diyebiliriz. Lakin hiç bu kadar husus atılmamıştı, bilhassa de su. Hasebiyle bize nazaran bu bir organize iş idi. Trabzon emniyeti maça polis tahsis etmiyorsa, tahsis ettiği polisleri stadın içinde değil dışında bekletiyorsa Trabzonspor yahut konut sahibi ne yapsın ki mesken sahibi güvenlikten sorumlu olmasına karşın. Bize nazaran Trabzon emniyetinin büyük zaafı olmuştur, emniyet müdürünün hala misyon olması da bizlere bir iletidir, onu da söyleyeyim. Trabzon emniyetine şunu da söyleyeyim;
HOCAYA MAÇIN 60. DAKİKASINDA BİLDİRİ ATTIM. ‘SAHADAN ÇEKİLEBİLİRSİNİZ, YETKİ SİZİNDİR’ DİYE
60.dakika bir formda hocamıza bildiri yolladım. Ben İstanbul’dan maçı seyrederken maçın nereye gideceğini net bir formda görüyordum, muhakkaktı. Hocaya yolladığım ileti şuydu: 2-0’ken arkadaşlar, Fenerbahçe tarihinin en yüksek puanını aldığı dönemde, şampiyonluğa dört nala giderken, Konferans’ta giderken, Üstün Kupa alma imkanı varken, ekibimiz 2-0 öndeyken bir kulübün lideri hocasına ileti yollayıp, ‘Sahadan çekilebilirsiniz, yetki sizindir’ deme muhtaçlığı duyması ne demektir, siz biliyor musunuz? Türk futbolunun geldiği kepazeliğin geldiği en hoş ispatlarından bir adedidir. En değerli viraj, en kıymetli derbi, şampiyonluğa gidiyorum, grup 2-0 önde ve futbolcularımızın can güvenliği için hocamıza ‘İstediğin an grubu çekebilirsin’ bildirisini verme gereksinimi duyuyorum. Pekala, Trabzon emniyeti siz görmüyor musunuz? Bu olaylar birden teğe olmuyor ki! Evre kademe ki bu noktaya geleceği muhakkaktı. Biz, İstanbul’dan geliyoruz, kendi kadromuzun güvenliğini sağlayabilmek için bunu söylüyoruz, o denli küçük bir kentte ikinci yarıya gerekli polis tedbiri alınmıyor. Çok enteresan.
Tünel imajları. Temel arbedeler tünelde oluyor. Biz tünel imgelerine ulaşamıyoruz. Her kulübün, stadın Netaş’ın altyapısını kurduğu hepsi federasyona bağlı kameralar var. Ne hikmet se biz imajları alamıyoruz.
SEVK KONUSU: SENİN HAKEMİN DÜZGÜN MAÇ YÖNETSE ZATİ MAÇ İPTAL OLURDU, İŞ BU NOKTAYA GELMEZDİ. SİZİ KİM SEVK EDECEK? SİZDEN KİM HESAP SORACAK?
Sevkler yapılmadı. Neden yapılmadı? Ne bekleniyor? Seçimle ne alakası var. Ve duyum almaya başlıyoruz, futbolcularımıza ceza verilecek diye. Neden? Fazla güç kullanmış Fenerbahçeli futbolcular. Kaçmalıymış Federasyonun şu anda bulunduğu nokta; kaçsaymış Fenerbahçeli futbolcular ekstra güç kullanmak zorunda kalmazlarmış, o yüzden de sevkler olmazmış. Zihniyete bakar mısınız? Senin hakemin düzgün maç yönetse aslında maç iptal olurdu, iş bu noktaya gelmezdi. Sizi kim sevk edecek? Sizden kim hesap soracak? Bu noktaya gelmesinin bir numaralı sorumlusu alandaki idaredir. Fakat Türkiye’de bu türlü siyasi, bürokrasi gücü olan bir kulübün maçını iptal edebilecek bir baba yiğit hakem var mı? Federasyon açsaydı, söyleseydi; bu gidişat değil, maçı durdur. Soyunma odasına gidersin, beklersin… Yapabileceği yaptırımlar da vardı. Atakları yapmadı, yaptıklarını çok geç yaptı. Hasebiyle federasyon ve hakem sorumludur. Yurt dışında bu türlü maç yönetse o kokart kendisinden alınır.
Yabancı hakem ısrarımızı anlıyor musunuz? Hasebiyle bu işin Trabzon tarafı. Futbolcularımıza ceza vereceklermiş. Onların menfaatleri açısından inşallah vermezler. Zira Türk futbolu memleketler arası alanda çok kahra girer. Artık kılıfına uydurmaya çalışıyorlar zira üstlerinde baskı var. Aslında her şeyi kılıfına uydurmaya çalışıyorlar. Bu maçta da Fenerbahçe’ye nasıl ceza vereceğiz diye uğraştılar. Baktılar ki pabuç değerli. Ne yapıyorlar bilmiyorum. Fenerbahçeli futbolcuların linç mi edilmesi gerekiyordu? O bayrak Mert Müldür’ün bir tarafına girdikten sonra mı işin ciddiyetini anlamamız gerekiyordu? Yoksa otobüsümüz viyadükten uçsaydı mı işin ciddiyetini anlamamız gerekiyordu.
Trabzonspor maçında yaşananlar bizim için bardağı taşıran nokta oldu. Dikkate derseniz iki kulüp de gerginlik olmasın diye dikkatli hareket ediyor. Biz orada çok uygun ağırlandık. Birbirimizle bilhassa Ahmet Ketenci üzerinden bilgiler, görüntüler paylaşıyoruz. Yanlış bilgilendirme, gaza gelme, taraftar baskısıyla işi olduğu yerden daha makûs bir yere götürmemek için azami çaba gösteriyoruz.
Sevkler olmadı. ‘Neden olmadı?’ diyoruz. ‘Merak etmeyin, olacağı vakit önlemsiz olur, Adana maçını etkilemez.’ Etkilemez. 7’sine maç koymuşsunuz, onu tesirler mi? Ona mı ceza vereceksiniz? O maça mı hazırlıyorsunuz.
Aslında Trabzonspor maçından 1 hafta geriye gidelim. Zorbalıkla orada da gidiyordu bizim şampiyonluk bahtımız. ‘Ne zorbalık yaşlandı?’ diyeceksiniz. Alana atlayan olmadı, alana atılan unsur olmadı. Olmadı. Daha berbatı oldu. 2006 Denizli’de maçı durdurarak çaldıkları şampiyonluğumuzdan daha çok durdu maç Pendikspor maçında. Birinci yarı 16 dakika top oynandı. Uzatmalarla 56 dakika, 23 dakika top oynandı. Bir ekip nasıl maçı kazanacak? Denizli’de atağa kalktığımızda konfeti atılıp duruyordu, burada oyuncular yere yatıyor. En çok faul çalınan maç. Pendikspor’un bu türlü öbür maçı var mı? Topluluğumuzun uyanması için bunları söylüyorum. Aslında 1 hafta önce de bize tertip yapıldı.
FENERBAHÇEMİZE YAPILANLAR
2006 hepinizin malûmu, orada yeniden zorbalıkla şampiyonluk gitti. 3 Temmuz’u yaşadık. Kimse yanımızda değilken dimdik ayakta durduk. Kulübümüz rakiplerinden her branşta fersah fersah yeterli durumdayken, paylarımızın pahası 1 milyar dolarken bunu bize yaptılar, ondan sonraki 13 sene malûmunuz. Ancak devlete kasteden bu terör örgütü kimin duvarına tosladı? Sarı lacivert duvara tosladı. Ne oldu? Fenerbahçe’nin finansalları altüst oldu, futboldaki sportif başarısı altüst oldu, prestiji, repütasyonu yerle bir oldu. 3 Temmuz’dan sonra devletin Fenerbahçe Spor Kulübü’ne borcu vardır. Bizi övmeye gelince övüyorsunuz, Fenerbahçe şöyleydi, sarı lacivert duvar vs. Ne oldu bizim kayıplarımız maddi, manevi? Bırakın maddi, manevi kayıplarımızın adreslenmesini, bir rakibimizi öne çıkarmak için her türlü yola başvurdunuz. Hasebiyle 3 Temmuz, 3 Temmuz’da yaşadıklarımız, 3 Temmuz’dan sonraki davalar… Fenerbahçe ziyan görmedi. Nasıl Fenerbahçe ziyan görmemiş? Kim Şampiyonlar Ligi’ne 2 kere yollanmadı? Biz. Yalnızca oradan hareketle 70 milyon Euro.
2007’de Ali Sami Yen’e şampiyon gittik, su savaşları… 19 polis yaralandı birinin gözü kör oldu. Hiçbir şey olmamış üzere maç devam etti, o da iptal edilmedi.
2014’te şampiyon olduk. Tam ruhsal travmadan başımızı kaldırdığımızı düşündüğümüz bir ortamda bir sonraki dönem şampiyonluğun en büyük adaylarından biriyken, önderin 2 puan gerisindeyken 5-1’lik harika Rize galibiyetinden dönerken yaşananları biliyorsunuz. Ondan sonra grubu toparlayamadılar. Yabancı futbolcularımız ayrılmak istediler. Biz nasıl toparlayacağımızı da bilmiyoruz. Bizim futbolcularımız da burada çok travma yaşadı. Ne oldu? Orada da şampiyonluk gitti. Tahminen otobüs kurşunlanması olmasaydı apayrı bir şey konuşuyor olacaktık. Zorbalıkla şampiyonluklar gitti.
Niye faili meçhul? İstendiği vakit herkes bulunuyor. En küçük bir tweet paylaşan bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyaya rezil edecek suikast girişlimi Allah’tan muvaffak olmadı, olsaydı ne olacaktı? Niçin bulunmuyor? Devletimize soruyorum. Kaç kere bu kürsüye çıkıp Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ayıbıdır dedik bunların faili meçhul olması. Bakın bunlar daima Fenerbahçe’ye oluyor. Hala faili meçhul. Tahminen onu bulsalardı bugün bir sürü şeyi konuşmuyor olabilirdik.
Deprem oluyor –Allah kimseye, hiçbir ülkeye bir daha göstermesin- sonra takip eden haftalarda ligler başlayınca 3 büyük kulübün stadında hükümete yansılar oluyor, sonra Fenerbahçe Spor Kulübü’nün taraftarlarına deplasman yasağı getiriliyor devrin İçişleri Bakanı’ndan. Neden öbürlerine gelmiyor da bize geliyor? Fenerbahçe stadında ekstra bir şey mi oldu? Hayır. Bize geliyor. Çekiyorlar bizi siyasetin içine.
Trabzonspor maçına 9 oyuncumuz sarı kart hududunda çıktık. Bugün hangi kadronun 9 oyuncusu sarı kart hududunda. Yaptığımız faule bakıyoruz, aldığımız sarı kartlara bakıyoruz; rakibimizin yaptığı faullere, aldığı sarı kartlara bakıyoruz mukayese götürmüyor. Neden? Zira birikiyor, son viraja gelince o ekilen tohumlar meyve veriyor.
Riyad’da kriz çıkıyor o da bize. 2 kadro var, federasyon var, Spor Bakanlığı var, bir masanın etrafında karar alınıyor, iş dönüp dolaşıp tekrar Fenerbahçe’ye bağlanıyor.
13 senede 1 şampiyonluk. Evet. Yeri geldi yanlış yatırımlar, yanlış takım mühendisliği tahminen yanlış hoca tercihi. Lakin yeri geldi bangır bangır şampiyonluğa giderken aşağı çekildik. 13 senede 1 şampiyonluğu siz yalnızca Fenerbahçe’yi yönetenlerin yanlış kararlarından takım mühendisliğinden mi olduğunu zannediyorsunuz? 7 senede son maçta 3 şampiyonluk kaybetmeye hiç girmiyorum. Denizli’yi konuşmuştuk. 2’side bizim alanımızda. Orada da operasyonlar yapıldı. Tahminen biri olabilirdi. 3’ü birden olmaz. Dünyanın hiçbir yerinde bu türlü bir şey olmaz. 7 senede bu türlü bir kulübün son haftada 3 şampiyonluk vermesi dünyanın hiçbir yerinde olmaz.
Bu dönem bana nazaran Türk futbol tarihi bundan daha aşağılık bir dönem yaşamamıştır. Bu dönemde olan olayların hepsine bir bakın, tahminen diğer ülkelerde 50-100 dönemde olmuyordu. Bunları 4-5 ay içinde yaşadık.
1959 öncesi şampiyonluklar için bastırıyoruz, kurul kurulacak vs. hiçbir şey yok. Biz Fenerbahçe Spor Kulübü olarak tarihimizde en düzgün dönemimizde en çok puan aldığımız dönemde 3 kupa gayesine giderken bu ligde nasıl devam edeceğiz, yoksa etmeyelim miyi tartışıyoruz.
Gerekli istişareleri yaptık. Bir karar aldık. Fikirleri topluyoruz. Bunun yanında bana herhalde kongre üyelerimizden 100’ün üzerinde mektup geldi. Çok bedelli ve yararlı teklifler var, teşekkür ediyorum.
Benim anlayamadığım bir şey var. Futbol üzerinden toplumu germe, tahminen sosyolojik bir sonuca yanlışsız bizleri itme, haksızlık, adaletsizlik… Bunların hepsi Devlet Büyüklerimizin gözleri önünde yaşanıyor. Benim anlayamadığım taraf bu.
Eğitim toplantısından yeni imgeler sızdı. Bir hakeme fiziki taarruzda bulunduğun vakit kamu vazifelisi sayıldığı için ona nazaran yargılanıyorsun. Bunlar kamu vazifelisi ise adam çıkıyor diyor ki; ‘Evet, yanılgı yaptım. Yanlış yaptım. Yapmamalıydım.’ diyor. VAR’dakine soruyorlar; ‘Ruh halimi hatırlayamıyorum. Beklenti olduğu için’ diyor. Bu adam kamu vazifelisi ise vazifesi ihmalden yargılanamaz mı? Bizdekinde ise adam ‘hata yaptım demiyor, bu türlü gördüm’ diyor. Tahminen kusur tahminen değil lakin kararının gerisinde duruyor. Ondan evvel de diğer penaltımızın verilmemesi. ‘Evet, penaltı verilmeli’ diyor. Nasıl bir sistem kurmuşlar tam anlamışta değilim fakat daima tescilli hakemler bunların maçlarına veriliyor. Dönemler oluyor bizi aşağıya çekiyorlar, bizi aşağıya çekemedikleri vakit bunları ittiriyorlar.
YALAN, HER ŞEYİNİZ PALAVRA. BİLHASSA BİR TANESİ VAR. HAYATI YALAN
Zamanında Sn. Aziz Yıldırım’ın dediği üzere, ‘Bunlar her şeyi yaparlar ancak hiçbir şey yapmamış üzere davranırlar.’ O kadar hoş söylenmiş bir cümle ki… Adaletin bekçisi olarak davranıyorlar, ben burada 2.5 saat sizlerle ilgili konuştum. Beni mahkemeye veriyorsunuz, verin. Hürmet duyarım lakin söylediklerime de karşılık verin. Bir adedine verin. Ondan sonra çıkıyorsunuz, itidal, barış, toplum, Türk futbolu, marka pahası, car car konuşuyorsunuz. Hatta adaletin bekçisi olarak kendi televizyon kanallarınızda bütün grupların hakkının yendiği durumu verecektiniz her salı. Hani nerede? Palavra, her şeyiniz palavra. Bilhassa bir tanesi var. Hayatı palavra.
Zelzele konutları yaparken bile, sarsıntı yardım kampanyası yaparken bile biz konteyner üstüne 115 milyon lira topladık. Herkes sağ olsun, yurt dışı derneklerimiz. 1000 konteynerlik katkı sağladık. Omuz omuza kampanyasında onlar konut için yarışalım. Fenerbahçe-Galatasaray yarışırsa daha büyük gelir sağlarız. Konut 2.2 milyon. 250 konut 500 milyonun üzerinde. Biz yapamayız, bizim bu türlü bir paramız yok. Biz yapacağımız dediğimiz şeyi yaparız lakin bunu yapamayız. Transfer yaparken bile transferi yaptıktan sonra, ‘Ya ne olacak. 50-100 tane yaparsın’ diyor. Bu hayatı palavra olan. Yemin ediyorum bunu makineye bağlayın makineyi bozar. Lakin ne yazık ki bu zihniyet prim yapıyor. Bu zihniyet sonra televizyonlarda köşe yazılarında poh pohlanıyor. O denli bir ülkede yaşıyoruz ki doğruyu ispatlamak zorundasınız. İnanılmaz asimetrik savaşma güçleri var. Onlar üzere düşünmeyen herkese saldırıyorlar, saldırırken Fenerbahçeli yapıyorlar ve Ali Koç’un bilmem nesi diyorlar, insanlara. Bu türlü bir topluluk ile baş etmeye çalışıyoruz. Bu topluluk ne yazık ki hem siyaseten hem de federasyon olarak full dayanak alan bir topluluk.
ÇOK TARİHİ BİR DÖNEMEÇTEN GEÇİYORUZ
Fenerbahçeliler, bu türlü bir ortamın içerisindeyiz. 2 Nisan’da daima bir arada Allah’ın müsaadesiyle gerekli sayıları da toplayıp canımızdan çok sevdiğimiz Fenerbahçe için değerli kararlar alacağız. Bunu lütfen bir karar olarak görmeyin. 1 yahut 0 değil. Ligden çekilirsin, çekilmezsin fakat ortada alınacak o kadar öteki kararlar var ki, bunu bir arada yapmalıyız. Genel kanaat kademe kademe gidelim. ‘Bir alt lige düşersek ne olacak? Tıpkı hakemler, birebir federasyon, birebir şuralar, tıpkı pespayelik, ne gerek var’ diyenler var. ‘Faaliyetleri durduralım, o ligde, bu ligde kadrolarla birleşelim’ diyenler var. Uçuk-kaçık fikirler var. ‘Trabzon’a gitmeyelim. Faili meçhul durum ortadan kalkana kadar’ diyenler var. Hepinizden Allah razı olsun. Çok fikir var. Biz bunların hepsinin ekonomik ve tüzel boyutlarını 2 Nisan’da sizlere anlatacağız. Vaktinizi geniş tutun. Müddet kısıtlamasını istemiyoruz. Çok tarihi bir dönemeçten geçiyoruz.
TRABZON’DAKİ BELEDİYE LİDER ADAYINA GELELİM
Ülkemiz o denli bir riyakârlık içinden geçiyor ki, basın toplantısı yapılıyor. Kentin bütün siyasetçileri orada. Sonra bir hanımefendi konuşuyor. İstedikleri şeyleri söylemediği için bayana diyor ki, ‘siyaset yapma sus’ diyor. Bu türlü bir ülkede yaşıyoruz lakin benim temel takıldığım, kabul etmediğim ve inşallah bunun da bir vebali olur. Türkiye’nin iki en esaslı kurumlarını Türkiye Cumhuriyeti Mahkemelerinin verdiği kararlara karşın suçlayabiliyor, üç tane daha fazla oy alabilmek için. Gerçekten biz bu ülkenin grubu değiliz. Biz bu ülkede fazlalık mıyız, üvey evlat mıyız, öteki ülkenin kadrosu mıyız? Fenerbahçe’nin hiçbir değeri harbiyesi yok mu? Bunu anlıyorum.
İNŞALLAH 2 NİSAN YALNIZCA FENERBAHÇE İÇİN DEĞİL TÜRK FUTBOLU İÇİN BİR MİLAT OLUR
Hepinize teşekkür ediyorum. Eski yöneticilerimize katıldıkları için teşekkür ediyorum. Sponsorlarımıza teşekkür ediyorum. Sonun kadar birebir kuralları, birebir muahedeleri devam ettirecekleri için hatta kimileri daha fazla koyacakları için teşekkür ediyorum. Yarın ekibimizle buluşacağız. Şimdiden 2 Nisan günü kongremize katılacak üyelerimize teşekkür ediyorum. Ne yapacağımız tam muhakkak değil fakat hiçbir şey yapmayacağımız muhakkak olmayacak. Bunu net bir formda söylüyorum.
İnşallah 2 Nisan bu mübarek ayda yalnızca Fenerbahçe için değil Türk futbolu için bir milat olur. İnanın, rekabetin düzeldiği her ortam Fenerbahçe’ye yarayacak ortamdır. Öteki branşlarda gördüğünüz üzere. Kimilerinin anlayacağı lisandan söyleyeyim. Artık inşallah Türkiye’de münafıklara da son diyeceğimiz futboldakilerine sonuçlar çıkar. Hepinizi sevgi ve hürmetle selamlıyorum” dedi.
7 NİSAN İÇİN RASTGELE BİR BİLET TEMİNİNDE BULUNMAYIN. 2 NİSAN AKŞAMINI BEKLEYİN
Üyelerimizin konuşmalarının akabinde yine kürsüye gelen Liderimiz Ali Y. Koç, iştirakçilere ve eski Genelkurmay Liderimiz İlker Başbuğ’a teşekkür etti. Liderimiz, “Genelkurmay Liderimiz az ve öz konuştu ancak durumu çok hoş tabir etti. Özcesi bir sefer daha vazife vakti. Mutlaka duygusal hareket emiyoruz. Herkesle konuşmaya çalışıyor ve gelen yazıları okuyoruz. Aklıselimin kazanacağı kararlar alacağımızı, kademe kademe ne yapacağımızı, neler talep edeceğimizi 2 Nisan’da herkesin de kabul göreceği formda üyelerimize aktaracağız. Konuşmacıların ortak telaffuzlarından bir tanesi 9 Nisan’a bu işi bırakmayalım. 2 Nisan’da birlik beraberliğimizi, gücümüzü, ne karar alırsak alalım topluluğun konsolide olduğunu, bizle uğraşmayın bildirisini daima bir arada vermemiz gerektiği konusu ortak görüşlerden bir tanesi.
Türk futbolunun içinde bulunduğu durum kabul edilebilir bir durum değil. TFF seçimlerinde seçim yapmıyoruz, seçin yapıyoruz. Üyelerimizin dediği üzere siyaset futbolun içine girdikçe Fenerbahçe tersliğinin artması, Fenerbahçe’nin önüne konan manilerin kat ve kat artması herkesin kabul edeceği, kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek. Ne yazık ki durum bu türlü. Artık bizim bunu kabul etmeyeceğimizi anlamaları gerektiğini düşünüyorum.
Fenerbahçe adalet istiyor. Eşit muamele istiyor. Fenerbahçe bilhassa son periyotta bize reva görülen bu muamelenin son bulmasını istiyor. Evet devlet Fenerbahçe’ye borçludur. Fenerbahçe devletten alacaklıdır. Fetö ile uğraşında ve duruşunda.
Bekir beyin konuşmaları işi yanlış yere çekti. Bekir beyefendi, Rahmi beyefendi ile kelamından dışarı çıkmasam esasen lider olmazdım. İşe aileyi lütfen katmayalım. İşimize, şirketimize gelecek ziyandan da endişem kuşkum olsa, cüretimi kıracak bir öge olsa aslında bugüne kadara yaptıklarımı da söylediklerimi de söylemezdim.
Vedat Bayram; lobi yapın, haksızlığımızı lisana getirin, gidebildiğiniz yere kadar gidin, diyor. Katılıyorum. Yapmadık zannetmeyin. Yapabildiğimiz kadar yaptık. Daha fazla yapmamız gerekiyor.
Hakan beyefendi biraz önce Türkiye’deki medyanın durumunu çok hoş özetledi. Bize en çok ziyan verenler, Fenerbahçeli olduğunu söyleyenler. Tahminen aksiyon planımız içinde artık onlarla da nasıl muhatap olacağımızın da ismini koymamız lazım. Fenerbahçe’ye lisan uzatmanın yahut Fenerbahçe’yi zayıflatmanın bir bedeli olduğunu anlatmakta yarar var.
Sevil hanımla, Hakan beyefendi çok hoş söyledi. Ne karar alınacaksa alınsın. Her şeyden kıymetlisi oradaki sayının sağlanması, tek ve yekvücut olduğumuzu göstermemiz verilebileceğimiz en büyük tepkidir, dediler. Katılıyorum.
Bugün Federasyon 7 Nisan biletlerini satışa çıkardı. Biz çıkarmadık. Fenerbahçelilere sesleniyorum. Lütfen 7 Nisan için rastgele bir bilet temininde bulunmayın. 7 Nisan için rastgele bir seyahat tertibinde bulunmayın. 2 Nisan akşamını bekleyin. Sizlerden bilhassa rica ediyorum.
Ata Aksoy beyefendi Trabzon’da yaşananlarla ilgili kamu vazifelileri sorumludur, diyor. Evet kamu vazifelileri sorumludur. Buna müsaade edenlerin aynaya bakmasında yarar var. Bu türlü yanılgı yapan ve güvenlik zafiyetinde bulunan Emniyet Müdürü ve Vali vazifede kalıyorsa aslında Halil Umut Meler’in nasıl maçı bitirme gücü yoksa bu insanlarda bir yerden icazet almadan bunu yapabileceklerini sanmıyorum. Hala vazifede olmaları açık ve net biçimde Fenerbahçe topluluğuna bir bildiridir. Yalnızca adalet ve eşit muamele istiyoruz.
Sn. Aziz Yıldırım’ı katılıp katılmama konusuna burada girmeyeceğim. Kaya beyefendiye katiyetle katılmıyorum. Birlik ve beraberlik ortamında kendi iç siyasetimizi yapmayalım. Söyledikleriniz gerçeklerden çok uzaktır.
Bayan basketbolda Galatasaray ile maçımız var. Allah yollarını açık etsin. Fenerbahçe Beko’nun da Final Four yolunda Alba Berlin ile çok değerli maçı var. İnşallah iki müsabakanda da zaferle ayrılırız.
Başkanımız dedi ki, ‘Ne şikesi memleket elden gidiyor.’ O vakit ciddiye almadınız sonra bu ülkenin nelerle muhatap olduğu hepinizin malumu. Bir defa daha Fenerbahçe Spor Kulübü Lideri olarak söylüyorum. Fetö mudur, öteki bir şey midir, bilmiyorum. Futbol üzerinden kaos yaratılmaya çalışılıyor. Fenerbahçe’nin emeği ve yatırımları çalınıyor. Biz burada bunu haykırıyoruz. Futbol üzerinden kaotik bir ortam yaratılmaya çalışılıyor, diye. İkinci kere tıpkı yanılgıyı yapmayın. Fenerbahçe maksat alınmıştır. Nasıl bir sistemse Fetö ise Fetö, öteki ise öbür lakin Fenerbahçe üzerinden ülkede toplumsal kasvet yaratmaya çalışan bir şebeke olduğunu tabir etmek istiyorum. Hafife almayın. Geçen sefer neler olduğunu hepiniz biliyorsunuz.
Söz konusu devletse boynumuz kıldan incedir lakin Fenerbahçe Spor Kulübü de liderinden sokaktaki çocuğa kadar da bu topluluğun hakkını korumakta bizim görevimizdir. Sevgi ve hürmet ile selamlıyorum.” diyerek konuşmasını tamamladı.
