Başkan Vekilimiz Erol Bilecik, 2 Nisan Salı günü Stadımızda yapılacak tarihi Harikulâde Genel Konsey Toplantısı öncesi Fenerbahçe Televizyonu’nda kıymetli açıklamalarda bulundu.
İdare Heyeti olarak alınan İnanılmaz Genel Konsey kararının akabinde geçen 7 günlük süreçte topluluğun bütünleştiğini, tek beden olduğuna değinen Lider Vekilimizin açıklamaları şu biçimde:
CAMİAMIZIN GERÇEK MANADA BÜTÜNLEŞTİĞİ BİR 7 GÜNLÜK SÜREÇ GEÇİRDİK
Topluluğumuzu, taraftarlarımızı tüm kalbi hislerimle selamlıyorum. Herkse hürmet ve hürmetlerimi iletiyorum. Mübarek Ramazan ayının da bir kere daha hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Geçtiğimiz haftadan bugüne tam 7 günü geride bıraktık ve bu 7 gün boyunca ki Türkiye’nin birçok değerli gündemi var lakin Türk beşerinin en çok haksızlıklara son derece rezistans gösterdiği, karşı çıktığı hadiselerin başında da kulübümüze yapılan bahtsız uygulamalar, kararlar, bizimle karşı karşıya bırakılan durumlar geliyor. Topluluğumuzun çok ağır bir biçimde istişare yaptığı ki bence pek âlâ ve derin tahlillerin yapıldığı, haksızlıklara başkaldırının olağanüstü çok konuşulduğu ve bunların en hoşu de adeta tek beden olma noktasında da topluluğumuzun gerçek manada bütünleştiği bir 7 günlük süreç geçirdik. Bu süreç faal bir formda de yaşanmaya devam ediyor.
EĞER Kİ ORTADA ADİL BİR NİZAM VARSA BURADA İŞİN GALİBİNİN HANGİ SPOR KULÜBÜ OLDUĞUNU SÖZ ETMEK İSTİYORUM
Hesabı verilmeyen her haksızlık emin olun ki daha büyüğünü doğuruyor. Yani hesabını sorsak bile verilmeyen, bu manada her haksızlık daha büyüğünü doğuruyor. Ben bu cümleyi Fenerbahçe’de sık sık başımıza son 30 yıldır neredeyse artık tertipli bir formda devam eden bu hadisenin genel bir özeti olarak başlangıçta söylemek istiyorum.
Bu noktada topluluk olarak son 7 günde şahit olduğumuz hoş şeyler de var. Onları da paylaşmak isterim ki bugün adil nizamda yönetildiğine inandığımız ve siyasetin karışmadığı, bilhassa de Olimpik spor branşlarında Fenerbahçe’nin ne kadar rekabeti yerden yere vurduğu, spor karşılaşmalarında kupaları kaldırdığımıza bütün Türkiye şahit oluyor, bütün topluluğumuz da bunu gururla izliyor. Bunun en yenisini dün Fenerbahçe Opet Bayan Voleybol Kadromuzun almış olduğu Kupa Voley ile tekrardan örneklemiş, taçlandırmış olduk. Erkek ve bayan basketbolda aldığımız Türkiye kupaları, dün bayan voleybolda aldığımız kupa ve inşallah bu hafta da Bursa’dan yeterli haberler almayı ve erkek voleybolda da bunun devamını dilediğimiz kupalar, muvaffakiyetler gelsin. Söylemek istediğim şey şu, şayet ki ortada adil bir tertip varsa burada işin galibinin hangi spor kulübü olduğunu söz etmek istiyorum.
BÜTÜN REKORLAR KIRILIYORSA, REKORLAR ARKASI GERİSİNE GELİYORSA BUNUN ALTINDAKİ İMZA DAİMA FENERBAHÇE’YE AİTTİR
Burada ‘Dünyanın En Büyük Spor Kulübü’ derken afaki, hamasi hislerle edinilmiş bir bildiri değil bu. Hepimizin olağanüstü yeterli bildiği ancak bir kez daha altının çizilmesinde çok büyük yarar gördüğüm şey şu; biz sporda 12 branşla uğraşıyoruz. Yani neredeyse uğraşılabilecek branşların tamamını kapsıyoruz. Ya şampiyonuz ya da final oynayan bir kadroyuz. Bu uzun yıllar devam eden, bizim DNA’mızda olan bir hadise. Yani bütün rekorlar kırılıyorsa, rekorlar gerisi arkasına geliyorsa bunun altındaki imza daima Fenerbahçe’ye aittir. Yetiştirdiği atletler ki Olimpiyatlara en fazla sportmen yetiştiren kulüp, bu ülkenin geleceğine dair ışık tutan bütün gençlerin bir manada yolunun geçtiği ortak spor kulübünün daima isminin günün sonunda onurla ve gururla Fenerbahçe olduğunu görüyoruz. Yüzlerce sportmeni ve profesyonel takımlarıyla da ‘Dünyanın En Büyük Spor Kulübü’ unvanının gerçekten ete kemiğe bürünmüş hali olarak görüyoruz. Bunların hepsine toplu olarak baktığınız vakit Türkiye’nin en kıymetli markalarının başında geliyoruz. Bu dünya ölçeğinde de birebir formda. Lakin buna bir ulusal kıymet olarak hizmet ediyoruz. Bunun da altını bilhassa çizmek istedim.
FUTBOL SANAYİSİNDE BİZİ TUTMAYA ÇALIŞTIKLARI NOKTA BU: OYUNUN İÇİNDE KAL FAKAT MÜSABAKANIN İÇİNDE KALMA. BU TÜRLÜ BİR DÜNYA YOK!
Kimi markaların yaratmış olduğu bedel, sahip olduğu gücün rastgele bir finansal durumla, rastgele bir tabloyla açıklamak mümkün değil. Bugün bu türlü bir sevgi selinin buluştuğu bir tepe noktası olarak görüyoruz. Bu sevginin, bu tutkunun, bu topluluğun gönüllerde bilhassa de manevi pahanın karşılığını ne sözlerle ne de sayılarla söz etmek mümkün değil. Bu türlü baktığımız vakit Liderimizin uzun müddettir anlatmaya çalıştığı ana nokta şu; Fenerbahçe oyunun içinde kalsın lakin yarışmacı olmasın. Bu türlü bir dünya yok! Türkiye Cumhuriyeti’ndeki bütün vatandaşlarımızın daha fazla gündeminde olan futbol sanayisinde bizi tutmaya çalıştıkları nokta bu: Oyunun içinde kal fakat yarışın içinde kalma. Bu türlü bir şey olabilir mi? Bunu yaparken de birçok regülasyon, otoritenin de… yani her yolu kendisine mubah gören bir yapı var. Rekabette de regülasyonlarda da vs. bu türlü görüyoruz.
FENERBAHÇE’YE YAPILAN BÜTÜN BU HAKSIZLIKLARA, YAPILAN KÖTÜLÜKLERE YANİ BUNLARLA İLGİLİ HER ŞEYE KARŞI BÜTÜN TOPLULUĞUMUZLA KENETLENEREK BUNUN BİR GÖRÜŞ ALIŞVERİŞİNİ YAPMAK İSTİYORUZ
Geçtiğimiz hafta pazartesi günü İdare Konseyi Toplantısı prestijiyle Sayın Liderin da kamuoyuna açıkladığı üzere 2 Nisan tarihinde, yani bir manada tek tarih olarak bütün topluluk ve kongre üyeleri olarak bunun altını bilhassa çizmek istiyorum, bunun ikinci bir telafisi yok. 2 Nisan’da bu işi yapacağız ve onda da muazzam çoğunlukla hem kulüp tarihimizin rekorunu kıracağız hem de spor sanayisinde bana kalırsa rekor olacak diye düşünüyorum. Harikulâde Genel Konseyimizi yaparken davetimizin çok özet olarak 3 tane gayesi vardı:
Fenerbahçe’ye yapılan bütün bu haksızlıklara, yapılan kötülüklere yani bunlarla ilgili her şeye karşı bütün topluluğumuzla kenetlenerek bunun bir görüş alışverişini yapmak istiyoruz. Bilhassa son gelişmelerin tamamını sorgulamak istiyoruz. Hesabı verilmeyen her mevzu daha sonra büyüyerek kapımıza geliyor. İstişare kültürü doğrultusunda da yol haritamıza bütün kongre üyeleri olarak ve bir kulübün en uzman makamı olan Genel Konseyimizde tartışalım, yol haritasını ortaya koyalım ve konseyden da bu yetkiyi İdare Heyeti olarak da alalım istiyoruz. Sonrasında da Ali Liderin liderliğinde idare heyeti olarak gerekli olan bütün hazırlıklarımızı ve bütün uygulamalarımızı yapmaya çoktan hazırız. Bir defa daha buradan altını çizmek isterim ki bu adım yalnızca ve yalnızca Trabzonspor maçında yaşadığımız olaylara dayalı değildir! Yani bunu yalnızca Trabzonspor maçına endekslemek kelam konusu bile olamaz. Adaletsizliğin en uç noktası, adaletsizliğin adil sayılmasıdır! Fenerbahçe olarak geldiğimiz nokta, karşılaştığımız tablo ve görüntü budur. Biz şu anda adaletsizliğin en uç noktasını yaşıyoruz ve artık güya adaletsizliğin adil sayıldığı bir fotoğrafla, bir platformla baş başa kalıyoruz. Kulübümüz maalesef ki son 30 yıldır sportif yahut sportif olmayan birçok mevzuda negatif ayrımcılığa uğramaktadır. Türk spor tarihinde milat sayılabilecek tüm olumsuz örnekler ne tesadüftür ki daima Fenerbahçe üzerinden yaşanmaktadır. Yani nerede olumsuz bir örnek yaşanacak burada bu işin miladı güya Fenerbahçe’ye bahşedilmiş üzere yaşatılıyor. Bunların ortasında topluluğumuzun olağanüstü yeterli bildiği 4-5 tane olumsuz örneği alt alta saymak isterim. Kimi noktaları hatırlatmakta yarar var.
TÜRK SPOR TARİHİNDE MİLAT SAYILABİLECEK TÜM OLUMSUZ ÖRNEKLER NE TESADÜFTÜR Kİ DAİMA FENERBAHÇE ÜZERİNDEN YAŞANMAKTADIR
Herkesi 2005-2006 yılında Denizli’de yaşanan son maça götürmek isterim. Şampiyonluk noktasında bulunduğumuz konumu söylemek isterim. Bunun ayrıntısına girmeye gerek yok lakin buna bağlı olarak tam 7 dönem 3 defa ikisi kendi alanımızda olmak üzere daima son maçta şampiyonluğu kaybeden bir topluluk olduk.
3 Temmuz 2011! Daha dün üzere canlı bir formda hafızalarda duruyor. Fenerbahçe’ye kurulan şike kumpası! O periyotta devletimizin kurumlarına büsbütün sızmış olan bir terör örgütü kulübümüzü en uydurma bir biçimde şike operasyonu ile maksat aldı. Ve hepimizin hatırlayacağı üzere Sayın Liderimiz Aziz Yıldırım ve beraberinde birçok yönetici ve arkadaşımız, profesyonellerimiz tutuklandı. Yargılama ise hukuk prensipleri büsbütün yok edilerek, yok sayarak ve yerle yeksan edilerek yapıldı. Medya aracılığıyla da prestij suikastına uğrayan yeniden Fenerbahçe oldu. Bugün operasyonu yapan polisler, soruşturmayı yürüten savcılar ve bu kararları veren yargıçların tamamı ya bu örgüt elemanı, üyesi olmaktan hapisteler yahut yurt dışında kaçak konumda yaşıyorlar. Alışılmış ki eski liderimiz, yöneticilerimiz beraat ettiler. Lakin dünya futbol tarihinde bir spor kulübüne düşünün ki devlet içinden sızmış bir elle, bir yapıyla yani bütün imkanlarıyla bu manada bir hücum yapıldı. Dünyanın hiçbir yerinde bu türlü bir örnek yok. O periyotta ne kadar büyük talihsizlik ki Türkiye Futbol Federasyonu da UEFA ile koordineli bir formda bizi 2+1 Avrupa kupalarından men etmişti. Yani maddi ve manevi uğradığımız zararın haddi hesabı olmadığını buradan bir defa daha tekrarlamama gerek yok. En tipik örneklerinden bir tanesi de halka açık Futbol A.Ş., o gün 7 gün içerisinde aşağı üst %50 civarında kıymet kaybına uğramıştı. Bunların hepsine toptan baktığınız vakit dayanılmaz katliamlar, haksızlıklar yaşandı.
Tıpkı biçimde herkesin hafızasında tazeliğini koruyan 4 Nisan 2015 Rize maçı sonrası otobüsümüzün maçtan sonra Trabzon-Sürmene civarında kurşunlanması! 9 yıl geçti! Yüzlerce defa müracaatlar yapıldı, hukukçularımız bu hususta bütün adalet saraylarını suyolu yaptılar ve hala ortada failler yok. Düşünebiliyor musunuz, 9 yıl oldu!
Ve tekrar 3 Temmuz Kumpası münasebetiyle şu ana kadar Türkiye Futbol Federasyonu’na, bütün kurumlara açmış olduğumuz tazminat davaları vs. hala burada istediğimiz noktaya gelebilmiş değiliz lakin çabayı son dakikasına, son atılıma kadar da sürdürüyoruz.
Topluluğumuzun tekrar kendisi uygun hissetmediği 28 Şampiyonluğumuz. İdare Şurasındaki bütün bireyler olarak, bütün uzmanlarımız olarak her kezinde gündeme getiriyoruz. Türkiye Futbol Federasyonu’na ben de başta olmak üzere birçok defa bir fiil müracaatlarımızı yaptık. Nihayet 9 ay evvel yani bizim için ‘Acaba bir ümit mi oldu?’ diyerek lakin tabiri caize ağzımıza bal çalması üzere bir kurul kuruluğu söylendi. Yıllardır bunun uğraşını verdik, daha sonra bir komite kurulacağı söylendi ve evet, kurul pratik olarak lafta kuruldu. Lakin bugüne kadar kurulun toplandığı ne bir toplantı var ne de bize ulaşan en ufak bir bilgi kırıntısı var. Bu da atılmış hiçbir adımın olmadığını gösteriyor.
Liderimiz bunları daima ayrıntılı bir biçimde bunları anlattı. Riyad’da yaşana hadise! Güya tek başımıza biz Riyad’da maça çıkan bir kulüp havasına girdik. Halbuki iki tane kulüp vardı. Türkiye Futbol Federasyonu ve Bakanlığın dahil olduğu süreçte yalnızca hatalı Fenerbahçe ilan edildi. İnanılır üzere değil. Bunlar birçok hakem kusurlarıyla, yalnızca bu dönem değil. 30 yıllar süreçler dahilinde Fenerbahçe her daim haksızlığa uğradı.
HAK YENEN YERDE FENERBAHÇE’NİN SESİ YÜKSELİR
Bu hesaplar yeteri kadar sorulmadığı vakit daha büyüğüyle daima bir haksızlık daha geliyor. Artık bu ‘yeter’ denilen hadise, Sn. TFF Liderimiz bu kelimeyi vakit zaman kullanıyor fakat bizim topluluk olarak nitekim ne sabrımız kaldı ne de bu manada hatırı kaldı. Daima yeni ve daha büyük bir haksızlık doğuyor. Bu vesileyle topluluğumuza tekrardan seslenmek istiyorum. Hak yenen yerde Fenerbahçe’nin sesi yükselir. Fenerbahçe sesinin yükselmesi ile kalmaz; bütün topluluk olarak bıçağın kemiğe dayandığı noktaya gelmiş vaziyetteyiz. 2 Nisan’a rastgele bir formda, keyfe ıstırap bir formda gelinmedi. Yüzlerce gelen haksızlıklar, bu manada ete kemiğe büründü ve bizi 2 Nisan’a getirdi.
2 Nisan’da Fenerbahçe topyekûn, bütün topluluğuyla tek beden, tek ses olarak bu bahisleri istişare edecek. Hoş bir yol haritası ortaya koyacak. Kuvvetli, güçlü ve nihayetinde bunun yürürlüğe girmesi için de bizim için en kıymetli hazirun, makam olan Genel Kurul’dan da yetki Fenerbahçe İdare Kurulu’na verilecek. Bundan sonra da gerekli adımlara ve uygulamalara devam edeceğiz.
BİZE YAPILAN HAKSIZLIKLARI NE YARINA BIRAKACAĞIZ NE DE OBURLARININ YANINA
Bize yapılan haksızlıkları ne yarına bırakacağız ne de diğerlerinin yanına! Bu artık bizim için net ve açık. Bütün topluluğumuzdan benim de buradan sesleneceğim ana nokta büsbütün tek yürek olmaları. O saate, o dakikaya kadar da tek yürek olarak; biz de bunun altından evelallah kalkarız.
2 NİSAN BİZİM İÇİN MİLAT. TÜRKİYE FUTBOL TARİHİ İÇİN HATTA TÜRKİYE SPOR TARİHİ İÇİN KIYMETLİ VE SON DERECE KRİTİK BİR GÜN
2 Nisan bizim için milat. Harika durumlar, inanılmaz tahliller gerektirir. 2 Nisan saat 17.00’de Fevkalâde Kongremizi stadımızda gerçekleştirmiş olacağız. Harika durumlar varsa bizim de her vakit fevkalâde tahlillerimiz var. Şuna yürekten inanıyorum. Kongrede olacak bütün kongre üyelerimizin, gelecekteki kendi jenerasyonlarına, çocuklarına, torunlarına bırakacakları en büyük miraslardan bir tanesi. Toplantımızın bu manada içeriğine bakılırsa, Türkiye futbol tarihi için hatta Türkiye spor tarihi için değerli ve son derece kritik bir gün. Birinci kez bu manada istişaresi yapılacak bahislerle dolu bir gün. O gün aklıselimden asla ayrılmayacağız lakin isyanımızın da artık sesini, kuvvetini, şiddetini tek beden olarak gerekli olan her yere götüreceğimizi, göndereceğimize inanıyorum. Çok büyük bir gururla, onurla, erdemle saat 17.00 prestijiyle bütün kongre üyelerimizi ağırlamış olacağız.
2 NİSAN’A KADAR LİDERİN LİDERLİĞİNDE TOPLULUĞUMUZLA BİRÇOK VESİLEYLE TOPLANACAĞIZ
2 Nisan Genel Kurulu’nda şu ana kadar yapılan bağlantılar olağanüstü yüksek. Sizlerin kanalınızla bir vites daha yükseltiyoruz. 31 Mart prestijiyle aidatlarını yatırmış bütün kongre üyelerimizin tamamını o gün bekliyoruz. Bir hafta sonrası yok. Yalnızca tek tarih olduğunu düşünün. 2 Nisan saat 17.00. Daima bir arada iftarı idrak edeceğiz. İftarda 45 dakikalık bir orta vereceğiz. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak arkadaşlarımız bütün hazırlıkları yaptılar. Bütün kongre üyelerimizi büyük bir memnunluk ve memnuniyetle ağırlamış olacağız. Şu ana kadar WhatsApp, SMS, kulüpten haberler, toplumsal medya uygulamaları ile girişler nereden yapılacak, kimler nasıl katılacak, servis hizmeti, otopark konusu vs. bu manada teknik mevzulardaki bütün sorular ve ayrıntıları yapılan bağlantılarda mevcut.
2 Nisan’a kadar çok değerli toplantılarla devam edeceğiz. Liderin liderliğinde topluluğumuzla birçok vesileyle toplanacağız. İdare Heyeti arkadaşlarımın da çok daveti olacak. Ben birinci çağrıyı bu hafta prestijiyle başlatmış oldum. Bundan sonra silsile olarak devam edecek.
ADİL KOŞULLARIN OLDUĞU BÜTÜN SPOR KARŞILAŞMALARINDA BİZ ŞAMPİYONLUĞA ADAYIZ
Günün sonunda tek dileğimiz var. Adil koşulların olduğu bütün spor karşılaşmalarında biz şampiyonluğa, kupaya adayız. En büyük adayız. Bu türlü bütüncül ortamda bakıldığı vakit da eşi gibisi olmayan bir spor kulübünün idaresini yapıyoruz. Bu manada gücünü bütün Türkiye ile yapıyoruz. Kâfi ki bu manada önümüze pürüzler koymayın. Biz adil tertipte yarışmak istiyoruz. Adil kaidelerde ne bize bir gram iltimas tanınsın, hiçbir halde bu türlü bir şeyimiz yok. Ne sportif, ne de sportif olmayan alanlarda… Bütün isteğimiz büsbütün herkese ne tertip adalet uygulanıyorsa tıpkı adalet bizim için olsun. Biraz önce söylediğim üzere maalesef bize daima uç tarafı kalıyor. Adaletsizliğin uç tarafı sahiden adil olmakmış üzere bir uygulamayla artık baş başa kalmayalım.
Bütün camiayı, sevgiyle ve hürmetle tekrarda kucaklıyorum. Emin olun 2 Nisan’da herkesin orada olması bence topluluğuna, kulübüne, kendi sorumluluğu için bu manada en büyük sorumluluk hissesi ve vazife. Bunun sorumluluğu son derece değerli ve değerli. Orada fikir beyan etmek, ilgili kararlara katılmak ve bizleri yetkilendirmeyi tekrardan rica ediyoruz. Bunun da yapılacağı konusunda en ufak bir kuşkum yok. Eminim Fenerbahçe topluluğu, Fenerbahçe Spor Kulübü bu manada yeni bir rekora da imza atacak. Spor Kulübü olarak en çok kongre üyesini barındıran noktadayız. Bugün, yarının bir fazlası olarak baktığımız vakit 20 binin çok üzerinde kongre üyesi sayısıyla 2 Nisan’ı inşallah bir arada karşılamış olacağız.
Basın Fotoğrafları
