Hukuk İşlerinden Sorumlu İdare Şurası Üyemiz Fethi Pekin, 2 Nisan Salı günü Stadımızda yapılacak tarihi Harika Genel Heyet Toplantısı öncesi gerçekleştirilen toplantıda Yüksek Divan Heyeti Üyelerimizi türel çalışmalar hakkında bilgilendirdi.
Hukuk İşlerinden Sorumlu İdare Şurası Üyemiz Fethi Pekin, “Alacağımız yahut almayı değerlendireceğimiz tüm aksiyonların farklı başka türel sonuçları var. Bugüne kadar Fenerbahçe’nin başına gelen tatsızlıkların yapılan uygulamaların da hepsinin tüzel karşılığı var.
3 Temmuz sürecine dönelim. Kelamda Şike operasyonuyla Sn. Liderimiz Aziz Yıldırım ve Pahalı İdare Konseyi Üyeleri, kulüp çalışanlarımız ve Fenerbahçeli dostlarımız haksız yere bir operasyona kurban edilmiş ve bunun sonucunda haksız yere mahpus yatmışlar.
YARGITAY KARARI HAKKINDA
Yeniden yargılama sürecinin sonlanmasından sonra beraat kararları mutlaklaşmış ve Fenerbahçemizin haklılığı ortaya çıkmıştır. Kumpas Davası dediğimiz yani bu operasyonu Fenerbahçe’ye karşı planlayan Fethullahçı Terör Örgütü mensubu başta polisler olmak üzere sanıkların yargılanma süreci başlamış, bu süreçte geçtiğimiz hafta Yargıtay kararıyla şimdi bitmemiş olsa da bitmenin sonuna gelmiştir.
Yargıtay kararıyla ilgili bilgilendirme yapmak istiyorum. Bizim aslında burada kaybettiğimiz bir şey yok. Üstüne basarak niçin bunlar Fenerbahçe’nin başına geliyoru, bu hususta da düşünmenizi istiyorum.
Hepimizin bildiği üzere 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararında bu sanıkların tamamına örgüt üyeliğinden zincirleme iftiradan, zincirleme evrakta sahtecilikten 1000 küsur yıl, 800 küsur yıl üzere mahkûmiyet kararları çıkmıştır. Sonrasında bunlar onanmıştır. Sonrasında mevzu kimi kabahatler yüzünden Yargıtay’a gitmiştir. Yargıtay’ın geçen hafta verdiği kararda bütün bu sanıkların kabahatleri kesin olarak söz edilmiş yalnız bir tek şurada bir ayrıntı var. Bizim de anlamada zahmet çektiğimiz iki bahis var.
Bir tanesi, zincirleme kabahatlerle ilgili. Basitçe anlaşılsın diye şöyle izah edeyim. 100 kez evrakta sahtecilik yaptıysanız o tek bir kabahattir ve münasebetiyle cezalarda 1×100 değil, yalnızca bir cezaya hükmediyor. Hukuken son derece tartışmalı bir husustur. Olağan Yargı’nın verdiği karara da hürmet duymamız lazım. Biraz evvel de söylediğim üzere bu daha mutlaklaşmış değil.
Bizi en çok rahatsız eden ‘Fenerbahçe hatadan ziyan görmedi’ diye oradan bir karar çıkmıştır. İştirakçi sıfatımız varken bu Yargıtay kararı ile bu da ortadan kalkmıştır. Çok tuhaf. Fenerbahçe nasıl cürümden ziyan görmemiş. Farklı. Neyse dediğim üzere kesinleşmedi. Buradan tekrar geriye gidecek. 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gidecek. Ayrıyeten Yargıtay Başsavcılığı bu karara itiraz edebiliyor. 23. Ağır Ceza Mahkemesine giderse de biz 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği cezalarda direnmesini talep edebiliriz. Onun için katılaşmasına şimdi mühlet var. Bunun üzerinden çok vakit geçti. Kimi açıklamalarında vakit aşımı tehlikesini işaret etmiştim. Vakit aşımı tehlikesi hala vardır lakin gerçekleşmemiştir. Bir an önce orada da beklediğimiz kararın çıkmasını umuyoruz.
TFF’YE AÇILAN TAZMİNAT DAVASI HAKKINDA
Şimdi bu iki asıllı davayla birlikte biz idareye geldikten sonra mevzuyu yani Fenerbahçe’nin maddi ve manevi ziyanlarını ve bunlarla ilgili ne türlü türel aksiyonlar alabileceğimizi etraflıca değerlendirip yeniden bildiğiniz üzere TFF’ye Tazminat Davası açtık. Niçin TFF’ye açtık? Zira 2010-11 yılı şampiyonu Fenerbahçemizi 2011 yılında Şampiyonlar Ligi’nden bize rastgele bir disiplin soruşturması dahi yapmadan men etmiştir. Bu kararından ötürü Fenerbahçemizin uğradığı maddi ve manevi ziyanlardan dolayı tazminat davası açtık. Davamız Ankara’da görülüyor. 8 Asliye Cezaya düştü. Son derece kıdemli ve konusuna hakim hızlı bir hakime bu evrak gitti. Lakin o yargıcımızın kıdeminden ötürü emekliliği yaklaşıyordu. Karşı taraf vekilleri bir nevi bel altından vurarak davayı geciktirmek üzere iki defa bu ilgili hâkim hakkında reddi hâkim talebinde bulundular. Doğal bunlar her seferinde süreyi uzatan süreçler. Bir türlü hususun aslına gelemiyoruz. İlgili yargıcımız emekli oldu ve evrak öbür bir hâkime geçti. O yargıçta evrakın ehemmiyetinden midir, baskıdan mıdır, yoksa kendi hür iradesiyle midir, bilmiyorum. Kimsenin günahı da almayalım. O yargıçta bir duruşma sonra HSYK’a dilekçe verdi ve tayinini istedi. O hâkim de gitti. Sonra bir hâkim daha geldi. Bakın işin aslına geçemedik. 2.5 sene oldu, ayak oyunlarıyla. Bu hâkimimizde daha yeni geldi. Bir duruşma gördük. Son derece süratli biçimde birinci duruşmadan eksper tayin etti. Aslında 2 sene evvel olması gereken noktaya lakin daha yeni geldik. 3 kişilik eksper heyeti atandı. Kendi hususlarında uzman, karşı tarafın vakit aşımı savları var. Burada da var. ‘Daha evvel bu iş Tahkim’de bitmiştir, bunu özel hukuka taşıyamazsınız’ diye itirazları vardı. Yargıçlar onu reddetti. Vakit aşımı ve zararın hesaplanmasına dair itirazlar var. 3 bilir şahıstan davayı gören mahkeme ne istiyor: Ziyan hesabını yap, vakit aşımı var mı, yok mu? Bu mevzuları açıklığa kavuştur. Raporunu sun ve davada devam etsin. Burada enteresan birtakım geciktirme taktikleriyle olay 2.5 yıldır temele lakin gelecek. Bir sonraki duruşma 16 Nisan 2024 tarihinde. Çok yakından takip ediyoruz. Her etabında bilgilendirme yapıyorum. Yalnızca ben değil benimle birlikte bir avukat ordusunun baş yorduğu ve bizimle birlikte stratejiler kurduğu ve bu doğrultuda hareket ettiğimiz bir dava.
Başkanımız bilhassa ne dedi: ‘Biz devletimizle helalleşmek istiyoruz.’ Ben de her seferinde ‘biz devletimizle davalaşmak istemiyoruz’ dedim. Biz bu sorunu sulhen halletmek istiyoruz. Bu ziyana biz kimlerden ötürü uğradık? Fetö mensubu polisler, yargıçlar, savcılar. Kumpas Davası neticelenince İç İşleri Bakanlığına bir sulh dilekçesi vermek suretiyle mevzuyu da izah ederek, nasıl ziyan gördüğümüzü terör örgütü mensuplarının kumpasından dolayı tazminat talebinde bulunduk. Bu ret oldu. Münasebetiyle müddeti içinde İç İşleri Bakanlığımıza da dava açtık. O da devam ediyor. Şimdi Adalet Bakanlığına bir dava açmadık. Daha birçok hukuksal sorun ve bahis var” diyerek kelamlarını noktaladı.
