Bir ilişkiyi, evliliği zora sokan olayların başında aldatma durumu gelir. Boşanmaların ya da romantik ilişkilerin bitmesinin birinci sebebi anlaşamamaksa, ikinci “görünür” sebebi de birinin diğerini aldatmış olmasıdır. Aile ve çift terapisine gelen çiftlerin geliş sebeplerinin önemli bir kısmını aldatma vakaları oluşturmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumunun 2006 yılında boşanma sebepleriyle ilgili yayınladığı dosyada aldatma/aldatılma boşanma nedenleri listesinin en başında yer almaktadır.
Günümüzde kadın, erkek aldatma oranlarına bakıldığında bunun neredeyse eşit olduğu görülmüştür. Eskiden aldatma diyince bunun genellikle erkekler tarafından ve cinsellik içeren bir ilişki şeklinde yaşandığı düşünülürdü. Artık günümüzde bunun boyutlarının ve cinsiyet dağılımlarının farklılaştığını, duygusal aldatma olarak görülen durumun arttığını görüyoruz.
İki kişi arasında yaşanan romantik ilişkiye bir ötekinin dahil olması çift terapistlerine “üçgenleşme” kavramını da çağrıştırır. Bu açıdan bakıldığında aslında partnerin bir diğerini sadece başka bir kadın/adamla değil bazen işiyle, bazen tuttuğu bir takımla, bazen bir arkadaş grubuyla da “aldattığını” aslında gözleriz ya da ilişki içinde bunu hissederiz. Bu ilişki dışına sekme ve üçgenleşme ile karakterize olan süreci bir ötekinin görünür varlığı devreye girmedikçe anlamlandırmanın daha çok yalnızlık, değersizlik gibi duygularla hissediliyor olduğu görülür. Bu yazıyı okurken aldatma kavramını (daha çok bir öteki kadın/adamın ilişkiye dahil olması ile karakterize bir durum gibi kulağa gelse de) bu açıdan da okumanın ilişki içinde yaşadığınız süreçleri anlamlandırmada katkısının olabileceğini düşünüyorum.
Aldatmanın sadece iyi gitmeyen evliliklerde ya da ilişkilerde olduğunu söylemek çok da doğru bir yaklaşım olmaz. Terapiye gelen çiftlerin önemli bir kısmı ilişkilerinin oldukça iyi gittiğini ve partnerlerinin nasıl başka biriyle olduğunu anlayamadıklarını ifade ederler. Bugünün evliliklerine/ilişkilerine baktığımızda aldatmanın sadece cinsellik için yapıldığını söylemek de doğru olmaz. Peki o zaman insan neden aldatır? Özellikle kadınların ve azımsanmayacak kadar çok sayıda erkeğin sadece beğenilmek, onaylanmak, önemli bir diğerinin gözünden kendini görebilmeyi deneyimlemek ve ilişki içinde bir şekilde gelişebilmek için ilişki dışı bir ilişkiye girebildiklerini yadsıyamayız. Bunun yanında her ilişki dinamiğinde ve her bireyin kendi içsel süreçlerinde bu süreci başlatma, sürdürme ve anlamlandırmada farklı açılımlarının olabileceğini ifade edebiliriz. Bu kısmı görebiliyor olmanın hem ilişkisel alan için hem de bireysel süreçlerimiz için önemli bir noktadan geçtiğini ve karanlıkta kalan ya da bırakılan bazı yanların görülmesi için önemli bilgiler getirebildiğini biliyoruz.
Aldatma bir travma mıdır? Travma boyutunda yaşanıp yaşanmaması, nasıl öğrenildiğine, kendisinden saklanan olayın derinliğine, bireyin hayatında aldatmanın nereye konumlandığına, aldatma şekline ve bunun devam ediyor olup olmamasına göre belirlenebilir ama aldatılma durumunun bir narsistik yaralanma yaşattığı kesindir. Fiziksel afetlerin kişinin güvende olma duygusunu zedelediği gibi, bu tür ilişki dışı ilişki de partnerin kendini güvende hissetmesine bir süre engel olur; güven duygusu yerini endişeye ve tehdide bırakır. Sürekli tetikte olma hissiyle yaşamak da oldukça yorucu ve zorlayıcıdır. Aldatılan kişi, çoğu zaman ayağının altındaki zemin çekilmiş ve boşlukta kalmış hisseder.
Çift terapistlerini ve partneri en çok zorlayan konulardan bir tanesi sıklıkla aldatılan eşin ilişkinin detayları merak etmesidir. Aksinin daha uygun olduğu bilinmesine rağmen kişiler, ilişki dışı ilişkinin tüm detaylarını öğrenmek isterler. Bu uğurda sağlıkları bozulan, duygularını kontrol etmekte zorlanan kişi sayısı oldukça kayda değerdir. Aslında böyle bir durum yaşandığında olaya ilişkin detayları öğrenme isteğine gem vurmak, alınan yarayı temiz bir tamponla sıkıca kapatmak gibidir. Daha fazla kan kaybını ve enfeksiyon riskini önlemek için gereklidir.
Aldatma kelimesinin, bu yazıda da olduğu gibi, sözünün geçtiği her yerde ciddi bir bulaşmışlığı ve bırakmayışı ile karşılaşırız. Sonrasında çiftler arasında her düşünme, konuşma ve davranma bu kelimeyle başlar ve biter hale gelir, ilişkinin her yerine sinen bir koku gibidir ve ilişki sadece bu sebeple de bozulmaya devam edebilir. Bu tanımın dışında veya yüksüzlüğünde ilişkileri değerlendirmek, her şeye rağmen mümkün olabilmektedir. Kişiler bu şekilde düşünme ve davranmaya muktedir olabilirlerse eğer, ilişkilerin telafisi, iyileşmesi ve yenilenmesi söz konusu olabilir. Aldatılmanın nasıl tespit edildiği değil, olası böyle bir durumun ne anlama geldiğinin anlaşılması ve takibi kişileri ilişkisel ve bireysel anlamda anlamlı bir sonuca ulaştırabilir.
Aldatma olgusu var olan ilişkiyi değiştirir; ilişkinin hikâyesi, o güne kadar bilinen ve yaşanan şekliyle sona ermiş, ilişki ayarları değişmiştir. İlişkiye format atıp yeni bir kurulum mu yapılacak, yoksa taraflar kırık dökük duygularını olabildiğince toplayıp o ilişkiden taşınacaklar mı? Aldatma durumun psikolojik bir destek alındığında ilişkinin lehine kullanıldığı ve ilişkinin daha doyumlu olmasına bile sağladığı az görülen bir durum değildir.
Aldatmayı bir ilişki kazası gibi düşünmenin işe yaradığı görülmüştür; nasıl ki trafik kazası yaptığımızda kendimizi hastaneye, aracımızı servise götürüyoruz; ilişki kazalarında da bireylerin iyileşmesi ve ilişkinin tamiri (veya tahliyesi) için uzman psikoterapist desteği alınması tavsiye olunur. Terapide yapılacaklar kişilerin nasıl hissettiklerinin görülmesi, değerlendirilmesi, ilişkinin içerisinde ve kişinin içinde ne tür yaralanmalara, kırıklıklara sebebiyet verdiğinin tespiti ve tamirinin yapılmasının sağlanması, kişilerin içinde karşı tarafa karşı nasıl değişikliklere sebebiyet verdiğinin görülmesi ve değerlendirmesi yönünde olacaktır. Böyle bir destekle ilişkiyi bitirmek isteyenlerin çok yara almadan bitirmelerinin sağlandığı, ilişkinin devamlılığına karar veren ve buna uygun olan çiftlerin de ilişkilerinin yeniden yapılandırılarak süreci çok daha iyi bir noktaya taşıdığı çok sık karşılaşılan bir klinik gözlemdir.