Glokom nedir? Glokom, göz tansiyonu olarak da tanımlanabilmektedir. Göz içi basıncının görme hududuna hasar verecek kadar yükselmesi ile oluşmaktadır. Bu durumun sonucunda hastada görme kaybı oluşmasına yol açmaktadır. Olağan bir beğenilen daima olarak göz sıvısı üretilmektedir. Ayrıyeten bu sıvı istikrarlı bir halde emilerek boşaltılmaktadır. Bunun sonucunda ise göz içi basıncı olağan bir seviyede kalmaktadır. 20-21 mm Hg’nin altında yer alan göz tansiyonu olağan kabul edilmektedir. Şayet bu düzeyin altında bir sonuç ortaya çıkıyorsa glokom hastalığı görülme ihtimali artmaktadır. Göz sıvısı üretildiğinde boşaltılması engellenirse göz içi basınç artmaya başlamaktadır ve glokom meydana gelmektedir.
Göz sıvısının kan damarlarına ulaşmasını sağlamakta olan kanalcıklarda olağanda olmaması gereken bir tıkanıklık oluşmaktadır. Birikmeye başlayan sıvı ise git gide basıncı arttırmaktadır ve basınç, göz hududuna ziyan vermektedir. Tedavi edilmez ise büsbütün görme kaybı yaşanmasına neden olmaktadır.
Glokom Neden Olur?
‘’Glokom neden olur?’’ sorusu epeyce merak edilen mevzular ortasında yer almaktadır. Bir başka deyişle göz tansiyonu olan glokom, göz içi basıncının artmasından kaynaklı oluşmaktadır. Bu hastalıkta göz sıvısı, gözün ön kamerasında birikmektedir. Drenaj kanalından dışarı akması gereken su, gözün ön kamerasında birikmekte ve göz içi basıncını yükseltmektedir. Sonucunda ise glokom meydana gelmektedir. Erkenden tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Bunun nedeni ise tedavi edilmez ise hastada görme kaybına yol açmasından kaynaklanmaktadır.
Glokomun nedenleri ortasında miyopi, hipermetropi olağandışı optik hudut anatomisi, migren, steorid kullanımı yer almaktadır. Bununla birlikte daha evvel göz ameliyatı geçirilmiş olması, diyabet, kornea incelmesi de glokomu ortaya çıkarabilmektedir.
Glokom Kimlerde Görülür?
Glokom kimlerde görülür? Glokom, göz sıvısının dışarı atılamamasından ve birikmesinden ötürü oluşmaktadır. Halk ortasında göz tansiyonu olarak anılan bu hastalık ilerleyen devirlerde görme kaybına yol açabilmektedir. Kesinlikle erkenden tedavi edilmesi gereken hastalıklardan biri olarak görülmektedir. Her hastada farklı nedenlerden ötürü ortaya çıkabilmektedir. Çabucak her yaştan beşerde oluşabilen bir hastalık çeşididir. Lakin 40 yaş üzerinde olan hastalarda daha sık rastlandığı gözlemlenmektedir. Ayrıyeten özellikler ailesinde göz tansiyonu olan bireylerin dikkatli olması gerekmektedir. Bundan ötürü kesinlikle yılda bir kez denetim ettirilmesi gerekmektedir.
GLOKOM BELİRTİLERİ NELERDİR?
İzmir glokom belirtileri nelerdir? Bu hastalığa sahip olan bireylerde genelde rastgele bir belirti oluşmamaktadır. Lakin erken devirde kimi hastalarda sabahları baş ağrısı oluşmaktadır. Orta ara bulanık görme yaşandığı, geceleri ışık etrafında halkalar görüldüğü, televizyon izlerken ağrı oluştuğu da söylenmektedir. Net bir belirtisi bulunmamaktadır lakin hastaların şikayetlerinin genelde bu tarafta olduğu görülmektedir.
Glokom genelde ileri bir düzeye ulaştığında ve bariz bir görme kaybı yaşandığında anlaşılmaktadır. Tıpkı vakitte ailede glokom hastalığı olan birinin bulunması, migren, şeker hastalığı üzere durumlarda riski arttırmaktadır. Uzun periyodik kortizon tedavisi, göz yaralanmaları üzere durumlarda yeniden riski arttıran durumlar ortasında yer almaktadır.
İleri yaşlarda birdenbire ortaya çıkabilen dar açılı glokom, şiddetli göz ağrılarına neden olmaktadır. Ayrıyeten görme kaybı yaşanmasına, şişlik ve kızarıklığın meydana gelmesine yol açmaktadır. Acil tedavi edilmesi gereken bir durum olarak görülmektedir.
GLOKOM TEDAVİ USULLERİ NELERDİR?
İzmir glokom tedavi sistemleri nelerdir? Teşhis konulduktan sonra büsbütün güzelleşeceği söylenememektedir. Lakin uygun bir tedavi usulü ile denetim altında tutulabilmektedir. Böylece hastada oluşabilen görme kaybının ilerlemesi engellenebilmektedir. Birinci olarak göz içi basıncı düşüren ilaçlar ile tedavi edilmektedir. Şayet rastgele bir düzelme görülmez ise cerrahi yollara başvurulmaktadır. Birtakım hastalarda birden fazla cerrahi müdahaleye gerek duyulabilmektedir. Elhasıl glokom tedavi prosedürleri hastanın durumuna nazaran değişim göstermektedir.
