IMF’den yapılan açıklamada, 27 Eylül’de Türkiye ile 4. unsur konsültasyonunun tamamlandığı belirtildi.
Açıklamada, geçen yıl boyunca iktisat siyasetlerinde yaşanan kararlı değişimin Türkiye’nin genel siyaset duruşunu sıkılaştırdığı söz edildi.
Vergi ve harcama tedbirlerinin mali ihtiyatı tekrar sağlama eforlarını desteklediği belirtilen açıklamada, daha güçlü gelir siyasetlerine olan bağlılığın kredibiliteyi güçlendirdiği vurgulandı.
Açıklamada, siyaset dönüşünün ekonomik dengesizlikleri azalttığı ve inancı yine canlandırdığı tabir edildi.
Sıkılaşan finansal şartların iç talep üzerinde baskı oluşturmasıyla manşet enflasyonun düştüğüne işaret edilen açıklamada, piyasa hassaslığının yerli ve yabancı yatırımcıların TL cinsinden varlıklara yönelmesiyle keskin bir halde güzelleştiği, düşük emtia fiyatları, canlı ihracat ve azalan altın ithalatının hem brüt hem de net rezerv durumunda büyük bir güzelleşmeyi destekleyerek cari hesabı güçlendirdiği değerlendirmesinde bulunuldu.
Açıklamada, “Yetkililerin kademeli siyaset ayarlaması çerçevesinde enflasyonun daha da düşmesi bekleniyor.” tabiri kullanıldı.
Beklentilere ait risklerin kıymetli ve aşağı istikametli olduğu belirtilen açıklamada, bunlar ortasında beklenenden daha güçlü fiyat ve fiyat ataleti, sermaye akışlarının aksine dönmesi, yükselen global güç fiyatları ile tırmanan jeopolitik tansiyonların yer aldığı bildirildi.
Açıklamada, kıymetli finansal ve dış kırılganlıkların devam ettiği belirtilerek, enflasyonla gayrete yönelik kademeli yaklaşımın risklerin ortaya çıkabileceği süreyi uzattığı tabir edildi.
Enflasyonla çabayı desteklemek için mali konsolidasyon önerisi
IMF İcra Yöneticileri Konseyinin değerlendirmelerine de yer verilen açıklamada, Türk yetkililer, makroekonomik dengesizlikleri ve riskleri değerli ölçüde azaltmaya yardımcı olan 2023 ortasından bu yana kararlı siyaset sıkılaştırması için takdir edildi.
Enflasyonist baskıların hala yüksek olduğuna ve değerli aşağı istikametli risklerin bulunduğuna işaret edilen açıklamada, enflasyonist beklentilerin çıpalanması ve makroekonomik istikrarın sağlanması için koordineli mali, nakdî ve gelir siyasetlerinin uygulanması davetinde bulunuldu.
Açıklamada, sürdürülebilir kamu borcu düzeylerine işaret edilerek, enflasyonla gayret uğraşlarını desteklemek ve tamponları daha da güçlendirmek için daha büyük ve daha ön yüklemeli mali konsolidasyon önerildi.
Ücretlerin enflasyon beklentileri doğrultusunda belirlenmesine geçilmesinin enflasyonu kıymetli ölçüde düşürmeye yardımcı olabileceği tabir edilen açıklamada, enflasyon gaye düzeylere yaklaşana kadar sıkı, bilgiye bağlı para siyasetinin sürdürülmesi daveti yapıldı.
Açıklamada, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının enflasyonun düşürülmesi yolunun rayında kalmasını sağlamak için gerekirse daha fazla sıkılaştırmaya hazır olması gerektiği kaydedildi.
Finansal istikrarı korumak için teyakkuz ve daha fazla ıslahatın ehemmiyeti vurgulanan açıklamada, Türkiye’nin Mali Hareket Misyon Gücü gri listesinden çıkması takdir edildi.
Açıklamada, daha kapsayıcı, daha yeşil ve daha yüksek orta vadeli büyüme elde etmek için yapısal ıslahatların ilerletilmesi daveti yapıldı.
Enflasyonun 2025’te yüzde 24’e düşeceği kestirim ediliyor
Ekonomik iddialara de yer verilen açıklamada, Türkiye iktisadının 2024’te yüzde 3, 2025’te yüzde 2,7, 2026’da yüzde 3,2, 2027’de yüzde 3,4, 2028’de yüzde 3,7 ve 2029’da yüzde 3,9 büyümesinin beklendiği belirtildi.
İşsizlik oranının gelecek yıl bir ölçü artıştan sonra kademeli olarak düşeceği, bu yıl yüzde 9,3, 2025’te yüzde 9,9 ve takip eden yıllarda gerileyerek 2029’da yüzde 9,2 olacağının öngörüldüğü söz edildi.
Yıl sonu enflasyon beklentisinin de bu yıl için yüzde 43, 2025’te yüzde 24, 2026’da yüzde 17,2, 2027’de yüzde 15,3 ve 2028 ile 2029’da yüzde 15 olduğu belirtilen açıklamada, cari açığın gayrisafi yurt içi hasılaya oranının bu yıl yüzde 2,2 olacağının, 2029’da yüzde 1,9’a gerileyeceğinin kestirim edildiği bildirildi.
