Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), “Küresel Borç Monitörü” raporunu yayımladı.
Rapora nazaran, global borç fiyatı yılın birinci yarısında yaklaşık 2,1 trilyon dolar artarak 312 trilyon dolara çıktı.
Bu devirde global borçlarda yaşanan artış, geçen yılın birinci yarısında kaydedilen 8,4 trilyon dolarlık artışın kıymetli ölçüde altında kaldı.
Küresel borç meblağı, geçen yılın tıpkı devrinde 302,4 trilyon dolar olarak hesaplanmıştı.
Küresel borçlardaki artışın birçok Çin ve ABD’deki borçlanmadan kaynaklandı. Hindistan, Rusya ve İsveç de global borçların artmasında tesirli oldu. Birçok Avrupa ülkesi ve Japonya’da ise toplam borç fiyatında bariz bir düşüş kaydedildi.
Gelişmiş iktisatların toplam borcu yılın ikinci çeyreği prestijiyle 210,5 trilyon dolar olarak hesaplanırken, gelişmekte olan piyasalardaki borç 101,3 trilyon dolar oldu.
Küresel borcun dağılımına bakıldığında, hane halkına ilişkin borçlar bu periyotta 59,6 trilyon dolara, finansal olmayan şirketlere ilişkin borçlar 89,6 trilyon dolara, kamu borçları 91,7 trilyon dolara ve banka üzere finansal şirketlere ilişkin borçlar 70,9 trilyon dolara yükseldi.
Küresel borcun gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı genel olarak istikrarlı bir seyir izledi ve yüzde 327-328 civarında seyretti.
Toplam GSYH’ye oranları dikkate alındığında, hane halkına ilişkin borçlar ikinci çeyrek prestijiyle geçen yılın birebir periyoduna kıyasla yüzde 62’den yüzde 60,9’a, finansal olmayan şirketlere ilişkin borçlar yüzde 91,5’ten yüzde 90,6’ya ve finansal bölüme ilişkin borçlar yüzde 78,9’dan yüzde 78,5’e indi. Birebir periyotta kamuya ilişkin borçlar yüzde 96’dan yüzde 97,6’ya çıktı.
Türkiye’de ise borçların GSYH’ye oranları dikkate alındığında, yılın ikinci çeyreğinde geçen yılın tıpkı devrine kıyasla hane halkına ilişkin borçlar yüzde 12,6’dan yüzde 10,2’ye, finansal olmayan şirketlere ilişkin borçlar yüzde 55,6’dan yüzde 42,8’e, kamu borçları yüzde 35,6’dan yüzde 29,2’ye ve finansal dala ilişkin borçlar yüzde 21,2’den yüzde 16,7’ye geriledi.
Ayrıca raporda, global kamu borcunun 2030 yılına kadar 92 trilyon dolar olan mevcut düzeyinden 145 trilyon dolara, akabinde 2050 yılına kadar 440 trilyon doların üzerine çıkacağının öngörüldüğü belirtildi.