Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip Almanya, Moskova’nın Batılı ülkelerin yaptırımları üzerine enerji ihracatında kısıtlamaya gitmesi sonrasında yeni enerji kaynakları bulma arayışlarına devam ediyor. Bu kapsamda, Almanya’nın Hamburg kentinde “Almanya-Kanada Hidrojen Konferansı” düzenlendi.
Almanya Başbakan Yardımcısı, Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck ve Kanada Enerji Bakanı Jonathan Wilkinson’ın katıldığı konferansta, iki ülke arasında Kanada’da üretilen hidrojenin Almanya’da satışına yönelik bir ticaret programı oluşturulması konusunda mutabakat zaptı imzalandı.
Kanada Enerji Bakanı Jonathan Wilkinson, konferansta yaptığı konuşmada, ülkesinin Rus petrol ve gaz ithalatını ikame etmek ve temiz Kanada hidrojeni vasıtasıyla iklim değişikliğiyle mücadele etmek için Avrupalı ülkelerle çalıştığını belirterek, “Kanada olarak, hidrojen ekonomisinin, küresel enerji haritasını yeniden çizme potansiyeline sahip olduğunun farkındayız” dedi.
İkili ticaret platformu kurulacak
Yeni anlaşmaya göre, iki ülke arasında Haziran 2024’e kadar uluslararası hidrojen anlaşmalarını düzenlemek için ikili ticaret platformu kurulacak.
Ağustos 2022’de Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile Başbakan Yardımcısı Habeck’in Almanya’nın içinde bulunduğu enerji darboğazını aşmak ve temiz enerji dönüşümünü hızlandırmak amacıyla gerçekleştirdikleri Kanada ziyareti esnasında iki ülke, yeşil hidrojen yatırımlarına ve tedarikine yönelik işbirliği anlaşması imzalamıştı.
Anlaşmada, Kanada’dan Almanya’ya yeşil hidrojen ihracatının 2025’te başlaması öngörülmüştü.
Hidrojen, büyük endüstriyel makinelere, ağır vasıtalara güç sağlamak ve ısıtma için en uygun, sıfır karbonlu yakıt olarak biliniyor.
Kanada’dan ayrıca otomobil üreticileri için kobalt, grafit, nikel ve lityum tedariki de sağlanacak.
Almanya’nın hidrojen stratejisi
Hidrojenden enerji üretimi konusunda detaylı bir stratejiye sahip olan Almanya, bunun uygulanması için ülke içinde ve uluslararası çerçevede çeşitli çalışmalar gerçekleştiriyor.
Alman hükümeti, çeşitli yollardan ve kaynaklardan elde edilebilen hidrojenin yalnızca yenilenebilir süreçlerle üretilmesinin sürdürülebilir olduğu görüşü nedeniyle yeşil hidrojeni önceliyor.
Hidrojen araştırmalarını ve diğer ülkelerden hidrojenin tedarikini yoğunlaştıran ülke, yeşil hidrojen teknolojilerinin lideri ve ihracatçısı olmayı da hedefliyor.