İskandinav ülkesi İsveç, ABD’nin başkenti Washington D.C’de katılım sürecinin tamamlanmasının ardından resmen NATO’nun 32. üyesi oldu. Belgelerin teslimi, Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası İsveç‘in katılım için yaptığı başvurudan iki yıl sonra gerçekleşti. İşte İsveç‘i NATO üyesi yapan süreçte yaşananlar…
DÜNYANIN EN ESKİ TARAFSIZ ÜLKESİ
Dünyanın en eski tarafsız ülkesi kabul edilen İsveç‘in, 1814 yılında Norveç’le yaptığı savaş, ülkenin son saldırı savaşı olarak tarihe geçti. İsveç, hem 1. Dünya Savaşı, hem de 2. Dünya Savaşı’nda resmen tarafsız olduğunu bildirdi. Ancak özellikle 2. Dünya Savaşı’ndaki tarafsızlığı birçok kez tartışıldı. Almanya’yı uzun bir süre örnek alan İsveç, bu dönemde dünyada beliren bloklara kayıtsız kalmayı tercih etti.
2. DÜNYA SAVAŞI
İsveç hükûmeti, ülkenin 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası ile savaşmayacağını beyan ederek birtakım ayrıcalıklar elde etti. Savaş sırasında Almanya’ya çelik ve makine taşımacılığı yapan İsveç, savaş sırasında Norveç’in Nazilere karşı savunmasını da destekledi. Bu bağlamda 1943 yılında Danimarkalı Yahudilerin toplama kamplarından kurtulması için girişimde bulundu. Savaşın bitimine doğru ise birtakım barışçıl girişimlerde bulunan İsveç, birçok toplama kampında özellikle İskandinav ve Baltık Yahudilerini kurtarmak için bazı atılımlar yaptı.
SOĞUK SAVAŞ YILLARI
İsveç tüm 20. yüzyıl boyunca tarafsızlığıyla bilinse de, Soğuk Savaş döneminde ülkenin ve ülkede bulunan belli başlı otoritelerin ABD ile daha ağırlıklı ilişkilerinin bulunduğu, geniş çevrelerce bilinmektedir. 1960’ların başında iki ülke, İsveç‘in batı yakasında birkaç Amerikan nükleer denizaltının konuşlandırılması için anlaştı. Aynı yıllarda İsveç, ABD ile bir savunma paktı imzaladı. Bu anlaşma bir devlet sırrı olarak kaldı ve ancak 1994 yılında İsveç halkına açıklandı.
AB ÜYESİ OLDU, ANCAK KENDİ PARASINI KULLANDI
Soğuk Savaş’ın bitimini takiben, İsveç, Avusturya ve Finlandiya Avrupa Birliği’ne katıldı, ancak İsveç yine de para birimi olarak euroyu kabul etmedi. İsveç, savunma teknolojileri ve savunma sanayii alanında diğer Avrupa ülkeleri ile geniş kapsamlı iş birliğinin yanında NATO ve bazı diğer ülkelerle birlikte bazı askeri tatbikatların parçası olsa da askeri olarak müttefik olmamaya devam etti.
İSVEÇ’İN TARAFSIZLIK İLKESİ
İsveç’in tarafsızlık doktrini, 1814’te İsveç’in Norveç’e karşı yürüttüğü harekâtın sona ermesinden bu yana ülke bir savaş durumunda olmadığı için genellikle 19. yüzyıla kadar uzanır. 2. Dünya Savaşı sırasında İsveç ne müttefik ne de eksen güçlerine katıldı. Bu bazen tartışıldı çünkü İsveç, belirli durumlarda Nazi rejiminin kendi demir yolu sistemini asker ve malları, özellikle de Alman savaş makinesi için hayati önem taşıyan kuzey İsveç’teki madenlerden gelen demir cevherini taşımak için kullanmasına izin verdi.
Ancak İsveç, Kış Savaşı’nda Finlandiya’nın savunmasına dolaylı olarak da katkıda bulundu ve 1943’ten sonra İsveç’te Norveç ve Danimarka birliklerinin eğitimine izin verdi. Erken Soğuk Savaş döneminde İsveç, uluslararası ilişkilerde bağlantısızlık ve düşük profil politikasını güçlü ulusal savunmaya dayalı bir güvenlik politikasıyla birleştirdi. İsveç ordusunun işlevi saldırıyı caydırmaktı. Aynı zamanda, ülke, özellikle istihbarat alışverişi alanında, Batı bloğu ile nispeten yakın gayri resmi ilişkileri sürdürdü.
İSVEÇ-RUSYA İLİŞKİLERİ
1952’de bir İsveç DC-3’ü Baltık Denizi üzerinde bir Sovyet MiG-15 savaş uçağı tarafından düşürüldü. Daha sonra yapılan araştırmalar, uçağın aslında NATO için bilgi topladığını ortaya çıkardı. Başka bir uçak, bir Catalina arama kurtarma uçağı da birkaç gün sonra gönderilmiş ve Sovyetler tarafından da düşürülmüştür.
27 Ekim 1981’de, Sovyetler Birliği’nden bir Viski sınıfı denizaltı (U 137), ülkenin güneyindeki Karlskrona’daki deniz üssünün yakınında karaya oturdu. Araştırma, denizaltının bir seyir hatası nedeniyle mi yoksa bir düşmanın İsveç askeri potansiyeline karşı casusluk mu yaptığı konusunda hiçbir zaman net bir şekilde ortaya çıkmadı. Olay, İsveç ile Sovyetler Birliği arasında diplomatik bir krizi tetikledi. 1986 yılında Olof Palme suikastının ardından ve Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle İsveç daha geleneksel bir dış politika yaklaşımı benimsemiştir. Bununla birlikte, ülke barışı koruma misyonlarında aktif olmaya devam ediyor ve hatırı sayılır bir dış yardım bütçesini koruyor.
İSVEÇ’İN NATO’YA ÜYELİK SÜRECİ VE TÜRKİYE-İSVEÇ İLİŞKİLERİ
2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline yanıt olarak İsveç, NATO ittifakına resmen katılmak için harekete geçti. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, sadece birkaç haftalık hızlı bir üyelik sürecinden bahsetti, ancak NATO üyesi Türkiye, İsveç’in terör örgütü PKK’ya karşı harekete geçmesini ve İsveç’in bazı teröristleri iade etmesini talep ederek İsveç’in ittifaka katılmasını defalarca engelledi.
İsveç, komşusu Finlandiya ile üyelik başvurusunu 18 Mayıs 2022’de yaptı. NATO’ya yeni katılım için onay vermesi gereken 30 üye ülkeden biri olan Türkiye, İsveç ve Finlandiya’dan beklentilerini dile getirdi. Türkiye’nin endişeleri özellikle İsveç’teki PKK/YPG ve FETÖ gibi terör örgütlerinin faaliyetlerinden kaynaklanıyordu.
28 Haziran 2022’deki Madrid Zirvesi’nde Türkiye, İsveç ve Finlandiya ile iki ülkenin terörle mücadelede daha fazla iş birliği taahhüt ettiği Üçlü Muhtıra’ya imza attı. Bu çerçevede üç ülke tarafından Daimi Ortak Mekanizma kuruldu. Bu sayede iki ülke, üyeliğe resmen davet edildi. 5 Temmuz 2022’de NATO ülkelerinin katılım protokolünü imzalamasıyla İsveç ve Finlandiyalı yetkililer, NATO’nun toplantılarına “davetli ülke olarak” katılmaya başladı.
Bu süreçte üç ülke arasında çok sayıda görüşme yapıldı. Finlandiya, Türkiye’nin beklentilerini karşılayacağına yönelik taahhütlerinin karşılık bulması üzerine 3 Nisan 2023’te NATO’nun 31’nci üyesi oldu. İsveç için süreç ise devam etti. TBMM’nin 23 Ocak’ta, Macaristan Ulusal Meclisinin de 26 Şubat’ta verdiği onayın ardından, tüm müttefiklerin meclislerindeki onay sürecinin tamamlanmasıyla İsveç’in üyeliğiyle ilgili son aşamaya geçildi.
İsveç, ABD’nin başkenti Washington D.C’de düzenlenen giriş protokolü kabul töreniyle bugün NATO’nun resmen 32’nci üyesi oldu.