‘TEKNİK ADAMLIK DAHA ZOR’
Futbolculuğunun akabinde teknik yönetici olarak yoluna devam ediyorsunuz. Sizce ikisi ortasındaki farklar nedir? Futbolculuk mu, teknik adamlık mı daha sıkıntı?
Futbolculukta kendinizi düşünüyorsunuz. Teknik yöneticilikte kendi grubunuz var 30 farklı karakter ile çalışıyorsunuz. Teknik yöneticilik her manada daha güç.
‘BÜYÜK TEKNİK ADAMLARLA ÇALIŞMA FIRSATI YAKALADIM’
Ekibinizin üst seviye çalışmalar yaptığını ve farklı çalışma metodlarınız olduğunu biliyoruz. Bunların örneklerini çalıştırdığınız ekipleri Avrupa’ya taşıyarak gördük. Bilhassa Sheriff ve Osijek’te yaptıklarınız muazzamdı. Bu başarınızı neye bağlıyorsunuz?
Futbolcuyken büyük teknik adamlarla çalışma fırsatı yakaladım. Hem Hırvatistan’da hem İtalya’da hem Türkiye’de. Daum, Gerets, Hagi, Kurban Berdyev gibi… İtalya’da 3 tane yeterli hocayla çalıştım herkesten bir şey yakalamaya ve öğrenmeye çalıştım. İngiltere’de Sarri, İtalya’da De Zerbi’nin yanına gittim. Takip ettiğim bütün teknik yöneticilerle görüştüm ve onlardan fikir aldım. Böylelikle kendi oyun planımı, kendi oyun mentalitemi oluşturdum.
‘TUDOR VE DE ZERBİ ARASI’
De Zerbi ve Igor Tudor çok yakın arkadaşız. Tudor farklı sistemde çalışıyor, Üçlü, agresif ve baskılı futbol oynatıyor. De Zerbi ise tam zıddı oyun kurmayı seviyor. Zira futbolda her şey var; baskı da var, birinci bölgede, ikinci bölgede beklemek var, top sendeyken otomatizmi de var. Tudor ve De Zerbi ortası ilham alıyorum diyebilirim.
‘RAPAIC ÇABUCAK GİT DEDİ’
İlk olarak Türkiye maceran da Fenerbahçe ile başladı. Bu süreç nasıl gelişti? Transferinde en büyük rol oynayan etkenler nelerdi?
İtalya’nın Como grubunda oynarken bir teklif gelmişti Fenerbahçe’den. Eski Hırvat oyuncu Milan Rapaic’i aradım ve sordum. Dediği birinci cümlesi çabucak birinci uçakla ‘İstanbul’a git’ oldu. Zira Fenerbahçe çok büyük bir grup ve büyük topluluk. Çabucak araştırmalarımı yaptım ve İstanbul’un çok hoş bir kent olduğunu görünce, Fenerbahçe’de oynamaya karar verdim.
‘DAUM İLE SORUN YAŞAMIŞTIM’
Ülkemizde iki büyük ekipte forma giyen seçkin isimlerdensin. Evvel Fenerbahçe ve sonrasında da Galatasaray. Bu kararı nasıl aldın? Transferin nasıl gelişti?
Fenerbahçe’de oynarken saha içinde karakterimi koyuyordum. Âlâ performans göstermiştim ve şampiyon olmuştuk. Akabinde Daum ile problemler yaşadığım biliniyordu. Bundan ötürü da Galatasaray’a gittiğimde çok fazla reaksiyon almadım. Sonuçta yeterli performans göstermiş ve şampiyon olmuştuk ancak problemler yaşıyorduk. Bu da kamuoyu tarafından lisana getirilince herkes kararıma hürmet duydu.
‘ÇOK BÜYÜK FARK YOK’
Fenerbahçe ve Galatasaray topluluklarını karşılaştırırsan ikisi ortasındaki en büyük fark nedir?
Hem Fenerbahçe’nin hem de Galatasaray’ın büyük topluluklar olduğunu dünyada herkes biliyordu. En büyük derbilerden biri olduğunu biliyoruz. İki topluluk ortasında da çok fark göremedim açıkçası bundan ötürü. Aziz Yıldırım lider olarak misyondaydı o dönem ve şampiyon olduk. Sonra Galatasaray’a gittim orada da şampiyon olduk kupayı kazandık. Hem Fenerbahçe’de hem de Galatasaray’da başarılı oldum. Birtakım dönemlerde biliyoruz iki ekip da şampiyon olamıyor lakin ben kendi yılımda iki grupta da oynarken şampiyon oldum. Ben çok büyük fark göremedim topluluklar açısından bundan ötürü.
‘OKAN BURUK’UN BAŞARILI OLACAĞINI BİLİYORDUM’
Öncelikle Okan Buruk’tan başlamak istiyorum. Yardımcısı olarak vazife yaptın. Okan Buruk hakkında neler söylemek istersin?
Okan Buruk benim için özel bir arkadaş diyebilirim. Okan Buruk ile Elazığspor’da beraberken çok başarılı bir teknik adam olacak diye söylemiştim. Elazığ’da, Sivas’ta, Antep’te de göstermişti bunu performansıyla. Akhisar’da ve Başakşehir’de şampiyon olduk ve bunları daima birlikte yaşadık. Başakşehir’den sonra Okan hoca ile yollarımız ayrıldı. Ancak Okan Buruk benim için daima özel biri. Okan Buruk, 24 saat futbolu yaşayan biri. İtalya’ya gitti, Avrupa deneyimi var, hem Galatasaray’da hem de Beşiktaş’ta hoş şeyler yaşadı, teknik yöneticiliğinin yanı sıra futbolculuk devirlerinde de başarılı oldu.
Galatasaray periyodunda sen, Song ve Mondgragon’la birlikte güzel bir ahenk yakalamıştınız. Fenerbahçe’de de birebir ahengi Volkan ve Luciano ile yakaladınız. Bu ahengi sağlayan etkenler sence neydi?
Fenerbahçe’de oynadığım devirde kalede Volkan Demirel vardı. Ben ve Luciano farklı tip oyuncuyduk. Luciano ofansif olarak yeterliydi kornerlerde çok gol atıyordu ve ayakları uygundu. Ben ise defansif bölgeyi kapatıp agresifliğimle yeterli bir defans tandemi oluşturmuştuk. Galatasaray’da ise kalede Mondragon defansta da Song vardı. Song benimle birebir tip özellikleri olan bir stoperdi. Çabuk ve agresifliğimizle güzel anlaşıyorduk. 3 sene bir arada oynadık. Şampiyonluk yaşadık hem saha da hem de dışarıda birlikteydik.
ŞAMPİYONLUK FAVORİSİ
Sizce bu dönem Üstün Lig’de şampiyon hangi grup olur? Kimi favori olarak görüyorsun?
Bu dönem iki grup ortasında geçiyor şampiyonluk yarışı. Galatasaray son maçlarda çok kolay kazanıp bol gol atıyor. Fenerbahçe ise son maçlarda güç kazanıp, güç gol atıyor. Değerli olan hangi ekip az yanılgı yaparsa o ipi göğüsleyecek. Tahminen de Galatasaray’ın alanında oynanacak maçtan evvel yarış kopabilir. Şu anda daha az kusur yapabilecek kadro olarak ise Galatasaray görünüyor.
EN YETERLİ TEKNİK YÖNETİCİ VE EN DÜZGÜN 11’İ
Süper Lig’de birlikte çalıştığın en yeterli teknik yönetici sence hangisiydi?
Hagi, Gerets, Daum diyebilirim.
Son olarak birlikte oynadığın bir birinci 11 kurmanı istesek kimleri alırdın?
Kalede Mondragon ya da Volkan olurdu. Sağ bek Stanic. Stoper ikilisi Luciano – Song olur. Sol bek de Robert Jarni. Orta saha Luka Modric – Okan Buruk olur. Sağ kanada Hasan Şaş, sol kanada Ribery’yi koyabiliriz. Forvetler ise Luca Toni ile Pierre van Hooijdonk.
